Sigorta ve bankacılar sel sınavından geçiyor

- Şimdi sigorta sektörü aslında çok önemli bir sınava giriyor.

- Ne sınavına?

- Sel sınavına.

Çağlayan, İstanbul’a sel darbesi sonrası sıcağı sıcağına Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Yenibosna’daki merkezinde selzede şirketleri toplayıp, sıkıntılarını dinlemiş, oradan notlar almıştı. Oradan aldığı önemli notlardan biri de sigorta konusuydu:

- Ben hem kendi şirketimden, hem de Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanlığı dönemimden iyi bilirim. Sigorta şirketleri uğranılan hasarı ödememek ya da en aza indirgemek için ellerinden geleni yaparlar.

- Bu hep böyle değil midir?

- Öyle ama bu kez durum farklı. Sigorta sektörü selzede şirketlere daha anlayışla yaklaşmalı. Çünkü, adamı zaten sel vurmuş. Bir de sigorta şirketlerinin sıkıntı çıkarmaması gerekir.

- Ya sigorta şirketleri, “Prosedür neyse uyarım, sigorta bedelini öyle kolay kolay ödemem” derse?

- O zaman kendileri zarar görürler. Böylesine büyük bir afette sigorta şirketini yanında hissetmeyen şirket daha sonra sektöre nasıl güvenir? Bir daha sigorta yaptırmak ister mi?

- İnce eleyip sık dokumazlarsa, seli suistimal için kullananlar nasıl ayıklanacak?

- Onları ayıklasınlar ama dürüst şirketleri ve işadamlarını bu yüzden süründürmesinler.

Çağlayan, aynı konuya bankacılık sektörü açısından da baktı:

- TİM’de 30’a yakın şirketin temsilcisini dinledim. Sigorta sektörünün yanısıra bankalar konusunda da kuşkuları vardı.

- Neden?

- Selde milyonlarca lira zarara uğranış şirketler, bir yandan yeniden üretime geçebilmek için çaba harcarken, diğer taraftan, “Ya bankalar üstümüze gelirse” korkusu yaşıyor.

- Bankaların vadesi gelmemiş krediyi geri çağıracak hali yok ya...

- Onayı çıkmış krediyi durduranlar, “Verilen teminat selden ne kadar zarar gördü” telaşına düşenler var.

- Bankalardan ne bekliyorsunuz?

- Olağanüstü durum yaşandığını dikkate alıp, selzede şirketlere anlayışla yaklaşsınlar; gerekirse borç ertelemeleri yapsınlar.

- Bir-iki banka küçük anonslar yaptı.

- Tüm sektörün aynı şekilde davranması gerekir.

İstanbul’daki sel zararı için ilk aşamada 300-400 milyon liralık tahminler ortaya çıktı. Belki rakam daha da yükselecek...

Sigorta ve bankacılık sektörünün “sıcak yaklaşım”ı sanırım selzede şirketlere “ilaç” gibi gelecek.

Bizim banka gerekeni yaptı Sayın Bakanım

FRANKFURT Fuarı’nda Volswagen’in standı... Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’de üretimi olan Renault, Fiat, Ford, Toyota ve Hyundai’nin ardından Volkswagen standında Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’in konuğu.

Yanlarında Volkswagen’in Türkiye Distribütörü Doğuş Otomotiv’in Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar, Oyak Otomotiv ve Çimento Grubu Başkanı Celalettin Çağlar, Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu ve Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da var.Zafer Çağlayan, selzede şirketler sorununu Ferit Şahenk’e açtı:

- Siz de önemli bir bankanın (Garanti) sahibisiniz. Selzede şirketlere anlayışlı davranmanız gerekir.

- Elbette Sayın Bakanım. Zaten Ergun (Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen) hemen bu konuda duyuru yaptı.

Şahenk, onaylatmak için bana döndü:

- Öyle değil mi Vahap Bey.

- Evet... Garanti’nin yanı sıra ING Bank da aynı yönde harekete geçti.

Bir ekleme de Çağlayan’dan geldi:

- Sanırım Vakıfbank da aynı şekilde davrandı.

Dün de Finansbank aynı yönde adım attı...

Çağlayan bankalar ve sigorta şirketlerinin peşini bırakmayacak, “selzedeye yaklaşımı”na zorlayacak.

Pameks’in başına gelen büyük şanssızlık

ATATÜRK Havalimanı VIP Salonu... Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın bir yanında Muşlu ve akrabası ayakkabı sanayicisi Selahattin Akaydın, diğer yanında Pagi Giyim’in ortaklarından Muşlu Cevat Karahasanoğlu var...

Pagi, İstanbul’daki sel felaketinde arkası kapalı minibüsün içinde 8 işçisini kaybeden Pameks Tekstil’in kardeş şirketi...

Cevat Karahasanoğlu’nun kardeşi ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Karahasanoğlu, bir yöneticileriyle birlikte tutuklu.

Duruşma tarihi ileri atılmasın, bir an önce dava görülsün diye, Cevdet Karahasanoğlu ve yöneticinin tutuklanma kararına itiraz bile etmemişler. Onları işçilerinin acısıyla birlikte, kamuoyundan yükselen tepki de çok sarsmış:

- Biz o minibüsü servis aracı olarak kullanmıyorduk.

Zafer Çağlayan da bu sözleri onayladı:

- Sevgili Vahap, ben bu arkadaşları iyi tanırım. Tırnaklarıyla kazıp şirketlerini yarattılar, bir de otel yaptılar.

Selahattin Akaydın da destekledi:

- 8 işçiyi kaybetmek şirketin sahiplerini de çok üzdü. Üstüne bir de her gün medyanın yüklenmesi, onları selin günah keçisi noktasına getirdi. Bu durum şirketlerine de zarar vermeye başladı...

Bir tarafta belki de o günlük dikkatsizlik yüzünden sele kurban giden 8 can ve ateş  düşen 8 yuva...

Diğer tarafta çaresizlik içinde kıvranan şirket ve ortakları...

Hepsine Allah kolaylık versin...