Seçim ve küresel ısınma büyümeyi vurdu, ’kötümser’ler haklı mı çıktı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
YIL bitti, bizim "geleneksel ikili" durum değerlendirmesi için yine buluştu. "İyimser Ahmet" rahat davranmaya çalışsa da, enflasyonun iki hane sınırına yakın durması, büyümenin üçüncü çeyrekte yüzde 2 çıkması, onu bile tedirgin etmişti.
"Kötümser Mehmet" ise, "gördün mü, ben haklı çıktım" havasındaydı. Bakalım çifte seçim ve ABD’den yükselen mortgage krizi gölgesinde geçen 2007’yi bizim kahramanlar nasıl değerlendirecek.
KÖTÜMSER MEHMET: Açıklanınca göreceğiz, enflasyon hedefi katlamış olacak. 2006’da da iki haneli enflasyona dönmüştük. Bu yıl da yıllık bazda yine iki haneyi gördük. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) sepetleriyle de oynasalar enflasyon direniyor. Neden bunu görmüyorlar?
İYİMSER AHMET: 2006’da uluslararası dalgalanma vardı. Bu yıl da varili 100 dolara kadar dayanan petrol ve ABD’de patlayıp dünyaya yayılan mortgage krizi Türkiye’yi olumsuz etkiledi. Bir de üstüne küresel ısınma tarımı vurdu, enflasyon direnecek dayanak buldu.
KÖTÜMSER MEHMET: Her zaman bir bahane bulunur. Hükümet ve Merkez Bankası, "İşçiye zammı hedef enflasyona göre yapın" diye tutturuyor, hedef tutmayınca ezilen yine benim gibi dar gelirli oluyor. Hükümet memura "enflasyon farkı" ödüyor ama özel sektör çalışanını düşünen yok.
İYİMSER AHMET: Özel sektör çalışanına da devlet "enflasyon farkı" verecek değil ya... Hem özel sektörde "performans kriteri" ücret zammında önemli etken. "Performansı" iyi olan, daha iyi zam alır sanırım. Ayrıca kişi başı gelirimiz de 6 bin dolar dolayında.
KÖTÜMSER MEHMET: Sözü yine getirdin benim cebime hiç girmeyen dolarlara. Ama bak ne oldu, 2007’nin üçüncü çeyreğinde büyüme yüzde 2 oldu. Demek ki yüzde 5’lik yıllık hedef tutmayacak. Zaten milli gelir 500 milyar dolara dayansa da benim cebime giren birşey olmayacak.
İYİMSER AHMET: Refah düzeyin artıyor ama "hissetmiyorum" deyip duruyorsun. Her yıl karşılaştığımızda cebinden yepyeni telefon çıkıyor. Nitekim Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın son açıklamasına göre bu yıl Türkiye’de nüfusumuz kadar cep telefonu cebimize girmiş olacak. Duydum ki evine LCD televizyon bile almışsın. Eğer düzelmeyi cebinde hissetmesen bunları yapabilir miydin?
KÖTÜMSER MEHMET: Birileri paraları oluk oluk götürüyor, sen benim evimdeki televizyonu, cebimdeki telefonu yakın izlemeye almışsın. Borç, harç bir şeyler alıyoruz. Bankaların tüketici kredilerine, kredi kartlarına bak, çoğunluk benim gibi borç içinde yüzüyor.
İYİMSER AHMET: Ödeme gücün olmasa, kalkıp tüketici kredisi alır mısın? Biraz yavaşlama olsa da Türkiye’nin aralıksız 23 çeyrek büyümesi çok önemli. Göreceksin önümüzdeki dönemde her şey daha güzel olacak. Gel içimizi karartma, yeni yıla umutlu başlayalım...
"Kötümser Mehmet" derin bir "of" çekmekle yetindi...
Pek anlaşabilecek gibi görünmüyorlardı...
YTL 2007’yi ’güçlü’ bitirdi dar gelirlinin alım gücü iyileşmedi
KÖTÜMSER MEHMET: Doların 2007’yi 1.18 YTL’nin altında kapatması ihracatçıları kıvrandırırken beni mutlu etti ama yine de faydasını göremedim. Kaç yıldır "YTL güçlü" diyoruz ama dar gelirlinin "alım gücü"ne gelince aynı etkiyi göremiyoruz.
İYİMSER AHMET: Bak geçenlerde bir öğretmenle konuştum, "Oturup kalkıp, ’eskiden maaşımız yetiyordu, şimdi yetmiyor, alım gücümüz eskiden daha iyiymiş’ diye dertleniyoruz. 5 kişilik aileyiz, tam 6 ayrı telefon faturası ödüyoruz. 5 cep telefonu, bir de ev telefonu. Ayrıca, evdeki televizyon sayısı 3. Eskiden çoğumuzun evinde telefon bile yoktu. Maaşlar onun için yetiyordu" diye kendinden örnek verdi.
KÖTÜMSER MEHMET: Eeee... Ne var bunda? Öğretmen de olsa bulmuşsun kendin gibi iyimseri, bir de örnek gösteriyorsun.
İYİMSER AHMET: Adamın anlattıkları, "alım gücü"müzün sandığımız kadar da kötü olmadığını gösteriyor. Harcama kalemlerimiz arttığı için "alım gücü"müz artmadı sanıyoruz...
Yabancı sermaye yine 20 milyar doları aştı, dar gelirli ne gördü
İYİMSER AHMET: Bak Türkiye’ye 2006’da 20 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye gelmişti. 2007’de sanırım 20 milyar doları aşmış olacak.
KÖTÜMSER MEHMET: Yine dolarları havaya uçuşturuyorsun. Adamlar gelip hazıra kondular. Bankalarımızı, iyi çalışan şirketlerimizi aldılar. Hem dar gelirliye bunun faydası ne?
İYİMSER AHMET: Zorlu Holding’in patronu Ahmet Zorlu, Denizbank’ı Dexia’ya 2.4 milyar dolara satmıştı. İstanbul’da 800 milyon dolara Karayolları arazisini aldı. Oraya 600 milyon dolar yatırım yapıp, otel, iş ve alışveriş merkezi yapacak. Bu, yeni iş kapısı demek. Yani, yabancı sermaye dolaylı yoldan yeni yatırımlara katkı yapmış olacak.
KÖTÜMSER MEHMET: Yabancı sermaye sıfırdan yatırıma gelmedikçe, asıl etkisini göremeyiz. Hem dünya şimdi ABD’den yayılan mortgage kriziyle kıvranıyor. Bundan sonra Türkiye’ye yabancı sermaye biraz zor gelir.
İYİMSER AHMET: Moral bozmakta üstüne yok. Bak geçen gün Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ilk sinyalini verdi. Türkiye’ye otomotivde 1.4 milyar Euro’luk yeni yatırım gelmesi söz konusu. Evet, mortgage krizi yabancı sermaye akışını yavaşlatabilir ama yine de kesilmez göreceksin.
İhracat 107 milyar doları buldu cari açık 35 milyar doları aştı
İYİMSER AHMET: 2007 için 100 milyar dolarlık ihracat hedefi konulmuştu. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, rakamın 107 milyar doları bulduğunu açıkladı. Yerlerde sürünen dolara rağmen ihracatçı canını dişine takıp rekorlar kırdı.
KÖTÜMSER MEHMET: Pembe gözlük takınca her şeyi olumlu görürsün. İhracatın 107 milyar doları bulsa ne yazar. Cari açık da 35 milyar doları aşmış durumda. Yerli, yabancı ekonomistler sürekli "cari açığa dikkat" uyarısı yapıyor. Yani, olmayan parayı harcıyoruz, farkında değilsin.
İYİMSER AHMET: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, Yardımcısı Nazım Ekren’i, Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’i hiç dinlememiş gibisin. "Cari açığın" Türkiye için büyük tehlike olmadığını söyleyip duruyorlar. Hem 2007 başında "cari açık"tan kriz çıkar diye endişeliydin, bak beklediğin olmadı.
Çiftçi zaten kıvranıyordu bir de küresel ısınma vurdu
KÖTÜMSER MEHMET: Özellikle küçük çiftçi zaten bir türlü belini doğrultamıyordu. Üstüne 2007’de bir de küresel ısınmayla yaşanan kuraklık vurdu. Onların durumu ne olacak?
İYİMSER AHMET: Küresel ısınmada hükümetin suçu ne? Ama yine de Ziraat Bankası’ndan 1 milyar YTL’lik damlama sulama kredisi başlattılar. Çiftçi damlama sulamayla suyu ideal ölçülerde kullanıp, toprağını da korumuş olur.
Kişi başı gelir 6 bin dolara çıktı, 500 binden fazla aç var
KÖTÜMSER MEHMET: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sürekli kişi başına gelirimizin 6 bin dolar dolayında olduğunu anlatıp, sevinmemizi istiyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) daha birkaç gün önce açıkladı. Türkiye’de 550 bine yakın kişi açlık sınırının altında yaşıyor, 13 milyon da yoksulumuz var.
İYİMSER AHMET: O araştırmayı ben de gördüm. Rakamlarda bir önceki yıla göre azalma var. Daha önce 14 milyon yoksulumuz vardı. 1 milyon kişi de açlık sınırının altındaydı. Türkiye büyüdükçe, Başbakan’ın dediği gibi 800 milyar dolarlık ekonomi oldukça bunların sayısı daha da azalacak.
44 milyar dolarlık hortum faturası sırtımıza mı kaldı
KÖTÜMSER MEHMET: Geçen gün Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Ankara’da, "Birikmiş faizleriyle birlikte 60 milyar dolarlık batık banka faturası vardı. Bunun 16 milyar dolarlık bölümünü tahsil edebildik" dedi, Hürriyet Gazetesi de manşet yaptı. Şimdi bu 44 milyar dolar sırtımıza mı kaldı?
İYİMSER AHMET: 60 milyar doların tamamının tahsil edilmesini beklemek çok iyimserlik olur. Ama unutma Sabah-ATV ihalesi yapıldı, henüz onay aşaması bitmedi. Vergi borcu nedeniyle paranın ne kadarı Maliye’ye gider bilmem ama sonuçta oradan 1.1 milyar dolarlık bir tahsilat olanağı doğacak.
AB yoluna baş koymuşlardı Türkiye havasını alır mı
KÖTÜMSER MEHMET: AKP Hükümeti birinci iktidar döneminde Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik yoluna neredeyse baş koymuştu. AB’yle tam üyelik müzakereleri başladı diye bayram ettiler. Ne oldu? Bir tarafta Almanya Başbakanı Angela Merkel, diğer tarafta Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Türkiye’yi engellemek için elinden geleni yapıyor. Yani, Türkiye havasını alacak.
İYİMSER AHMET: 2007’de iç siyaset öne çıktı. Erken genel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi gerginliği, araya giren "elektronik muhtıra", Anayasa referandumu derken AB yolundaki adımlarda yavaşlama yaşandı. Özellikle Sarkozy bu fırsatı değerlendirdi. Bizi sinirlendirip, kendiliğimizden vazgeçmemiz için ellerinden geleni yapacaklar ama yılmamamız gerekiyor. Hem AB’nin öngördüğü kurallar Türkiye’de insanca yaşamak için gerekenler değil mi? Öyleyse biz yürümeye devam edelim, gerisini zaman gösterir.
ABD’den yayılan mortgage krizi bizi vurmayacak mı
KÖTÜMSER MEHMET: Her zaman olduğu gibi benim ortaya koyduğum kuşkulara iyimser yanıtlar buluyorsun. Peki ABD’de geçen yıl patlayan mortgage krizine ne diyeceksin? Bu krizin dünya finans sisteminde ortaya koyduğu zarar için 150 milyar dolarla 400 milyar dolar arasında tahminler var. Akbank’ın yeni Murahhas Üyesi Bülent Adanır, çok güzel bir benzetmeyle "Aptalların cenneti bitti" dedi. Şimdi bu durum Türkiye’yi vurmayacak mı? Değirmen artık dışardan akan parayla zor dönecek gibi.
İYİMSER AHMET:Mortgage krizinin dünyadaki para bolluğuna nokta koyacağı konusunda haklısın. Ancak, senin gibilerin beklediği gibi kriz de çıkmayacak. Hem unutma Türk bankaları mortgage krizi ilk patladığında dünyanın dev bankalarına gecelik borç bile verdi. Türkiye doğru işler yaptıktan sonra, gelen yabancı sermaye daha ürkek adımlarla da olsa gelecek. Hiç moral bozmaya gerek yok.