Paylaş
Hava balık ve rakı kokuyordu İstanbul’da / Bir kış günüydü / Kendimde değildim / Uzakta bir pencere duruyordu. Ben pencereye bakıp ağlamışım”. İlhan Berk demiş bunları. Ne zaman mı? 22 Temmuz 1950. Sadece İlhan Berk değil. Başka özdeyişler ve dizeler de var. Edip Cansever. Orhan Veli Kanık. Sabahattin Ali. Cahit Sıtkı Tarancı. Orhan Veli’nin şiirleri çok hoştur. Çocukluktan aklımda kalan bir anı var. Garip akımının öncüsü olan bu şairin bir arkadaşı anneannemin tanıdığıydı. “Orhan Veli Kanık. Halkı kandırmaktan sanık” diye takılırmış. Belediyenin açtığı çukura düşüp ölen büyük şair de gülümsermiş bu takılmalara.
Güzel bir ortamdayım. Erenköy’de minik bir mahalle lokantası. 8-9 masa var. Duvarlar tuğladan... Müzik de güzel. Lori McKenna. Ses de sonuna kadar açık değil. Görgülü insanlar...
Çok hoşuma gitmeyen iki detay var ama: Biri, restoranın her yerinde Atatürk resimleri olması. Birçok meyhane bunu elbette iyi niyetle yapıyor. Atatürk’ün akşam sohbetlerinde bir-iki kadeh atmayı sevdiğini biliyoruz. Ama bu kadar çok iş başarmış bir devlet adamının ilk 100 özelliği deseniz içki olayı bunlardan biri olmaz. Meyhane hadisesi de Atatürk’ten çok önceye dayanan bir sosyal kurum (lütfen mizanplas.com adresindeki Tan Morgül ve Yavuz Saç’ın yazısını okuyun). Bu kadar çok resim olunca ikisi özdeşleşmiş gibi oluyor. Duvarların tümüne sayısız fotoğrafını koymak yerine, en güzel köşelerden birine koymak daha iyi olabilir.
İçerisi loş ve romantik
İkinci eleştirdiğim şeyse bu tatlı lokantada gene duvara asılı duran Fenerbahçe bayrak ve fotoğrafları. Futbol bizde siyaset gibi. İnsanları bölüyor. Hatta bölmenin de ötesinde insanın en kötü içgüdülerini dürtükleyip akıldışı davranışlara yol açabiliyor. Malatya’da bir lokantada da her yerde taraftarı olduğum Galatasaray’ın resimlerini görmek de rahatsız etmişti. Sonuçta kulübün cemiyetinde yemek yemiyorsun ki. Lokanta kamuya açık. Her kulübün taraftarı var. Futbolla ilgilenmeyenler de var.
Fanya epey karanlık. Loş ve romantik. Bu benim hoşuma gidiyor. Ama herkes sevmeyebilir. Mutfak felsefeleri de herkese göre olmayabilir ama bence doğru: Az ama öz. Sınırlı sayıda meze ve ara sıcak sunuyorlar ama biri hariç mezelerin hepsini kendileri hazırlamış. Balık olarak da sadece istavrit ve sardalye vardı. Yaz sonu gittiğimiz için bence doğru karar. İthal somon ve yetiştirme levrekten gına geldi.
Tabule salatayı tavsiye ederim. Nar ekşisi, ceviz, maydanoz, nane, ince bulgur... Malzemeler taze ve salata dolapta uzun süre beklememiş.
Girit ezme çok hafif
Mayonezli levrek standart üzeri. Salatalık turşuları da... Tabule salatayı tavsiye ederim. Nar ekşisi, ceviz, maydanoz, nane, ince bulgur... Malzemeler taze ve salata dolapta uzun süre beklememiş. Deniz börülcesi için de aynı iddiada bulunacağım.
Gerçek zeytinyağlı ve bol sarmısaklı.
Ezine beyaz peyniri standart üstü bulmadım. Girit ezmeyse hafif. Lor peyniri ağırlıklı. Tekmil fava biraz yavan. Soğanın içinde karışık olması lazım. Bir de tekmil favada Fanya’nın yaptığı gibi beyaz değil, mor soğan kullanılır.
Ara sıcaklara geçiyoruz. Mangalda balık böreğini sevdim. Levrek, taze kaşar, al ve sivribiber ve mantar. Yufkası sanırım baklava yufkası. Balık köfteyi daha da çok sevdim.
Levrek zırhla çekilmiş. Bol yeşillik, kimyon, kekik, al biber, ince kıyılmış soğan, az soya sos ve zeytinyağı... İçi sulu kalmış. Balık böreğine göre daha belirgin bunda balık tadı.
Mangalda sardalye iyiydi. Tam kıvamında pişirmişler. Altına soğan ve roka döşemişler. Üzerinde tuz (azıcık fazla kaçmış), soya sosu ve zeytinyağı...
Sardalyeleri yapıştırıp pişirmişler. Yavan değildi ve yaz sonunda yediğim en iyi sardalyeydi.
Kaymaklı ekmek kadayıfı hafif karamelize ve fazla şekerli değildi. Buna saf manda kaymağı yakışır hani.
( 5 üzerinden 3.5 yıldız) Adres: Erenköy Mah., Kaşaneler Sok. 35/1, Kadıköy/İstanbulTel: (0216) 356 51 89
Paylaş