Paylaş
Lassa lastiklerinin Avrupa ülkelerine ihracatı gündeme gelmiş, üzerindeki yazı kafalarına takılmıştı:
- Lastiğin üzerinde kabartma harflerle, “B.F. Goodrich lisansıyla üretilmiştir” yazıyordu. Ayrıca tüm markalama ve açıklamalar lastiğin yanağına işlenmişti. Lassa markası da logodaki gibi yuvarlak içine alınmıştı ve göze iyi görünmüyordu.
Kantarcı, Birleşik Reklamcılar’a bir çalışma yaptırdı. İzmir Tolga ve Ali Taran’la birlikte Sakıp Sabancı’nın karşısına çıktı. Tolga, söze girdi:
- Sabancı logosu, şirket logosu, marka logosu ayrıdır. Kurumsal logo ile markayı karıştırmamak gerekir. Artık dünya bu yönde yürüyor. “B.F. Goodrich lisansıyla üretilmiştir” dahil Türkçe yazıları kaldıralım, Lassa’yı da “SA”yı beyaz yuvarlak içine almadan düz yazalım.
Tolga, bunları anlatırken sektörün önde gelen yabancı markalarını örnek gösterdi. Sakıp Sabancı, yumruğunu masaya vurdu:
- Onların hepsi Picasso kardeşim. Ben o “SA”ya ne emekler verdim. Olmaz, kaldıramayız.
Kantarcı araya girdi:
- Efendim, biz arkadaşlarla biraz daha çalışalım. Size yeniden sunum yapalım.
Kantarcı, ikinci sunum öncesi logonun mevcut şekliyle yazılması nedeniyle üretim sırasında ortaya çıkan ıskarta miktarını hesaplattı. Lassa’daki “SA” ayrımını kaldırmak için Sabancı’nın karşısında “ıskarta”ya sarıldı:
- Efendim, biz bu “SA” ayrımını yapmak için fabrikada önemli miktarda ıskarta veriyoruz.
Sabancı, ekonomik gerekçeleri dinleyince öneriyi kabul etti:
- Yüreğimden önemli bir parçayı kopardın.
İzmir Tolga, o görüşmelerden Sabancı’nın şu sözünü hiç unutmadı:
- Yahu gardaşım, biz anamın “Sadıka” adına bile yuvarlak goyduk.
Sabancı, vefatının 10’uncu yılında anılırken grubun eski CEO’su Hazım Kantarcı’nın “CEOSA” kitabını yeniden gözden geçirdim. Kitapta “SA” konusunun yanısıra Sabancı’nın tasarrufla ilgili şu sözleri dikkatimi çekti:
- Tasarruf, Allah’ın verdiği nimetleri, imkanları har vurup harman savurmamaktır. Evde tasarruf terbiyesi alanlar, bunu iş hayatında da sürdürür.
Kantarcı, bu satırların ardından Sabancı’yla ilgili şu saptamayı yapmış:
- Sakıp Bey, sermayenin sevimli yüzüydü...
Gerçekten de öyleydi değil mi?
Nur içinde yat Sakıp Ağa...
Beni İstanbul’a belediye başkanı yapmak istiyorlar
ÜNLÜ terzi Yusuf Kenan’ın “İğne ile İpliğin Dansı” kitabından bir anı...
Sakıp Sabancı, bir Ankara seyahati dönüşü dostu Yusuf Kenan’a uğradı:
- Beni İstanbul’a belediye başkanı yapmak istiyorlar, ne diyorsun?
Yusuf Kenan’ın ilk yorumu şöyle oldu:
- Belediye başkanı oldun mu, bütün devlet büyüklerinin karşısında ceketini iliklemeye mecbursun. Oysa senin şu andaki konumun herkese bunun tersini yaptırıyor.
Ardından ekledi:
- Politikada çamur atılmayan kimse yoktur. Gün gelir sana öyle çamur atarlar ki, yedi sülaleni bulaştırırlar. Onlarla uğraşırken, asıl işlerin zarar görür.
Sabancı, Yusuf Kenan’ı dinledikten sonra şu yanıtı verdi:
- Haklısın...
Paylaş