Paylaş
Patmos Adası’nda en çok konuşulan dil artık Türkçe. Yunanlar servis sektöründe. Otellerin, plajların ve tavernaların müşterisi bizleriz.
Buraya gelen vatandaşlarımız gayet mutlu. Çeşme ve Bodrum’daki fiyatlardan yakınıyorlar. Kazıklanmaktan bıkmışlar. Daha da vahimi servis elemanlarının surat etmesinden yakınıyorlar. İnsanlar mutsuz ve sinirli. Pek az insan işini severek yapıyor. Çok kimse daha fazla para kazanması gerektiğini düşünüyor. Haksız da değiller; çünkü liyakat yerine sadakatin geçer norm olduğu ülkede para genelde hak edene değil, yağ çekene, ‘gelene ağam, gidene paşam’ diyene gidiyor.
Ama hep de öyle değil. Adada bir hafta kalıp birçok vatandaşımla sohbet ediyorum. Ağırlıklı olarak vizyonu olan, eğitimli, görgülü, empati duygusu gelişmiş, gayet hoş insanlar. Belli ki ülkemde ciddi gelir uçurumu var ama daha büyük uçurum zekâ ve görgü donanımı düzeyinde. Bahsettiğim düzgün insanların pek çoğu da genç ve orta yaşın başlarında.
Yemekten de anlıyor bahsettiğim kitle. Birbirimizle beğendiğimiz adresleri değiş tokuş yapıyoruz. Adada ev kiralayıp bir-iki ay kalanlar da var. Ben de onlardan öğreniyorum.
Plajda favalı ahtapot...
Konuştuğum herkes yemek-fiyatlar-servis konusunda mutlu. Otobüs düzenli çalışıyor ve her yere 2 euro’ya gidiliyor. Taksiye binerseniz fiyatlar sabit ve hiçbir taksici 10 euro alınan yere, 11 euro almaya tenezzül etmiyor. Lüks olmayan otellerde fiyat
iki kişi 100 euro ya da altı. Odalar tertemiz, servis iyi.
Biz Kambos’taki Atmos plajına gidiyoruz. Lüks. İki kişi yatak, şemsiye 50 euro. Gider gitmez şezlonguna iki maden suyu-soda, iki su getiriyorlar. Kova buzla dolu. Eriyen buzlar yenileniyor. Yatak çok rahat. Servis yapan, Brigitte Bardot’nun gençliğine benzeyen kız güler yüzlü.
Personel bol ve hepsi güler yüzlü. Tabii ki şezlongunuza yiyecek-içecek getirebilirsiniz ama biz lokantada, yaşlı çınar ağacının gölgesinde yemeyi tercih ediyoruz.Kambos’taki Atmos plajında çok lezzetli bir öğlen yemeği yiyebiliyorsunuz.
Sabah kahvemizi de Atmos’ta içiyoruz. Bana espresso freddo, eşime cappuccino. Her sabah servisin başındaki Valadis’le sohbet ediyor ve iyice arkadaş oluyoruz. Öğlen çok yememeye çalıştığımızdan genelde salata, eggs benedict, pizza, ceviche falan... Ama son günümde Valadis’in tavsiyesiyle pilav gibi yapılmış taze keçi peynirli tarhanalı kuzu incik ve favalı ahtapot deniyorum. İkisi de nefis. Belli ki iyi bir şefleri var.
Yemekten sonra eşimle tavla partisi. İki kez kaybettikten sonra kazanmanın sırrını buluyorum. O kendi zarlarını atıp oynadıktan sonra benim yerime de zar atacak. Kafamdan geçen her zarı atıyor. Mars üzerine mars...To Tsipouradiko mas’ın karamelize favalı ahtapotu
Akşam 19.00 civarı otele varıyor ve 20.30-21.00 arası akşam yemeğine geçiyoruz. Genellikle yürüyerek... Yedi akşamımız var ama pek değişik yerler denemek istemiyorum. Ayağım beni hep To Tsipouradiko mas’a çekiyor. Yedi akşamın üçünde burada yiyoruz.
Geçen sene adaya gitmemiştik. Buranın sahibi Pantelis aşırı popüler olmanın sonucu olarak artık rezervasyon almıyor. Bu kadar tanınan lokanta ne yapar? Masa sayısını arttırır. Pantelis kapitalist anlamda rasyonel değil, Akdeniz’in duygusal, sıcakkanlı insanı. Güzel eşi de Gürcü. Masa sayısını azaltıp bir bölümü boş bırakmış. Bekleyenleri oraya buyur edip rahat ettiriyor. Ama 20.00’den önce ya da 21.30’dan sonra gidersen beklemiyorsun. Yarım saat beklesen bile deniz kenarındasın ve içeceğini yudumlarsın. Beklemeye de değiyor çünkü yemekler çok iyi. Tam bir Yunan adasından ne beklersen o. Füzyon müzyon değil, öyle trend olan yemekler de yok. Nefis meze ve balık ürünleri var.
Pantelis “Bizden bahsedersen adanın en kötüsü falan de” diyor. Biliyorum bunu yazarak başına dert açıyorum ama sadece Patmos’un en iyisi değil, gördüğüm tüm Yunan adalarındaki en iyi 4-5 lokantadan biri.
İyi demek, her şey mükemmel demek değil elbette. Ama benim tam damak zevkime uyan yemeklerin sayısı fazla. Bu yüzden üç gidişimin hepsinde büyük zevk aldım.
“En sevdiklerin ne” derseniz söyleyeyim: Tarama, fangri carpaccio, beyaz ançüez ve çiroz. Midye marinyer ve patates kızartması. Kalkani dedikleri vatoz balığı ve tarator. Istakoz-böcek ile orzo. Mangalda parrot yani papağanbalığı.
Eşimle tek farklı düşündüğümüz nokta: O karamelize favalı ahtapot diyor, bense düz haşlanmış ahtapot bacağı. İkisini de deneyin ve sonra söyleyin. Ben mi haklıyım, yoksa
o mu haksız?
Paylaş