Paylaş
Türkiye’deki “teorik fizik” masterına Wisconsin Üniversitesi’nde “bilgisayar bilimleri ve nükleer mühendisliği” ekledi. Doktora diplomasını “mühendislik fiziği” alanında aldı.
Doktora sonrası Türkiye’deki bazı üniversitelere başvurdu, “Bize yaramazsın” yanıtı aldı. Wisconsin Üniversitesi’nin teklifini kabul edip, eyaletin “16 nodlu Süper Bilgisayar Merkezi”ni kurdu:
- O dönemde ABD’de, dolayısıyla dünyada 5 tane “Süper Bilgisayar Merkezi” vardı. Wisconsin’de 4 yıl master ve doktora öğrencileriyle araba motorları, nükleer reaktörler, depremlerin yayılması, molekül dinamiği, ilaç tasarımı, akışkanlar ve gazlar konusunda bilgisayar kodları ürettik.
Ardından 10.000 nodlu dünyanın en hızlı bilgisayarının bulunduğu, atom bombasının yapıldığı laboratuvarlar arasında yer alan Tennessee’deki Oak Ridge Ulusal Araştırma Merkezi’nden iş teklifi aldı. 3 yıl içinde “Endüstriyel Yaratıcılık Merkezi”nin başına atandı:
- General Motors, Ford, Chrysler, Xerox gibi büyük şirketleri üye yaptım. Yeni buji tasarımları araba motorları, patlamaya dayanıklı tekerlek, araba çarpışmalarında güvenliği artıracak materyallerin geliştirilmesi, olduğu yerde havalanıp inebilen uçak dizaynı, deprem ve fırtınalarda koruma önlemlerinin geliştirilmesi gibi konularda başarılar sağladık.
Bu başarılar Yaşar’a yetmedi:
- ABD’de süper bilgisayarları kullanacak yeteri kadar üniversite mezunu, master ve doktora sahibi insan yoktu. Bu sorunu çözmek için “Hesaplamalı Bilimler ve Mühendisliği” bölümü açmak istiyordum.
Tam bu dönemde State University of New York’tan profesörlük ve bölüm başkanlığı daveti geldi:
- Kurmak istediğim bölümü New York’ta hayata geçirdim. Bu arada bilgisayarların bilim öğrenimine doğal olarak yardım ettiğini keşfettim. “Computational Modeling and Simulation Technology”nin (CMST-Sayısal Modelleme ve Simulasyon Teknolojisi) bir pedagoji olduğunu anladım. 2003’te CMST Enstitüsü’nü kurdum. 1000 kadar öğretmen eğittim. Bu öğretmenlerin yetiştirdiği öğrencilerin test başarısı 2-3 kat arttı.
Amerikan Ulusal Bilim Kurumu’nun desteklediği programı 10 yıl sürdürdü, Washington’a davet edildi:
- Beyaz Saray ve Kongre’ye danışmanlık yaptım. Halen bu eğitim çalışmalarım sürüyor. Ayrıca 2007’de New York Valisi ve üniversite yönetiminin desteklediği “Empire Innovation” kürsüsüne atandım.
Çalışmalarının daha önemli aşamaya geldiğini belirtti:
- İnsan beyninin nasıl öğrendiğine dair yayınlarım oldu. Bu konuda Harvard Tıp Fakültesi’nde de görev yaptım. Aslında sadece beyin değil, evrende herşeyin nasıl çalıştığına dair yayınlarım var. Şu an 5-6 ek yayın üzerinde çalışıyorum. Daha sonra bir kitapta toplayacağım.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yönetiminde birlikte çalıştığımız Recep Yaşar’ın kuzeni olan Prof. Osman Yaşar’ın başarılarını son 15 yıldır izliyorum...
Prof. Yaşar da Nobel gururu yaşatır mı?
Her şeyin temelinde ‘toplama-çıkarma’ var
PROF. Osman Yaşar, insan beyninin bilgi bombardımanı altında olduğunu belirtip, sürdürdü:
- Beyin, bilgilerin birbiri ile bağlantısını kurar ve onları bir kavram etrafında toplar, özetler ya da soyut haliyle kalıcı hafızaya depolar. Bu genelleştirme ya da soyutlaştırma, piramidin altından yukarı hareket şeklinde tasavvur edilir. Yukarı çıktıkça detaylar birleşip özetler haline gelir (Toplanır).
Aynı zamanda bazen detaylarını bilemediğimiz genelleşmiş, özetlenmiş ya da soyutlanmış bilgilerle karşılaştığımızı anımsattı:
- Bunları önce kabulleniriz ama sonra bileşenlerine (detaylarına) ayrıştırırız (Çıkarırız). Aklımız bilgi üzerinde iki temel işlem (Toplama ve Çıkarma) yaparak genel ve detay arasında gel-git şeklinde çalışır. Doğada madde de tümden bileşenlere ve bileşenlerden tüme doğru gel-git halinde çalışır.
Paylaş