Fransa’nın kalbinde üç güzel restoran... Michelin yıldızlı değiller, fiyatları makul...
Tours, sakin bir kent. Burada şehrin sakinlerinden, lokanta müdürü bir beyin tavsiyesi olan üç restoran denedim: BarJu, La Maison des Halles ve La Maison Tourangelle. Üçünden de çok memnun ayrıldım.
Tours, Fransa’nın kalbi gibi bir yer. Fransa kralları ve soylular, Loire ve Cher nehirleriyle çevresini çok sevmiş ve bu bölgeye yüzlerce şato dikmiş. Amboise, Chambord ve Chenonceau gibi şatolar görülmeye değer. Bu yapıları gezerken saray entrikaları hakkında epey bilgi sahibi oluyorsunuz. Bölgeyi çekici kılan bir unsur da; ‘chenin blanc’, ‘sauvignon’ ve ‘cabernet franc’ üzümlerinin en iyi sonucu bu teruarda vermeleri. Montlouis, Saumur, Vouvray, Quincy, Sancerre; hem bağları görmek hem de kafa dinlemek için gidilecek peri masalı gibi köyler...
Üç gün kaldığımız Tours sakin bir kent. Tarihi şehirde dolaşmak çok keyifli. Ama bizim tatil iyi başlamıyor. Yola çıkmak üzereyken sağ gözüm yanmaya ve sulanmaya başlıyor.
Rezervasyonumuzu Airbnb’den yapmıştık. Ev sahibesi pek sempati duymuyor halime ama en azından hastanenin evin yakınında olduğunu söylüyor. Boulogne’daki hastanede yaşadığım tecrübenin aksine bu kez korktuğum başıma gelmiyor. Gerek hastabakıcılar gerek genç doktor hem ilgili hem de yetenekli.
Burada kaldığımız süre boyunca üç lokanta deniyoruz: BarJu, La Maison des Halles ve Tours’a 15 dakika mesafedeki, sek ve mineral açısından zengin şaraplarıyla tanınan Savennières köyündeki La Maison Tourangelle. Bu lokantaları bana Tours’lu, lokanta müdürü bir bey tavsiye ediyor. Hiçbiri Michelin yıldızlı değil. Üçünün de fiyatları makul.
La Maison des Halles
Yeme de yanında yat!
Pazartesi akşamı gittiğimiz bu restoran tıka basa dolu. Nedeni basit: Yemekler çok iyi ve fiyatlar kaliteye göre ucuz. ‘Sous vide’ pişmiş ve ‘brioche’ denen, pandispanya benzeri ekmek üzerinde trüf, Kanlıca mantarı ve ‘comte’ peyniri kremalı yumurta ısmarlıyorum. Yeme de yanında yat! Sonra yetiştirme olmayan, taze karidesten, narenciyeli zeytinyağıyla tatlandırılmış bir ‘carpaccio’... Çok iyi.
Ev yapımı, sarmısaklı mayonez ve ağızda eriyen patates dilimleriyle sunulan ahtapot nefis. Bütün pişen süt danası uykuluk harika. Yanında parmesan peynirli çok iyi bir fırın makarna ve mantar veriliyor. Mmm! Maalesef tatlıya yer kalmıyor.
BarJu
Füme alabalık ve tarama paylaşıyoruz
BarJu lokantasında giriş olarak hanımla füme alabalık ve tarama paylaşıyoruz. İyi. Ana yemeklerden biri ‘cabillaud’. Morina balığı. Fransızlar bunu çok iyi pişiriyor. Kalın bir fileto. Yanında da ‘ratatouille’ yani bir nevi türlü. Çok iyi.
Diğer yemek; ‘parmentier’ yani fırında pişmiş patates püre ve peynirli dana etiyse (normalde ördekle yapılır) vasat üstü. Tatlı olarak tercihimiz profiterol, o da çok güzel.
La Maison Tourangelle
Epey romantik bir ortam...
Bu restoran en iddialısı. Sunumlar ve masa düzeni Michelin yıldızı almaya çalıştıklarını gösteriyor. Diğer ikisinden azıcık pahalı ama normal. Çünkü az masa var. Epey romantik bir ortam... Karşınızda usul usul akıp geçen Cher Nehri... Lokantada herkesin yüzünde bir tebessüm çünkü yemekler leziz. Dana yanağı ve paçasıyla ördek ciğerini birleştirip çok ilginç bir terin yapmışlar. Taze kuşkonmaz, yumurta sarısı, ‘ricotta’ peyniri ve çemensiz pastırma tadına benzer sığır jambonlu giriş yemeği de ilginç.
Chenin üzümünden biyodinamik bir üreticinin lazer gibi keskin, yalın bir mineral bombası olan beyaz şarabını içtiğimiz için balık ısmarlıyoruz. Morina burada yoğunlaştırılmış ve sarmısaklı bir balık çorbası olarak geliyor. Süper. Cher nehrinden tutulan alabalıksa çok daha hafif bir sosla... Kuzukulağı ağırlıklı... Balığa limon sıkmaya göre çok daha iyi fikir.
La Maison Tourangelle’in yemek sunumları Michelin yıldız almaya çalıştıkların gösteriyor.
