Güncelleme Tarihi:
Toplum Gönülleri Vakfı gençler arasında bir araştırma yapmış.
Geçtiğimiz Çarşamba Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen basın toplantısında bu araştırmanın sonuçları açıklandı.
Başlık, “Üniversite Gençliğinin İhtiyaçları”,
Yıllardır tekrarlanan bir klişe vardır.
Gençlerin apolitik ve ülke sorunlarından bihaber oldukları söylenir.
80 sonrası apolitik üniversite gençliği,
90’lı yılların postallı kuşağı,
Milenyumun kokmaz-bulaşmaz nesli gibi yaftalayıcı suçlamalar yapılır.
Açıkçası ben gençlerin apolitik oldukları suçlamalarını hep garipsedim ve hep sordum,
Herkes Deniz Baykal’la ya da Kürt açılımıyla yatıp kalkmak zorunda mıdır?
Bunu her söylediğimde magazin sosuna bulanmış suni bir gündemle gençlerin uyutulmasına destek vermekle suçlandım.
Düşüncelerim hala değişmedi, araştırmalara bakılırsa değişmeyecek de...
Tabii ki asgari bir bilinç düzeyi olmalı fakat artık günümüzde siyasetin griliğinden öte hayatın bambaşka renkleri olduğu gerçeğini kabullenmeliyiz.
Araştırmaya dönelim,
Çıkan sonuçlara göre gençler kendilerine devletçe ayrılan kaynakların yetersiz olduğunu düşünüyor,
Olan kaynakların etkili ve yerinde kullanıldığına inananların oranı ise çok düşük.
Kaynakların nerelere harcandığının bilinmemesi de bir başka önemli nokta.
Gençleri apolitik olmakla eleşitirenler artık şunu öğrensin,
Hayatın kendisi politikadır.
Politika sadece AKP ile CHP’nin kayıkçı kavgası değildir.
İşte araştırmalar ortada,
Gençler, demokrasinin en temel özelliğine vurgu yapıyor, hesap verilebilirliğin, saydamlığın yetersiz olduğunu söylüyor.
Devam edelim,
Öğrencilerin yüzde 55’i üniversitelerin öğrenci odaklı olmadıklarını söylemiş.
Katılımcıların yarın mezun olduklarında bu kez devletin vatandaş odaklı olup olmadığını sorgulayacaklarının daha açık bir göstergesi olabilir mi?
Bundan ala politika olur mu?
Herşey düşük seviyede seyreden kısır politik tartışmalardan, ‘lidervekillerinin’ birbirlerini yumruklamasından, boğucu gündemden, açılım-saçılım’lardan mi ibarettir?
Bir Güzel Sanatlar öğrencisini her gün günlük gazetelerin politik sayfalarını satır satır okumamakla,
Konservatuar okuyan birini Türkiye’nin Dış Politikası’nı adım adım takip etmemekle suçlamak ve bu insanlara apolitik etiketi basmak en hafif tabiriyle insafsızlıktır.
Bu konuda Yeditepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Demet Lüküslü’nün İletişim Yayınları’ndan çıkan “Türkiye’de Gençlik Miti - 1980 Sonrası Türk Gençliği” kitabı önemli bir kaynak,
Konuya ilgisi olanlar, hiçbir temeli olmadan sokak ağzıyla yapılagelen apolitik eleştirilerin modasının geçtiğini düşünenler,
Zamanın ruhunu kavrayanlar,
Kaynaklarla, istatistiklerle, bilimsel araştırmalarla, dip notlarla desteklenerek kitaplaştırılmış bu akademik çalışmayı mutlaka okumalı.
Türkiye’de bir zamanlar gençler birilerinin anladığı türden ‘politikmiş’.
İşte o dönemlerde üniversitelerin nasıl birer ‘enstruman’ olarak kullanıldığını,
Bu fitili kimlerin ateşlediğini bugün kitaplardan okuyoruz,
Kaç kişinin boşu boşuna katledildiğine de...
Ve çok iyi görüyoruz,
Tarih onları iyi yerlere yazmamış...