Paylaş
Ne yalan söyleyeyim ülkemde olsam kesinlikle yılbaşında dışarıda yemem. Neden mi? En başta geleni, taksi sorunu. Kanayan kronikleşmiş bir yara. Küçük ama güçlü ve iyi örgütlü bir azınlık, zaten zor olan yaşam koşullarını daha da zor hale getiriyor. Arabanız olsa bile yılbaşı gecesi içki içecekseniz araç kullanmamak lazım ve taksiye muhtaçsınız. Düşünmek bile tam bir kâbus... Bu bağlamda taksi hizmetini kamu yararına düzenlemeye çalışan İstanbul Belediyesi’nin çabalarını takdir ediyorum. Genel Sekreter Buğra Gökçe, bu konuda ciddi çaba sarf ediyor ve pratik öneriler sunuyor. Bu gerçekten partilerüstü bir konu ve siyasi görüşümüz ne olursa olsun hepimiz bu konuda birlik olursak başarılı sonuç alacağımızı düşünüyorum.
Kum midyeli makarna
Yurtdışındayım ama yılbaşı akşamı dışarıda yemek yemeyi yine düşünmüyorum. Bunun da iki nedeni var: Birincisi, hemen her lokanta fiyatları ikiye katlıyor. İkincisiyse o gece çok gürültü oluyor. Ben şahsen gürültülü ortamlarda yemek yemeyi sevmiyorum.
Bizim evde yemek planlaması kolektif bir çabanın ürünü. Aşırı komplike yemekler zor; çünkü evde profesyonel aşçı yok. Ayrıca herkesin sevdiği yemekler olması lazım. Biz de buna göre bir menü oluşturduk...
Salatayla başlayacak, 4 çeşit yeşillik kullanacağız: Roka, marul, hindiba, radika. Sonra iki meyve; tam zamanı olan satsuma mandalinası ve Trabzon hurması. Kavrulmuş çamfıstığı, ince rendelenmiş taze keçi peyniri, sosuysa Dijon hardalı, erken sıkım bir İtalyan zeytinyağı ve Meyer limonundan hazırlanıyor. Biraz da tuz elbette...
Salataya Trabzon hurması katıyoruz.
PASTIRMAYA SARIP DİNLENDİRİYORUZ
Arkasından hamurişi. Son derece basit, kum midyeli makarna. Tercihen linguine. Bulunduğum yerde taze kum midyesi bulmak mümkün. Adı ‘Manila clam’. Pişer pişmez hemen açılıyorlar, suları akıyor. Bu suyu linguine’ye iyice yedirmek lazım. Bunun dışında sos olarak bol sarımsak, maydanoz ve biraz beyaz şarap. Kullandığınız makarnanın kalitesi çok önemli. Sert durum buğdayı olmalı. Bir de makarnayı nişasta içeren, daha önce pişmiş bir makarnanın suyuyla bağlamak lazım. İtalyanlar böyle yapıyor ve her linguine tanesi sosla iyi bütünleşiyor.
Ana yemek olaraksa bizim uydurduğumuz ama hepimizin sevdiği bir bonfile var. 2 kilo civarı bonfile alıyoruz. Bol bol da dilimlenmiş pastırma. Pastırmayı bonfileye sarıp fırın tepsisine koyuyoruz. Sicimle bağlıyoruz. Sonra eşim domates salçası, bol zeytinyağı, krema ve ufak parçalara bölünmüş beyazpeynirle bir sos hazırlayıp fırın tepsisine bu sosu yayıyor. 24 saat dolapta bekliyor ve pastırmanın lezzeti, çemeni iyice ete siniyor. Orta ateşte, 1 saat civarı pişiyor. Genelde yavan bir et olan bonfile pastırmayla daha leziz oluyor. Ayrıca pastırmalar sosa dökülüyor ve sos bayağı iyi oluyor. Özellikle kızım Ceylan taze ekşi maya ekmeğe bu sosu sürüp yemeye bayılıyor.
Tatlı olaraksa eşimin annesinden öğrendiği bir limon pudingi var. Malzemeler basit. Limon, şeker, un ve yumurta. Tabii denge önemli, yoksa hazırlaması kolay. Pastırmadan sonra limon tadı da iyi geliyor.
Gördüğünüz gibi öyle zor ya da ahım şahım bir yemek değil bu... Istakoz, havyar, trüf, wagyu gibi aşırı pahalı ve çok özel ürünler de yok. Ayrıca miktarlar çok fazla olmayacağından iyi doymayı amaçlıyoruz, tıka basa yemeyi değil. Örneğin, et yemeğinin en az üç gün gideceğini düşünüyorum. Ertesi gün güzel bir pirinç pilavı ve daha basit bir salata hazırlarız yanına da...
Limon pudingi
ŞEFLERLE AŞIK ATMAYA GEREK YOK...
Bana ve aile fertlerine zevk veren sofra bu. Hazırlanması çok zor olmayan yemekler hepsi. Aşırı emek yoğun yemekler seçmeyi ben hiçbir zaman tutmayacağınız kişisel yeni yıl kararları almaya benzetiyorum. İyimser hedefleri tutturamayınca insanın morali bozulur. Üst düzey şeflerle aşık atacak yemekler tasarlayıp faka basınca da benzer bir durum söz konusu. İyisi mi biz ayaklarımızı yorganımıza, yemek tasarımlarını da dar vaktimiz ve el hünerlerimize göre uzatalım. Tüm okurlarımın yeni yılını kutlar; sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim...
Aşırı emek yoğun yemekler tasarlamak, hiçbir zaman tutmayacağınız yeni yıl kararları almak gibi.
Paylaş