Margarin düşmanlarına en iyi yanıt benim

KULLANILMIŞ yağları biyoyakıta dönüştüren fabrika sahibi işadamlarından biri elinde birkaç kovayla geçen gün gazeteye geldi. Kovalardan birinin kapağını açtı:

"Bakın bu, ’endüstriyel margarin’ diye sunulan, yani toplu yemek servisi yapan, büyük işyerlerinin mutfaklarında kullanılan yağ. 41 dereceden önce çözülmüyor. Yani, vücut ısımızla erimesi mümkün değil. Üstelik sağlığa zararlı trans yağ da içeriyor."

Kısa süre önce Ülker Grubu İstişare Konseyi Üyesi de olan Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) Başkanı Metin Yurdagül bizi toplamış, Prof. Dr. Tanju Besler’le birlikte bize "margarin sandığınız gibi tehlikeli değil, masum" brifingi vermişti.

İşadamına bunu hatırlatıp, itiraz ettim: "MÜMSAD’ın bize aktardığına göre, 1999’dan bu yana Türkiye, ’trans yağ içermeyen margarin’ üretimine yönelmiş durumda. 2007 sonundan itibaren de paketlerin üzerine ’trans yağ içermiyor’ diye de yazmaya başlamışlar. Ayrıca, trans yağ içeren margarin üretenleri de MÜMSAD üyeliğine almıyorlarmış."

İşadamı, yeniden kovadaki donmuş yağı gösterip iddiasını sürdürdü: "Türkiye’de 1.5 milyon ton margarin üretimi var. Küçük paketlerle marketlerde satışa sunulanları bilmem. Endüstriyel yağlarda sorun var. İşyerinizde, restoranda yemek yerken dikkat edin. Kullanılan yağı soruşturun."

İşadamının iddiaları yeniden kafamı karıştırdı. Oysa Metin Yurdagül ve MÜMSAD ekibini dinledikten sonra, elimi sürmeye korktuğum margarine yeniden kanım ısınmaya başlamıştı. Çünkü, margarinlerin ayçiçeği, soya, palm gibi bitkisel sıvı yağlardan elde edildiği uzun uzun anlatılmıştı.

Ayrıca şu ana başlıklar da sıralanmıştı: Margarin kolesterol içermez, margarin beslenme çeşitliliğine katkı sağlar, margarin omega 3 ve omega 6 yağları içerir, margarinde A ve D vitaminleri bulunur, margarin iyi bir enerji kaynağıdır.

Bu mesajları da dinledikten sonra Yurdagül ve Besler’e takıldım: "Bu anlattıklarınıza göre artık sadece margarin yemem gerekecek. Hemen marketten yüklüce miktarda margarin alacağım."

İkisi de vermek istedikleri mesajın bu olmadığının altını çizdi: "Bizim amacımız, ’margarin korkusunu’ ortadan kaldırmak. Kimseye ’margarinden başka yağ kullanma’ demiyoruz. Bizim amacımız marganinin de herkes tarafından ’normal ölçülerde’ kullanılması."

MÜMSAD, bununla kalmadı, Prof. Ayşe Baysal ile diyetisyen Taylan Kümeli’nin de aralarında bulunduğu bir ekiple, "Margarinle ilgili 7 gerçek" kampanyası başlattı. Bazı diyetisyenler, Kümeli’nin margarini öven kampanyaya tepki gösterdi, MÜMSAD’ın yanıtı, "Biz bilimsel çalışıyoruz" oldu.

Bir başka karşılaşmada "margarin gerçekten masum mu" kuşkularını Metin Yurdagül’e aktardım. Yurdagül, öncelikle çalışma hayatının 40 yıllık bölümünün margarin şirketlerinde geçtiğini hatırlattı: "Margarinden korkanlara kendimi örnek gösterebilirim. Şu anda 70 yaşındayım ve dengeli bir biçimde margarin tüketimini hiç kesmedim. Margarini suçlayanlar haklı olsa bu yaşa gelir miydim?"

MÜMSAD Başkanı’nın 70 yaşında olması, sağlam bir kanıt sayılır mı?

Avusturya Cumhurbaşkanı Türk modacıyı getiriyor

AVUSTURYA’nın başkenti Viyana’yı kendine merkez seçen Türk modacı Atıl Kutoğlu aradı: "Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, önümüzdeki hafta Türkiye’ye Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün resmi davetiyle gelecek. Beni de heyete davet etti."

Kutoğlu
, Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik’i, Cumhurbaşkanı ve Başbakan eşlerini giydiriyor. Avusturya’da öne çıkmakla kalmıyor, New York’taki defilelerle de adını sıkça duyuruyor.

Atıl Kutoğlu, Avusturya Cumhurbaşkanı’nın heyetiyle gelince boş durmayacak. Avusturya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde defile düzenleyecek. Böylece Türkiye-Avusturya "moda köprüsü" güçlenecek.

Bu köprü Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) yolculuğuna katkı yaparsa Kutoğlu mutlu olacak...

Bu işletmenin ilk harcını koydunuz

GEÇENLERDE Ortak Plastik Ambalaj Kağıt Geri Dönüşüm Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’nin sahibi Faruk Özalp’tan ilginç bir mesaj aldım.

Faruk Özalp, Ülker Grubu’na bağlı Yıldız Ambalaj Grubu’nun başındaki Cahit Paksoy’la yaptığım sohbetten çıkan "Çöpten 220 milyon dolarlık hurda kağıt toplayanlara teşekkür etmemiz gerek" başlıklı 11 Haziran 2007 tarihli yazımı okuduktan sonra harekete geçmiş.

İstanbul Çobançeşme’de 700 metrekarelik bir alan kiralayıp, şirketini kurmuş. Bir de kamyonet satın alıp, ambalaj atıkları geri dönüşüm işine girmiş. Ardından da ambalaj atıklarını toplayabileceği şirketleri turlamaya başlamış. Aralarında olumsuz yaklaşanlar da olsa, Faruk Özalp moralini bozmadan yoluna devam etmekte kararlıymış.

Özalp, mesajını "Bu işletmenin ilk harcını siz koydunuz" diye noktalamış... Yolu açık olsun...
Yazarın Tüm Yazıları