Yatırım için gelecek 10 yılda enerji fiyatı ‘garantisi’ arayan var

TÜRKİYE’de yatırım için nabız ve zemin yoklayan bir yabancı şirketin temsilcisi Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Arda Ermut’a sordu:
- Türkiye’de gelecek 10 yılda enerji fiyatları nasıl olacak? Bize enerji fiyatlarında istikrar garantisi verebilir misiniz?
Ermut, bu talebe şaşırdı:
- Enerji fiyatları konusunda geleceğe dönük fiyat istikrarı garantisi veremeyiz. Çünkü, enerji fiyatlarını etkileyen birçok faktör var. Size geçmiş 10 yılda enerji fiyatlarının ülkemizde nasıl seyrettiğinin dökümünü verelim. O size fikir verir.
Ermut’a, başkanlığını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yürüttüğü B20’nin (Business 20) Türkiye Konferansı’nda katıldığı “Küresel Doğrudan Yabancı Yatırım Eğilimleri” paneli sonrası sordum:
- Bu yıl Türkiye’ye yönelecek doğrudan yabancı sermaye ne kadar olur?
- Yılı geçen yılki 12.5 milyar dolarlık düzeyin altına düşmeden tamamlarız gibi görünüyor.
Yatırım Ajansı kurulduğundan beri seçimlerin 4 yılda bir yapıldığını anımsattı:
- Biz ülkemize yatırım çekmeye çalışırken her seçim sonrası, “4 yıl tek parti iktidarı var. 4 yıl boyunca seçim belirsizliği yok” diyorduk.
Uluslararası doğrudan yatırımcının genelde Türkiye’ye uzun vadeli baktığını vurguladı:
- Seçim ortamının yarattığı belirsizliğe rağmen, uluslararası yatırımcıların çoğu Türkiye’ye uzun vadeli bakıyor. Türkiye’de yatırımın uzun vadede doğru adım olacağını görebiliyor.
Mercedes-Benz Türk’ün 2-3 gün önceki açıklamasını anımsattım:
- Mercedes-Benz Türk, ülkemizde yatırımlara devam edeceği mesajı verdi.
- Mercedes-Benz Türk, bizim için örnek yatırımcıların başında geliyor. Yatırım kararları alırken bizimle temas kuruyorlar, yardımcı oluyoruz. Mercedes-Benz Türk, İstanbul Hoşdere’de otobüs, Aksaray ilimizde de kamyon üretiyor. İki tesisten de memnunlar. “Yatırıma devam” mesajları, yeni yatırımcılarla görüşürken elimizi güçlendiriyor.
Bir zamanlar yılda 1 milyar doları pek aşmayan uluslararası sermaye girişinin 2002’den sonra özelleştirme, banka ve şirket satışlarıyla yılda 20 milyar doları aştığını gördük...
Bu dönemde uluslararası sermaye Türkiye’ye sıfırdan yatırıma değil, çoğunlukla mevcut şirket, banka ve tesisleri almaya geldi...
Özelleştirme ve şirket satış temposu yavaşlayınca uluslararası sermaye girişi de yıllık 12.5 milyar dolara indi...
Ülkemize gelen her 1 dolar, işsize yeni iş kapısı yaratabiliyorsa, 12.5 milyar doları da yabana atmamak gerek...

İSO’da peşin ‘helallik’ istemiş

İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, B20 Türkiye Konferansı’nda karşılaşınca sordu:
- Bizim Selahattin’den (Akaydın) haberin var değil mi?
- Hayır. Ne oldu?
- Kaybettik, geçen pazartesi toprağa verdik.
Şaşırdım, acı haberi geç öğrendiğim için kendime kızdım... Akmen Ayakkabı’nın sahibi Selahattin Akaydın’ı 15 yıl kadar önce Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) Muş gezisi sırasında tanımıştım. Memleketi Muş’a ayakkabı fabrikası kurmak için çırpınıyordu. Zamanla Muş’a fabrikayı kurdu. İlk siparişlerle heyecanlandı. Ancak, Muş’ta üretim temposu beklediği gibi yürümedi.
Bahçıvan, Akaydın’ın pankreas kanserine yenik düştüğünü belirtti:
- Geçen mayıs ayında İSO Meclisi’ndeki 2 yıllık görev süresi biterken kürsüye çıkıp “helallik” istemişti...
Mekanı cennet olsun...

Evinizde o ilaçlardan var, yenisini yazamam

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, B20 Türkiye Konferansı’na katılan konukları ağırladıkları resepsiyonda eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı işaret ederek TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete’ye döndü:
- Halim Abi, şu reçete olayını sayın Babacan’a da anlat.
Mete, “Bu fıkra değil, gerçek” deyip, anlatmaya koyuldu:
- İğdere’deki bir komşumuz, evdeki eski reçeteyle hastaneye gitti. Doktora reçeteyi uzatıp, “Bu ilaçlardan yazar mısın?” dedi. Doktor bilgisayardan hastasına yazılmış ilaç listesini inceledi, “Bu ilaçlarda sizin evde var. Yenisini yazamam” yanıtı verdi.
Komşusunun hızla eve döndüğünü belirtti:
- Bizim uşak eve gidince eşine seslendi: “Ula Hanım, evdeki ilaçların hepsini bir torbaya koy. Karşıdaki komşuya bırak. Doktor evdeki ilaçları görüyor, yenisini yazmıyor.”