Paylaş
SARAY Alimünyum’un kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Saraylı, “A2 yanmazlık sınıfı kompozit panel” geliştirdiklerini anlatmaya başladığında nedense aklıma İstanbul’daki Polat Towers yangını geldi:
- Binadaki yangın söndürme sistemi devreye girince yangın ucuz atlatılmış, alevlerin oluştuğu katlardaki pencereler zarar görmüştü.
Saraylı, yangın sonrasında kendilerine iş düştüğünü belirtti:
- Polat Towers’ta panelleri biz yeniledik.
Bir ayrıntının altını çizdi:
- Polat Towers inşa edildiği dönemde bugünkü kadar yangına dayanabilen malzeme yoktu. Yani, kötü malzeme kullanılmış değil.
“Mineral dolgulu A2 kompozit panel” ithalatının yıllık 150-200 milyon dolar düzeyinde olduğunu ifade etti:
- Yanmazlık özelliği olan bu ürünü üretmek için 3 yıl çaba harcadık. Başlangıçta ithal ürünlerin içeriğini çözmeye çalıştık. TÜBİTAK’tan da yardım istedik. Ancak, içeriğini çözemedik.
Aşama aşama yola devam etmeye karar verdiklerini kaydetti:
- 2011’de “B1” diye tanımladığımız panelleri ürettik. Bu ürün, normal alüminyum panele göre daha geç yanıyor.
Daha sonra 9 Eylül Üniversitesi’nin de desteğiyle çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı:
- Kendi Ar-Ge ekibimiz sonunda “Mineral dolgulu A2 yanmazlık sınıfı kompozit panel”i kendi yöntemleriyle geliştirdi. Geçen yılın haziran ayında üretimine başladık. İthal ürünlerin hakim olduğu 150-200 milyon dolarlık iç pazarın 80-100 milyon dolarına talibiz.
Bu kez aklıma New York’taki İkiz Kuleler’in çöküş görüntüleri geldi:
- Uçağın üst katlara çarpasıyla başlayan yangın, binaların çelik iskeletini eritmiş ve çökmesine yol açmıştı. Sizin ürettiğiniz veya ithal edilen ürünlerin hiç yanmaması mümkün mü? Olsa olsa yanması çok daha geç gerçekleşebilir.
- Söz konusu yeni panellerde alüminyum sadece kabuk vazifesi görüyor. İçindeki kompozit, yangın sırasında toprağa dönüşüyor. Ayrıca zararlı gaz çıkışı da söz konusu değil.
Yeni ürünün ardından şirketin kuruluş dönemlerine döndü:
- Yozgatlıyım. İşe İstanbul’da başladık. İlk üretim yerimiz Bayrampaşa’ydı. Sonra Güngören’e taşındık. Ardından adresimiz Güneşli oldu. Şimdi, Güneşli’de 15 bin metrekare, Çerkezköy’de de 78 bin metrekarelik iki ayrı tesiste üretimimiz sürüyor.
- Cironuz ne kadar?
Kızı Talin Saraylı yanıtladı:
- 2013’te ciromuz 370 milyon liraydı. 2014’te 400 milyon lirayı aştık. 80 milyon dolar dolayında ihracatımız var. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde 247’nci sıradayız.
Ahmet Saraylı bir sıralamaya daha değindi:
- Vergide 82’nci sıraya çıktık.
Ve ekledi:
- Yeni Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde bizim “A2 kompozit panel”imiz kullanıldı...
Yerli “A2 kompozit panel”in yeni Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne girmesi, pazarda 80-100 milyon dolarlık payın yolunu açar mı?
Valiye şişe suyundan, misafire musluktan
MUSTAFA Yıldırım’ın Malatya’da valilik görevini sürdürdüğü günlerdi. İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Mesut Parlak, doğduğu kente yolu düştüğünde Yıldırım’ı ziyaret etti. Vali, konuğuyla kendisine kahve söyledi, konu Malatya’nın içme suyundan açıldı. Prof. Parlak, tıp doktoru olarak kentin suyuna bakışını ortaya koydu:
- Sayın Valim, memleketimin suyu ama içemiyorum. Çünkü, kireç oranı yüksek.
Tam o sırada görevli, elinde kahve tepsisiyle içeri girdi. Yıldırım, kahveleri işaret etti:
- Ben de şişe suyu içiyorum. Kahveyi de şişe suyuyla yaptırıyorum.
Yine de görevliye sordu:
- Öyle değil mi evladım?
Görevli biraz da mahcup, yanıtladı:
- Sayın Valim, size şişe suyundan, misafira musluktan yaptık kahveyi.
Malatya Eğitim Vakfı (MEV) Başkanı Metin Emiroğlu, Kurucular Kurulu Başkanı Muammer Şahin’in, aralarında Tevfik Temelli, Naci Ekşi, Nevzat Zabçı, Şaban Taçyıldız ve İbrahim Nalbant’ın bulunduğu heyetle Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’yü ziyaret etti.
İnönü, sohbet sırasında Malatya’nın içme suyu kaynağını gezdiğini anımsadı. Övgüyle söz edecekken, Prof. Parlak araya girip anısını aktardı:
- Sayın Yıldırım, bu öyküye anılarında da yer verdi.
Paylaş