Paylaş
Vehbi Koç Vakfı’nın 10 milyon dolar bağışlayarak İslam Eserleri Bölümü’nün iki galerisine 75 yıllığına Koç Ailesi’nin adını yazdırmasını da kapsayan davetteyiz...
O gün gündüz Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Vehbi Koç Vakfı Başkanı Semahat Arsel, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ve Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım’la sohbet yapmıştık. Akşamki davette Mustafa Koç’la yeniden biraraya gelince piyasalardaki gelişmelerden konu açıldı.
ABD Doları 1.90 lirayı görünce Merkez Bankası sert müdahale yapmış, kuru 1.77 liraya kadar çekmişti. Mustafa Koç’a kur tahmini sorduk:
- Dolardaki düşüş devam eder...
- Nereye kadar inebilir?
- 1.60-1.65 TL aralığına kadar düşebilir...
Vatan Gazetesi Ekonomi Müdürü Ercan İnan itiraz etti:
- Teknik olarak 1.7250’nin altı zor görünüyor.
Mustafa Koç ısrarlı davrandı:
- Bence inecek...
Derken bir bahis ortamı oluştu, Koç sınırı çizdi:
- Dolar 1.7250’nin altına inerse sen buradaki arkadaşlar dahil bize yemek ısmarlarsın. Üstünde olursa ben ısmarlayacağım.
İddia için süre de konuldu:
- 31.12.2011 akşamı ortaya çıkan kur, kimin kazandığını da gösterir.
Arkadaşlardan biri Ercan İnan’ı şaka yollu uyardı:
- Mustafa Koç, şirketlerinden birine, “500 milyon dolar sat” talimatı verip, doları indirir, iddiayı da kazanır.
Koç da espriye katıldı:
- Belki de yaparım...
Bahse girildi, kronometre o an çalışmaya başladı. Hemen aramızda bunu yazıp yazmama konusunu tartıştık. İki ayrı görüş ortaya çıktı:
- Güncel bir konu, hemen yazalım. Koç’un doların düşeceğine dönük tahminde bulunması önemli.
İkinci görüş de şöyle belirdi:
- Şimdi yazmak spekülasyon olarak algılanabilir... Bekleyelim, yıl sonunda kimin kazandığını yazalım.
Koç da rica edince, ikinci görüş ağırlık kazandı ve yazmadık...
Merkez Bankası’nın 3 milyar dolarlık müdahalesine rağmen kur 2011’i 1.89 liradan tamamladı...
Böylece iddiayı Ercan İnan kazanmış oldu...
Pazar günü Ercan İnan’ın “Koç iddayı kaybetti” yazısını okurken düşündüm:
- Merkez Bankası’nın ekim ayının son günlerindeki sert müdahalesiyle doları 1.90’dan 1.77’ye çekebilmesi Mustafa Koç’u yanıltmış olmalıydı. Nitekim gerektiğinde Merkez Bankası’nın müdahaleyi daha da sertleştireceğini, doları 1.72TL’nin de altına çekeceğini düşünmüştü...
Ancak, ortaya çıkan piyasa dinamikleri durumun pek kolay olmadığını gösterdi...
Çünkü, 1.92’ye yükselen kur, 3 milyar dolarlık satıştan sonra 1.85’e kadar inip, hemen 1.89’a çıktı...
Merkez Bankası, yılın ilk işlem gününde de 700 milyon dolar satmak zorunda kaldı... Derken yılın ilk 3 işlem günü de dahil, Merkez Bankası’nın 4-5 günlük satışı 5 milyar dolara dayandı... Yine de dolar dünü 1.88-1.89 aralığında tamamladı...
Önümüzdeki günlerde Mustafa Koç’la iddia konusu yemek için biraraya geleceğiz... O gün yine kur tahminini soracağız...
Aynı iyimserlikte yanıt alabilir miyiz, pek emin değilim...
Son verileri beklemeden ihracatçının başarısını gölgelemek ne işe yarar
EKONOMİ Bakanı Zafer Çağlayan’ın Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ile birlikte 1 Ocak 2012’de açıkladığı 2011 ihracat verilerini ekonomi sayfalarımızın birinde manşet yaptık:
- İhracat 134.5 milyar dolarla tarihi rekor kırdı, 15 il milyar dolar ligine yerleşti...
Bazı yazarlarımız kalemlerinin ucunu (belki de ‘bilgisayar klavyesini’ demeliyim) bize doğrulttu:
- İhracat rekorunu görüp, ithalatı es geçmek olur mu? O haberlerin içinde 11 aylık ithalatın 220 milyar doları bulduğu bilgisi neden yok. Hatta neden bu yönü öne çıkmamış?
11 aylık bir veriyle, 12 aylık veriyi karşılaştırmak, haberleri buna göre yapmak doğru olabilir mi?
İhracat verilerini her ay TİM düzenli olarak açıklıyor. Buna karşılık, ithalat verisi için Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) beklemek gerekiyor. TÜİK de bu veriyi bir ay geriden açıklıyor.
TÜİK verileri açıkladığında, büyük olasılıkla ithalat rekorunun 220 milyar doları epey geçtiği görülecek...
Öyleyse, Avrupa’nın daraldığı, Arap Baharı’nın bazı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde işleri zorlaştırdığı ortamda ihracatçının 134.5 milyar dolarlık başarısını, 11 aylık ithalat verisiyle gölgelemenin anlamı var mı?
Sabredin 12 aylık ithalat açıklandığında, gerçek dış ticaret açığı verisi ortaya çıktığında atılacak başlıkları görün, ondan sonra kararınızı verin...
Ayrıca, hep birlikte ithalat ve ihracat verilerinin neden eşzamanlı açıklanmadığını sorgulayalım... Bunu sorgularken, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın artık düzenli aralıklarla “ithalatın hesabını vermek üzere” toplantılar yaptığını da dikkate alalım. Eğer Çağlayan o toplantıları yapmasa, Türkiye’nin “9 milyar dolarla dünya hurda demir ithalatı rekortmeni” olduğu ayrıntısını bilmeyecektik...
Paylaş