Paylaş
Film ve dizilerde severek izlediğimiz Ünsal’ın girişimci yanını oradaki sohbetlerde farkettim.Ünsal, bugünlerde “Dünyanın En Güzel Kokusu” filmiyle gündeme oturdu. Ünsal’la yeni filmini, sinemaya, dizilere bakışını konuştum:
- “Dünyanın En Güzel Kokusu”, 2 aylık hazırlık sürecinin ardından 3 hafta İstanbul, bir hafta da Amsterdam’da gerçekleşen çekimlerle tamamlandı. Filmi çok küçük bir kadroyla yaptık. Hem bütçe, hem de hızlı hareket açısından küçük ekip olmanın avantajını yaşadık. Örneğin Amsterdam’da toplam 5 kişiydik.
Proje geliştirme ajansı TUBA’da markalar için viraller, tanıtım filmleri çektiklerini belirtti:
- Bu film, ilk yapımcılık serüvenim oldu. Filmi tamamlamaya yakın “focus grup” oluşturup çevremizdekilere izlettik. İlk grupta yer alan Ömer Faruk Sorak, filmi çok beğendi, Endemol Shine’la birlikte satın aldı. Masraflar ortaya döküldükten sonra filme Uğur Yağcıoğlu ve beni ortak yapıp, ana yapımcı olarak devam etti.
Türkiye’de sinemanın artık bir endüstri haline dönüştüğüne değindi:
- Çekilen tek bir film, çok kişi için ciddi kazanç sağlayan iş imkanı oluşturabiliyor. Her çekilen film, en az 30 kişiye istihdam sağlıyor.
Yatırımcı ve yapımcıya gişe sonrası ciddi geri dönüş olabildiğini vurguladı:
- Gelişen medya kanalları aracılığıyla film artık sadece sinema gişesinde değil, televizyon, internet, yurtdışı, DVD, reklam satışlarıyla da ekonomik açıdan gelir yaratabiliyor. Bu durum, işin merkezinde olan oyuncuları da yavaş yavaş yapımcılığa yöneltiyor.
Oyuncuların yapımcılığa soyunmasının filmler üzerindeki etkisine işaret etti:
- Oyuncunun yapımcılığı da üstlenmesi, kreatif açıdan bir filmin daha güzel noktalara ulaşmasını sağlıyor.
Türk TV dizilerine, filmlerine, rol alan oyunculara Doğu ülkelerinde ilginin çok büyük olduğunu anımsattı:
- Ekonomik açıdan sağlıklı geri dönüş almak adına bu durumu çok iyi değerlendirmeliyiz. Dünya pazarı için belki çok yeterli değiliz ama gelişebiliriz. Doğu pazarında ise şu an yükselişteyiz.
Türkiye’nin kozmopolit yapısının film ve dizilere sürekli hikaye ürettiğini kaydetti:
- İzleyicinin ruhuna dokunmak, bizim sinemamızda kazandırıyor. Sinemada güldürmek, daha çok kazanmayı sağlıyor. Televizyon dizilerinde ise ağlatmakla kazanmak doğru orantılı gelişiyor. Ancak, iyi bir yapımcı filmi sadece ağlatmak veya güldürmek üzerine kurgulamıyor. Hayata geçmesini istediği hikayeyi izleyiciyle buluşturuyor.
Çekilen bir filmin sadece televizyon satışıyla bile kendini amorti edebildiğine bildirdi:
- Ayrıca, sinemada bilet başına 4.5 kat geri dönüşler de olabiliyor. Sinemaya yatırımdaki artış da bundan kaynaklanıyor.
Ünsal bir oyuncu olarak yapımda yer almayı ilk kez deneyimlediğine de değindi.
Tuba Ünsal’ın başrolü Rıza Kocaoğlu ile paylaştığı “Dünyanın En Güzel Kokusu”, bugün vizyona giriyor...
Bakalım Ünsal’ın ilk yapımcılık serüveni gişeye nasıl yansıyacak?
Şili’den 1.7 milyon dolarlık şarap geliyor
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın Güney Amerika turunun Şili ayağında merak ettiğim ayrıntılardan biri bu ülkeden ithal edilen şarapla ilgili veri oldu. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) önderliğinde organize edilen işadamları heyetinin yükünü Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) adına omuzlayan Bahadır Öztanyel’den bu veriyi istedim.
Öztanyel, DEİK dosyasından şunları aktardı:
- Türkiye, Şili’den 2013’te 1.3 milyon dolara 524 bin şişe şarap ithal etti. 2014’te Şili şarabına ödenen bedel 1.6 milyon dolara çıktı. 2015’te rakamın 1.7 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor.
Şili, “yeni dünya” olarak anılan şarap üreticileri arasında yer alıyor. Ülke yönetimi, ihracatta şarap üreticisine ciddi destek veriyor. O güçle, Türkiye’de market rafında yerli üreticilere fiyatıyla kafa tutuyor.
Paylaş