Anlamlı ödüller...

ÜÇ-beş sene oldu, ödül almaktan vazgeçtim. Ödül verecek üniversitelere, okullara, cemiyetlere, basın kuruluşlarına kendimce keyifli itirazım var.

Diyorum ki, ‘‘Ödül alacak yaşı geçtim, ödül verecek yerde duruyorum. Aslanlar gibi genç bir nesil geliyor. Çok beğendiğim genç nesilin içinden spor yazarları var. Onları seçin, ben de ödüllerini verme keyfini yaşayayım.’’

Anlattığım keyfi hafta arası yaşadım. Turkcell Futbol Ödülleri'nde ‘‘Nisan Ayı Futbol Değerleri’’ seçildi. Benim bir tek oyum var. Bu, kapalı oylama. Absürd bir şey demem, kullanmam da. Oyum kime, evime bile söylemem. Ödülü Arif aldı, ben de ayakta alkışladım. Jürilere katılmak isteyen adam da değilim. Yani, jüride ilk defa milli oluyorum.

Arzu Savaş diye benim manevi bir kızım var. Onu kırmam mümkün değildi. Hem Milli Takım'da, hem de son dönem Beşiktaş Voleybol Takımı'nda emeği var, teri var. Arzu'yu kırmadım, iyi de etmişim. Bazı şeylere dilim dönmez, aklım da ermez. Turkcell Kurumsal Bölüm yöneticisi çok şık bir bayan tanıdım. Adı Zuhal Şeker. Arif'e ödülünü, bu güzel kız verdi, kendim vermiş kadar oldum. Neticede Turkcell'in bu projesi, anladığım manada gerçek sporseverin tepkisini ve daha güzelini bulma yönünde arzularını dile getirebileceği bir iletişim platformu. Alkışlıyorum, parmak kaldıranın bile katkısı olur, diye düşünüyorum.


Nevzat Demir


AYRINTILARA takılmam, kabadayılığa takılırım. Nevzat, peşine takıldım. Sen ağasın. Ağa lakabı almak kolay değil, senin çayını içmedim. İyi bir Beşiktaşlı olarak seninle yan yana geldiğimde, yanımda olman hayat ikramındı. Sen ne güzel bir Beşiktaşlıymışsın kardeş. Para ile pulla ikram olmaz. En azından ben iyi bilirim. Çünkü öyle yaşıyorum. Dünyayı dolaştım, gidip, taştı, kumdu, denizdi gezmedim de, dünya kulüplerinin futbol tesislerini gördüm. Senin Beşiktaş'a yaptığın tesis başka bir şey. Daha güzelini görmedim. Başka bir manada da denkleştirmem mümkün değil. Güzel Beşiktaşlı, benim yakın akrabam. Sevgili Serdar'la girdiğin başkanlık yarışında kongre kaybettin. Ama neler kazandın biliyor musun? ‘‘Başkan olmasam da tesis yapacağım’’ sözünün arkasında durdun, fazlasını yaptın. Seni seviyorum, seni büyük Beşiktaş kalabalığı da çok seviyor. Bu duyulan sevgi, seni Beşiktaş insanının unutulmazlığına taşıdı. Ne mutlu sana, ne mutlu da bana, ‘‘Böyle bir Beşiktaşlım var’’ diye vallahi böbürleniyorum Nevzat.


Utanayım istiyorum...


UZUN senelerdir futbol topu nereye giderse, ben de oraya gidiyorum. Hep, ‘‘Türk futbolu bir yere gelecekse, kendi insanımdan olur’’ diye tepindim durdum. Bu, Fatih ile başladı, Mustafa ile yol aldı, Şenol'la da sessiz bir dünyanın içine girdi. Bu ülkenin insanı, uyuyan bir toplum değil. Herkes, her şeyin farkında. Biz Haziran'ın 7'sinde çok önemli bir virajdayız. Ama ‘‘Hepimizin Takımı’’ için yazılmış iki satır laf yok. Şenol, Milli Takım Antrenörü olduğunda, ‘‘Şenol'un adamlığı değil, futbol karizması hafif sıklet’’ derken, bunları dile getirmek istemiştim. Haksız mıyım güzel insanlar?


Şaka maçı değil


Kiminle ne vakit oynayacağımızdan haberi olmayan büyük bir kalabalık var. Bu nasıl iş? İşin sahibi ben değilim, direksiyondaki adam Şenol. Biz dünya üçüncüsü olduk, Şenol bunu iyi mi kullandı? Hayır, hem de elli

kere hayır. İyi futbol takımları kazanma alışkanlığını, tiryakilik olarak kullanan takımlardır. Şaka maçı diye görülecek milli maç olmaz. Son oynadığımızı dört yiyerek bitirdik, sekiz tane de olurdu. Şimdi çok ciddi bir yere gidiyoruz. Benim ölçülerimde, kazanmak için de hiçbir hazırlık yapılmadı. Bilirmisiniz ki, şu yazdığım yazı için utanmak isterim ve de o gün inşallah kazandığımızda yazı başlığım da aynen şöyle olur; ‘‘Utandım ama seviniyorum.’’


Yok ama çok


YARIN
öyle bir gün ki, bu işin göbeği kesilecek. Her zaman yaptığım gibi, yine öyle dile getiriyorum. Yangın çıksın da istemiyorum, onun için maç öncesi yorumum yok, sonrasında söyleyeceklerim çokkk!
Yazarın Tüm Yazıları