Paylaş
Son zamanlarda sadece bizde değil, herhangi bir ülkede gördüğüm ve tattığım en unutulmaz gastronomi şölenlerinden birine Antalya’da şahit oldum. Antalya Konyaaltı’ndaki 7 Mehmet, kanımca Türkiye’deki en iyi birkaç lokantadan biri. Bu inanılmaz ziyafeti YouTube kanalımda da paylaştım. Seyredince umarım bana hak vereceksiniz.
Bu lokantayı uzun zamandır tanıyorum ve Antalya’ya biraz da burada yemek ve içmek için gidiyorum. Lokantayı Mehmet Bey’in (Akdağ) babası Hakkı Bey zamanında tanıdım. Babadan oğula geçişte çok lokanta zorlanır ve çizgisini koruyamaz. İstisnalar var tabii ve burası o istisnalardan biri. Çizgisini konsept değiştirmeden ve kaliteden taviz vermeden koruyor. Hatta belki daha da ileride... En azından yemek-içecek eşleştirmesinde daha ileride.
Büyük bir grup olarak üst katta yemek yedik. Yemeklerin hepsi buranın artık tarihi olmuş klasikleriydi. Zaman zaman menüye Mehmet Bey yeni yemekler de ekliyor. Ama bunu
7 Mehmet’in stilini ve şahsiyetini koruyarak gerçekleştiriyor.
HER ŞEY ANTALYA İÇİN
Başarının gerisinde birkaç neden var. Güçlü bir eğitim; Beyti ve Kıyı’daki gibi nadiren değişen bir kadro; gene bu iki lokanta gibi kullanılacak malzemenin en iyisini alma gayreti; titizlik ve devamlı kendini aşma arzusu.
Ama bir önemli unsur da oldukça genç olan Mehmet Bey’in stil ve kişiliği. Mükemmeliyetçi olmasına mükemmeliyetçi ama geldiği noktada bunun ötesinde unsurlar var. Birincisi, onda çok çok az şefte gördüğüm bir koku alma yeteneği ve damağı var. Bunun sonucunda trendleri ya da
Michelin ölçütlerini kendisine referans olarak almıyor, kendi beğenisini alıyor. Doğru olan da bu. İkincisi, yemeğe olan ilgisi sadece belli bir alanı değil, çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu önemli çünkü artık kurumsallaşmış olan Beyti ya da Kıyı gibi lokantalara nazaran burası daha devinime açık. Bir başka özellik de başka iş alanlarında da bileğinin hakkıyla başarılı olan insanlarda gördüğüm konsantrasyon yanı, dikkatini belli bir alana yoğun bir şekilde kanalize etme yeteneği. Anladığım kadarıyla bu özelliğinden tüm Antalya yararlanıyor. Çünkü bir 7 Mehmet ile Antalya’nın gastro turistler için bir destinasyon olamayacağını biliyor. Çabası tüm yörenin giderek Mallorca, Menorca vb. gibi sadece popüler bir kum, deniz, her şey dahil tatil değil, aynı zamanda mutfağıyla tanınan bir bölge olması. Maxx Royal, Regnum ve başkaları gibi dünyanın en lüks otelleri arasına girecek tatil mekânları var yörede ama bunlara eşlik edecek ‘fine dining’ halen yok.
7 Mehmet lokantasının özelliklerini kısaca söyle derseniz şunları vurgularım: Berrak, yalın ve taze lezzetler; dengeli ve başka yerde göremeyeceğiniz 3-4 öğeden ibaret bileşimler ve olağanüstü sakatat, oğlak ve jelatin!
Örnekler vereyim. Yemeğin başında; bol yeşillik ve zeytinyağlı, aynı krem brüle gibi tekstürü olan düve beyni... Saf jelatin. Tahin, böğürtlen ve avokadolu taze deniz börülcesi. Azıcık bal sürülmüş, kişniş tohumlu ızgara yöresel keçi peyniri ve yanında ızgara karpuz. Yayla domatesi ve bamya turşusuyla Anjelik eriğinden erik ekşisi. Hem kıtır hem püreli, vişneli mercimek fava.
Ana yemeklere geçiyoruz. Taze karides iyi ama en az iz bırakan porsiyon. Arkasından ilk kez tanık olduğum ve unutamayacağım bir lezzet. Düve memesi ızgara. Olabildiğince sade. Sadece tuz. Farklı bir doku. Kuzu uykulukla kuzu kuyruğu arası muazzam bir lezzet. Arkadan süper taze oğlak böbreği. Yanında hem taze hem kurutulmuş domatesli ve düvenin böbreği kullanılarak yapılmış pilav.
Sonraki yemek 7’den 70’e herkesin bayılacağı bir hamurişi. Bir nevi ‘deconstructed’ suböreği. Hamur kaz yumurtasıyla hazırlanmış. Taze karabiber, reyhan ve Trakya eski kaşarı diğer malzemeler. Arkasından balkabağı dolması. Tabağın kenarlarında kızarmış bamya.
Bundan sonra pişmiş manda kaymağı ve hurmayla damağı temizliyor ve son iki porsiyona hazırlanıyoruz. İlki muazzam leziz av tavşanı bonfile ızgara. Sosu sadece sadeyağ. Son olaraksa oğlak gerdan. Altında karamelize ceviz ve erkek incir reçeliyle ağzınıza layık bir pilav. Eşime
göre de bana göre de bu oğlak gerdan bir başyapıt.
Unutulmaz ziyafet sadece manda kaymağı, sadeyağ ve bir kaşık unla yapılmış höşmerimle noktalanıyor.
Paylaş