Neden kötü eti, pahalıya yiyoruz?

Günümüz Türkiye’sinde, özellikle eline para geçmiş, ama bir kuşak geriye giderseniz kır kökenli kesim ete çok meraklı.

Haberin Devamı

Özellikle kırmızı ete... Tercihi bonfile ve dana pirzola.

 

İstanbul’da her gün yeni bir steakhouse açılıyor. Yazık aslında. Yazık çünkü yerleşik düzene geçtikten sonra kendi ülkemizi talan etmeye başladık. Mera kalmadı. Küçük ve büyükbaşların doğal besleneceği alan yok gibi.


Fransa’da otoyolda giderken bile her yerde farklı cins inekler görürsünüz. Bazıları süt için, diğerleri et içindir. Affedersiniz, memelerine bakarsanız normal boyutlarda olduğunu görürsünüz, ortalama 15-17 yıl yaşarlar.


Bizde besi hayvancılığı vardır. Yeni başlayan Angus cinsi inekleri saymazsak inekler süt ineğidir. Verimi artırmak için makine kullanılır sağımda. Memeler yara olur, antibiyotik verilir. Ortalama ömürleri 5-7 yıl arasıdır. Tüketmeyin diyemem ama besi ineklerinin etini  aşırı tüketmenin beden sağlığına etkisi  şüphelidir.

Haberin Devamı


Ya kuzu ve keçi gibi küçükbaşlar? Mera kalmadığından bahsettim. Bir sohbetimizde Sayın Beyti Güler artık gerçek kıvırcık da kalmadığını, yediğimiz Trakya kuzularının büyük çoğunluğunun kırma olduğunu söylemişti.  Bir de bu duruma besi kuzulara verilen hormonu ekleyin. Ülkemizde hâlâ tek tük yerlerde doğal beslenen kuzular var ama bunların  hem sayısı azaldı hem de Güneydoğu’daki sorunlar hayvancılığa ciddi sekte vurdu. Tarım politikaları da özellikle küçük üreticilerin hayvancılıkla
geçinmesini olanaksız kıldı.


Ya tavuk? Geçenlerde yengem, Pınar Kaftancıoğlu Hanım’ın bir mektubunu göndermiş. Çiftliğinde minik bir deney yapmış. Yeni doğan bir civcivi tartmış. Doğal beslenen, yani yeşil alanda serbestçe koşup doğanın sunduğu yeşillikler ile beslenen civciv, 110 gün sonra 450 gram gelmiş. Bu büyüklükte civciv değil ferik deniyor tabii. Ama şimdi dikkat. Endüstriyel paketlemede 17-45 gün içinde paketlenen tavukların ağırlığı 2.5 kg! Doğal diye satılan,  ‘ranch’ falan gibi doğayı anımsatan pastoral isimler konan 81 günde kesilmiş tavukların ağırlığı da, paketlenmiş halde, 2 kg. Şahsen ben tavuk etini ağzıma koymuyorum.


İyi ve doğru iş yapmakta epeyce gerilerdeyiz ama iş pazarlama ve göz boyamaya gelince bizim üzerimize yok. Benim kafamı kurcalayan şu: Gıda konusunda hileler ve endüstriyel ürünlerin pazarı ele geçirmesi dünyanın her yerinde var. Ama o ülkelerde gerçek kaliteli ürünler de var. Örneğin Amerika. Bir yandan GDO’lu gıdaları yemeye
mahkûmlar. Ama öte yandan gıda konusundaki bilinç özellikle tahsilli kesimde çok gelişmiş. Kaliforniya’da uzun süre yaşadım. Doğal pazarlarda bulduğum ürünlerin gerçekten kaliteli ve sağlıklı olduğunu iddia ederim. Gıda konusunda bilinç sonunda tüketicinin tek garantisi.

Haberin Devamı


Et olarak geriye ne kalıyor? Oğlak. Doğal otlayan, tertemiz ve sağlıklı ama tüketimi çok sınırlı. Av etlerinin de kolesterolü yok ya da çok düşük ama Osmanlı’dan sonra bunları pişirmeyi bilen kaç aşçı var? Tabii avlanmak devletin verdiği izne bağlı ve doğayı ve doğal dengeleri korumak için böyle de olmalı.


Ekonomik nedenler her şeyin başı tabii. Talep artıp arz kısılınca et fiyatları cep yakıyor. Kırmızı ette
fiyat/kalite dengesi açısından belki sondan birinciyiz. Ben dağıtım ağlarının da kâr marjlarının dünya ortalamasından yüksek olduğunu düşünüyorum ama elimde veri yok. Bildiğim tek bir şey var. Her işte bir hayır vardır, denir. Doğru.

Belki yükselen et fiyatları bizleri daha çok sebze, meyve ve hububat tüketmeye zorlar. İyi olur o zaman, çünkü talep kısılınca üreticiler kendilerini farklılaştırmak için kaliteye öncelik verir ve daha az ama daha öz et yeriz.

Yazarın Tüm Yazıları