Paylaş
- Projenin 350 milyon dolarlık boru hattı bölümünü siz yaptınız. Vanayı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu birlikte açtı. Şimdi KKTC’ye ulaşan suyun yönetiminde sorun yaşanıyor. Türkiye’den giden su KKTC’de henüz kullanılamıyor. Ne diyorsunuz?
- Aslında KKTC’ye su akışı resmi törenden 1.5 ay önce başlamıştı. Mersin’deki Alaköprü Barajı’nda toplanan su, KKTC’deki Geçitköy Barajı’na akıyor. 1.6 milyar liralık yatırımla KKTC’ye akan içme ve sulama suyunun orada hedeflendiği şekilde kullanımının devreye girmemiş olması üzücü.
“Asrın projesi”nin en zor yanı, boru hattını Fırat Plastik’in üretim desteğiyle gerçekleştirdikten sonra dağıtım-işletme işine talip olup olmadıklarını merak ettim, yanıtladı:
- KKTC’de suyun dağıtım ve işletmesiyle hiç ilgilenmedik. Aslında KKTC’den bazı şirketler, “Birlikte talip olalım” teklifi getirdi. Ancak, biz ilgilenmediğimizi kendilerine anlattık.
Erdoğan’ın Suudi Arabistan gezisi heyetinde 2 işadamı vardı. Biri Kabe’nin çevresindeki Osmanlı revaklarının restorasyonu projesini yürüten Güryapı’nın Başkanı Hasan Gürsoy, diğeri de Kalyoncu’ydu. Kalyoncu, Suudi Arabistan’da müteahhitlik belgesine sahip olduklarını belirtti:
- Suudi Arabistan’da neler yapabileceğimizi araştırıyoruz.
Antalya’da kasım ayında gerçekleşen G-20 Zirvesi sırasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi ile görüşme fırsatı bulduğunu aktardı:
- Kendisine KKTC’ye Su Temin Projesi’ni anlattım. İlgisini çekti.
Suudi Arabistan’a öneri götürdüğünü vurguladı:
- Nil Nehri’nin suyunu Suudi Arabistan’a götürme konusunda brifing verdik. Nil Nehri’nin Suudi Arabistan’a en yakın noktadaki mesafesi 170 kilometre dolayında.
Suudi Arabistan yönetiminin Nil projesi ile deniz suyunu arıtmanın maliyetini karşılaştıracağını kaydetti:
- Nil Nehri’nden boru hattıyla su çekmenin maliyeti daha düşük kalırsa, proje üzerinde oturup konuşacağız.
- Mısır, Nil’in suyu konusuna sıcak bakar mı?
- Suudi Arabistan, o konunun üstesinden gelebilir...
KKTC Su Temini Projesi deneyimi, Nil’in suyunu Suudi Arabistan’a götürecek boru hattına kapıyı açar mı?
İyi yıllar...
Güle güle Hasan Abi
29 ARALIK gecesi sabaha karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konvoyu eşliğinde Mekke’ya vardığımızda, geziyi izleyen 17 gazeteci olarak hepimizde heyecan ve telaş vardı:
- Tavafta Sayın Cumhurbaşkanı için oluşturulacak güvenlik çemberinin içinde yer almaya bakalım. Ancak o zaman Kabe’nin içine girme şansı yakalarız. Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, o koşuşturmaya girmekten yana olmadığını belirtti:
- Cidde Basın Ataşemiz Bahattin Akyön önderliğinde gazeteciler olarak umreyi ayrı yapalım.
Ben ve 14 meslektaşım Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tavafa katıldık. Karakaya, Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş’la birlikte umre görevini yerine getirdi. Kızıltaş, Safa-Merve tepesi arasındaki “Sa’y” sırasında Karakaya’nın her turda soluklanma ihtiyacı hissettiğini anlattı. Erdoğan ve heyeti 30 Aralık akşam saatlerinde Medine’ye geçti. 21.30’da güvenlik çemberi içinde hep birlikte Mescid-i Nebevi’ye gittik. “Cennet Bahçesi”nde namaz kıldık. Hz. Peygamber’i selamladık.
Saat 23.00’e doğru otele dönerken Serdar Karagöz ve Murat Kelkitlioğlu, Türk restoranına yemeğe gitmeyi önerdi. Hasan Karakaya, Turgay Güler, İbrahim Erdoğan, Cengiz Er ve Ersoy Dede ile yemeğe gittik. Daha sonra Ekrem Kızıltaş ve Ali Adakoğlu da bize katıldı.Karakaya, restoranda iyi görünüyordu. Taksiyle gittiğimiz restorandan yürüyerek dönmeyi kararlaştırdık. Yolda Karakaya ve Kızıltaş, geride kaldı. Otele dönünce Karakaya ve Kızıltaş’ın bizden önce vardığını gördük. Karakaya yolda fenalaşmış, taksiye binmişlerdi. Ancak, Karakaya lobide bir koltuğa yığılmış, Kızıltaş doktor ve ambülans aramaya başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın heyetindeki sağlık ekibi, geçirdiği kalp kriziyle kısa sürede nabzı kaybolan Karakaya’yı hayata döndürmek için çok çaba harcadı. Müdahale daha sonra ambulansta da sürdü. Kral Fahd Hastanesi’ndeki son müdahaleler de sonuç vermedi.
Erdoğan’ın uçağı Medine’den İstanbul’a Karakaya’nın cenazesini de taşıdı...
Allah rahmet eylesin...
Paylaş