Paros’ta üç farklı tadım: Ada yemeklerine füzyon dokunuşu ve klasikler...

Geçenlerde duydum. Bodrum’daki bir işletmeci “Türkler buraya gelmezse biz de Yunan adalarına gider, orada işletme açarız” demiş. Yazık olur çünkü fiyatlar uçar ve muhtemelen kalite düşer. Öte yandan bazı Yunan adaları sosyetik. Benzer kalite yemekler çok farklı fiyatlarda olabiliyor.

Elbette abur cubur yerseniz her yer ucuz. Ama gyro genelde döner düzeyinde değil. Hazır satılan börekler de fabrikasyon. Tavernaların pek çoğunda da yemekler hazır ürün, yarı fabrikasyon ve özensiz. Koca koca porsiyonlar ama çok sıradan ve amaç karın doyurmak.

Paros sosyetik bir ada. Pahalı. Allah için güzel. Gerek bizim kaldığımız Naousa, gerek feribotların yanaştığı Parikia çok cazip. Mavi panjurlu ve kapılı beyaz evleri, daracık ama her tarafı çiçekler ve begonvillerle süslenmiş sokakları, mermer kiliseleri, turkuvaz deniz ve kumsallarıyla ada cennet gibi. Kahve, bar ve eğlence hayatı açısından da oldukça canlı ve zengin ama Mikonos’a göre daha az turistik.

Biz Naousa’nın hemen tepesinde Kallisti Otel’de kaldık. Sahibi Joanna aslen Avustralyalı, bir adalı Yunan ile evlenmiş ve ayrıldıktan sonra bu oteli işletmeye başlamış. Otelde park yeri var ama Naousa’da park etmek imkânsız. İki kez Joanna bizi şehre götürdü ve dönüşte yürüyerek döndük; yediklerimizi erittik.

PLAJDA ATIŞTIRMALIKLAR İYİ

Gittiğimiz diğer adalara göre burada az yurttaşımızla karşılaştım. Adada epey Yunan turist olması da dikkatimi çekti. Adanın az rüzgâr alan tarafında güzel plajlar bulduk. Kişi başı 20-30 euro arası.

İki ayrı plaj denedik ve ikisinin de hem denizinden hem muameleden hem de atıştırmalıklarından memnun kaldık. İştahımızı akşam yemeklerine sakladık.

İlk akşam Siparos adlı lokantaya gittik. Muhtemelen en iyi akşam yemeğini de burada yedik. Tarama salatası oldukça bol kepçe geldi ve iyiydi.

Füme patlıcan salata, kiraz domates ve keçi peyniri mus çok lezzetli bir üçlü oluşturmuştu. Kayakoruğuyla sunulan taze denizkestanesi harikaydı. Akya balığı carpaccio güzeldi. Deniz kerevit ızgara biraz zayıftı çünkü kerevit taze değildi.

Buna karşılık kolhikipita ya da karavidalı-az domates soslu al dente makarna dört dörtlüktü. Büyük keyif aldığımız bu ziyafeti vanilya dondurmalı kadayıf ve limonlu tartla noktaladık.

Stou Fred adanın Parikia denen bölümünde. 45 dakika yol gittik ama kolayca park ettik. Fred, Fransız. Seyahat etmeyi çok seviyor ve egzotik ülkelere gidiyor. Her seyahatten döndüğünde öğrendiklerini mutfağına uyguluyor. Bu yüzden biraz füzyon mutfağı. Lokanta tipik bir ada evinin terası. Her taraf çiçek ve yeşillik. Masalar yakın değil. Çok hoş ve romantik.

Kokteyller özellikle iyi. Karpuz sulu bir kokteyl ve sakız likörlü bir kokteylle yemeğe başlıyoruz. Arkasından bademli, taze sarımsaklı ve sherry sirkeli bir gazpacho çorba benim için. Linda üstü bol malzemeli bir çipura balığı carpaccio alıyor.

Sonra kıtır karides ve kuzu konfit ile doldurulmuş Çin usulü wonton ravyoli. Balık yumurtası, zencefil ve wasabi’li bir makarnayı paylaşıyoruz. Son iki yemekse Tayvan usulü combawa (Tayland/kaffir limonu), limon otlu bonfile ve beyaz miso ile lezzetlendirilmiş mercan tipi bir balık. Yemekler iyi ama çok iz bırakır cinsten değil. Belki ada için orijinal. Çamfıstıklı krem brüle iyi.

ÖNCEDEN ISMARLANIYOR

Son akşam aile işletmesi bir tavernayı seçiyoruz. Burası plajımıza da çok yakın; Katsounas. Diğer iki lokantaya kıyasla çok daha ucuz. Klasik Yunan ve ada mutfağı. Girit salata. Kabak ve domates mücverleri. Midye saganaki özellikle iyi.

Adanın nohut yemeği müessese ikramı olarak geliyor ve lezzetli. Tava barbun balığı iyi. Ana yemekse Paros’un balık çorbası. Kakkavia adı. Dip balıkları, patates, kabak ve havuçla pişiyor. Önceden ısmarlamak lazım. Açıkçası denediğim yüzlerce balık çorbası arasında beni heyecanlandıranların sayı-
sı bir elin beş parmağını geçmez. Maalesef bu da istisnalar arasında değil.

Fırsat bulursam tekrar Paros’u ziyaret eder miyim? Emin değilim.