Sanayiciyi ‘şeytana uydurmayın’, AVM şehveti yaşatmayın

İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Oda’nın kuruluşunun 65’inci yılı nedeniyle Nebil Özgentürk yönetimindeki ekibe hazırlattıkları iki kitabı eline aldı:

Haberin Devamı

* Sanayinin Sonsuz Işığında (İstanbul Sanayi Tarihi)

* Üretenlerin Öyküsü (Sanayi Tarihi Üzerine Röportajlar)

Röportaj yapılan isimlere dikkat çekti:

- Dijitalleşmeyi, endüstri 4.0’ı konuşurken sanayimizin geçmişini yakından tanımamız gerekiyor. Jak Kamhi’den Rahmi Koç’a, İbrahim Bodur’dan İshak Alaton ve Necmettin Bitlis’e 28 duayen sanayici, sonraki nesillere, “Biz zorluklara rağmen başardık” mesajı verdi. Bugün aramızda olmayan Alaton, Bodur ve Bitlis’i rahmetle anıyorum.

Kitapların sanayinin mevcut ve gelecek kuşakları için yararına işaret etti:

- İstanbul Sanayi Tarihi ve duayen isimlerle röportajlar, potansiyel sanayi kazalarını önleyebilecek öykü ve ipuçları içeriyor.

Bir de belgesel hazırlandığını belirtip, sürdürdü:

- Amacımız, sanayisiz bir İstanbul olamayacağını göstermek, üretim kültürünü genç kuşaklara aktarmak, duayenlerin deneyim ve birikiminin yeni girişimcilere fener olmasını sağlamak, üretime dönük toplumsal bilinç oluşturmak.

Haberin Devamı

İstanbul’da sanayinin taşınma öyküsüne değindi:

- Avrupa yakasında Haliç, Topkapı, İkitelli derken Çerkezköy’e (Tekirdağ) gidildi. Anadolu yakasında Erenköy, Koşuyolu, Çamlıca, Kartal derken Gebze’ye (Kocaeli) uzandı.

Taşınmaların sanayicilerin “alışveriş merkezi şehvetine kapılmasına” yol açtığını vurguladı:

- Sanayicinin içine şeytanı kaçırmamak lazım. Sanayi arsası, sanayicinin tapulu malı olmamalı. 100-200 yıl kullanım hakkıyla arsa verilsin. Arsa sanayicinin malı olunca, ikinci, üçüncü kuşak “AVM şehveti”ne kapılıyor.

En köklü sanayici ailelerde bile bu eğilimin ortaya çıktığını kaydetti:

 - Şehir gelişip, sanayi arsasının farklı yapılaşmalar için değeri artınca, sanayiciyi yoldan çıkaran çok oluyor.

Organize sanayi bölgelerini anımsattı:

- OSB’lerde bile arsa rantı peşinde koşanlar var.

Hükümete çağrı yaptı:

- Sanayicinin “şeytana uymasının” önüne geçin. Doğru planlamayla sanayi bölgeleri belirlensin, arsa sanayiciye uzun vadeli kiralansın. Böylece sanayici arsa rantı yerine üretime daha fazla odaklanır.

Ardından teşvik sistemine değindi:

Haberin Devamı

- Türkiye’de “teşvik aklı”nın değişmesi gerekiyor. “Pasif akıl”dan “aktif akıl”a geçilmeli.

Teşvikte “tüccar gibi” yönetim isteyip ekledi:

- “Mükemmel”i ararken “iyi”yi kaybetmeyelim.

Bir süredir OSB’lerde fabrika binalarını TOKİ’nin yapması, sanayiciye kiralanması üzerinde duruluyor...

İSO’nun, “Sanayiciyi şeytana uydurmayın” çağrısı, “uzun vadeli kiralık fabrika binası” formülüne geçişi tetikler mi?

 

NEW YORK’TAKİ PLAZA OTEL’İ 100 MİLYON DOLARA ALACAKTIK

YIL 1983-1984... Dönemin Başbakanı Turgut Özal, New York’tan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı’yı aradı:

- Sakıp, Manhattan’da Plaza Otel’in önündeyim. Burası satılık, gel satın al.

Haberin Devamı

Sakıp Sabancı, heyecanla New York’a gitti. Plaza Otel’in etrafında 5-6 tur attı, fotoğrafını çekti, fiyatını öğrendi:

- 100 milyon dolar.

Devamını “Üretenlerin Öyküsü”nde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’dan okuyalım:

- O zaman 100 milyon dolar büyük para. Fabrika kurulabiliyor. Örneğin, 1977-78’de Brisa ve Lassa’ya 50 milyon dolar borç aldık. Türkiye’nin en yüksek özel sektör borçları arasına girdi.

Güler Sabancı, Sakıp Sabancı’nın İstanbul’a Plaza Otel’i almak niyetiyle döndüğünü belirtti:

- Ama holding ve ailemizin “ortak aklı”na takıldı. Çünkü, o günlerde başka plan ve yatırımlar gündemdeydi.

Sakıp Sabancı, sonraki yıllarda New York’a yolu düştükçe hayıflandı:

Haberin Devamı

- Plaza Otel’i elimizden kaçırdık.

 

KOÇ, TÜRKİYE’YE İKİ DERECE BÜYÜK

KOÇ Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, İSO’nun “Üretenlerin Öyküsü” kitabında babası Vehbi Koç ve onun kuşağından yöneticilerle yaşadığı çatışmayı şöyle özetledi:

- Ben ihracata yönelmek istedim. Cironun yüzde 50’sinin dışarıdan gelmesi gerektiğini savundum. Uzun vadede ayakta durmak için bu gerekiyordu. O dönemde iç piyasa çok rahat ve kârlı idi. Benden önceki kuşak dışa açılmaya hiç inanmadı.

Ardından bugüne değindi:

- Türkiye için kafi derecede büyüdük. İki derece büyük geliyoruz. Arçelik pazardan iki puan daha alsa Rekabet Kurulu, “fazla büyüdün” diye karşısına dikiliyor. İçeride yeni bir şey satın alsak müsaade etmiyorlar. Yatırımı yurt dışına taşımamız lazım.

 

Haberin Devamı
 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

Yazarın Tüm Yazıları