Paylaş
Comté peynirinin endüstriyel, turuncu renk peynire göre çok boyutlu bir lezzeti olduğu gastronomik bir gerçek. Ama bu, sizin onu daha çok seveceğiniz anlamına gelmiyor. Üstelik 20 kat filan daha pahalı...
Evet, çok ciddiyim. Bence insan halinden mutluysa, onu zorlayıp damak zevkini geliştirmeye çalışmak gereksiz. Peynirden örnek vereyim: Dokusu kauçuk gibi, gıda boyasıyla renklendirilmiş, bariz bir lezzeti olmayan, süttozundan yapılmış bir peynir var ve siz onu çok seviyorsunuz. Bense size üç sene dinlendirilmiş, çok özel olduğunu düşündüğüm Fransız bir Comté peyniri tavsiye ediyorum. Nesnel ölçütler uygularsak bu peynirin ilkinden daha katmanlı ve çok boyutlu bir lezzeti olduğu gastronomik bir gerçek. Ama bu siz ikinci peyniri daha çok seveceksiniz demek değil. Siz kokusuz, renksiz, keskin bir tadı olmayan peynir tercih ediyor olabilirsiniz. Onunla mutlusunuz. Benim sizi ‘gastronomik açıdan üstün olan Comté peynirine’ ikna etmem sizin o peyniri seveceğiniz anlamına gelmiyor. Ayrıca kesin olan bir olgu daha var: Comté endüstriyel, turuncu renk peynirden 20 kat filan pahalı. Ben sizi yeni bir maceraya sürüklüyor ve belki de gereksiz şekilde para harcamaya itip fakirleşmenize dolaylı olarak sebep oluyorum...
EN KÖTÜSÜ MERAK
Bu sadece farazi bir örnek ama genel olarak damak zevkinin gelişmesi binlerce tuzakla dolu. Bir kere insan bir şeyin iyisine alışınca kötüsünü yiyemiyor. Ben bir zamanlar bakkallarda satılan en ucuz çikolatalardan zevk alırdım. Şimdi yiyemiyorum. Kahve içerken, belki sade içtiğim için, yanında bir parça çikolata ya da tek bir lokum seviyorum. Genelde bulamadığım için de mutsuz oluyorum. Halbuki eskiden her çikolata beni mutlu etmeye yeterdi.
Daha da kötüsü merak... Gene kendimden örnek vereyim... Eskiden bizim sıradan kültür mantarını ayıla bayıla yerdim. Balık buğulamada mesela, hiç rahatsız etmezdi. Sonra yaban mantarlarına alıştım, kültür mantarına ciddi tepki vermeye başladım. Gittiğim bir lokantada balık buğulamada kültür mantarı kullanmışlardı, “Bu neee…” diye öyle bir haykırdım ki garson “Abi fare mi çıktı?” diye sordu.
BEKLENTİLER ARTIYOR
Şimdi yaban mantarı bulamadığımda mutsuzum. Örneğin tam bu sıralar kuzugöbeği zamanı ve yaşadığım yerde bulamadığım için suratım asık. Bir de yeni ve farklı mantarlara merak sardım. Örneğin Japon matsutake. Mutlaka Japonya’ya gidip o sabah dağdan toplanmış olanını yemek istiyorum. Tartufi veya ‘pico magnatum’ (beyaz trüf) merakımsa tam bir saplantı... Geçen kasımda Alba’ya gidemediğim için kederimden hastalandım. ABD’ye gelen tartufi’lerden sipariş ettim ama kaliteyi yeterli bulmayınca sinir krizi geçirip masaya yumruğumu vurdum ve canım yandı.
NİRVANAYA ULAŞMAK...
Tüm bu örnekler elbette şaka... Kimseye bağırmadım, kederimden hastalanmadım ve masaya yumruk atmadım. Ama belli bir standarda alışınca bir malzeme veya yemeğin iyisini bulamadığımda mutsuz olduğum doğru. İnsan, damak zevki geliştikçe daha seçici oluyor. Daha seçici oldukça da beklentileri artıyor. Beklentiler karşılanmadığındaysa kendini iyi hissetmiyor.
Bütün bunlara rağmen ben seçici bir damağım olmasından hoşnudum. Çünkü beklentilerim karşılandığında ya da yeni ve hoşuma giden bir lezzet keşfettiğimde büyük haz alıyorum. Çocuklar gibi seviniyorum ve bu mutluluk belleğime kazındığı için uzun süre devam ediyor.
Peki aksi olsaydı, yani damağımı geliştirmesem ne olurdu? Daha mutlu mu olurdum, mutsuz mu? Düşündüm bunu. Kulak yetimden örnek vereyim. İşitme de damak gibi bir duyu. Bir yandan Allah vergisi, bir yandan da geliştirmek kendi elinde. Bana Allah iyi kulak vermemiş... Notaları ayırt etmekte zorlanıyorum. Sonradan da geliştirmedim. Ders almadım, bir müzik aleti çalmayı öğrenmedim. Ama müziğe düşkünüm. Keyif alıyorum. Damak zevki sıradan bir insanın yemekten aldığı keyif kadar... Kulağı keskin ve müzik bilgisi olan arkadaşlarım gibi aldığım hazzı zirveye çıkarıp nirvanaya ulaşamıyorum.
Bilmem hangisi iyi? Bir şeyden devamlı belli bir zevk almak m; bazen hayal kırıklığına uğramak pahasına zaman zaman inanılmaz derecede haz almak mı? İkincisi diyorsanız, haftaya konuya devam edip damak zevkini geliştirmek için neler yapılabilir tartışalım...
Tam bu sıralar kuzugöbeği zamanı ve yaşadığım yerde bulamadığım için suratım asık.
Paylaş