Paylaş
Davetliler arasında Kaya Erdem, Yavuz Canevi, Lütfullah Kayalar, Nurhan Motugan, Prof. Emre Gönensay, Şerif Egeli, Prof. Çelik Kurtoğlu, Prof. Mustafa Aysan, Tufan Türenç ve Şeref Özgencil gibi isimler var.
Tara, o günlerde henüz fotokopiyle çoğaltılmış, basım hazırlığı süren bir kitap taslağını uzattı:
- Bir göz at bakalım.
Çiğdem Tüzün ve Sühan Muratlı imzalı kitabın adı bana göre iyi seçilmişti:
- Şarık Tara: Sınırların Ötesinde.
Kitapta Enka İnşaat ve Enka Grubu’nun yurtdışındaki başarıları ve Tara’nın iş ilişkisiyle dış dünyada genişleyen siyasi çevresinin Türkiye’ye sağladığı katkı ele alınıyordu.
Ben kitaba bakarken Tara, Rusya’da iş yapmaya başladığı ilk günlerden itibaren sosyalizm ve kapitalizmi daha iyi tahlil ettiğini vurguladı:
- Şu kanıya vardım: Kapitalist gibi kazan, sosyalist gibi paylaş.
Saptaması üzerine sordum:
- Bu mümkün mü?
Tara, yanıtı verirken Enka Vakfı’nın sosyal sorumluluk projelerine sarıldı:
- Ben elimden geldiğince “sosyalist gibi paylaşmaya” çalışıyorum. Yüzlerce öğrenciye burs veriyorum.
Bunun üzerine PepsiCo CEO’su Indra Nooyi’den birkaç kez duyduğum şu tanımlamayı anımsattım:
- Vicdanlı kapitalizm...
Ardından ekledim:
- “Vicdanlı kapitalizm” daha ulaşılabilir bir hedef gibi duruyor...
Araya laf karıştı, Tara bu anımsatmama yanıt vermedi, yorum yapmadı...
Derken bir süre sonra kitap yayınlandı. Kitabın “Şarık Tara’ya Bakış” bölümünden dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den aktarılan şu satırlar dikkatimi çekti:
- Şarık Tara, yurtdışı iş ve siyaset çevreleriyle geliştirdiği ilişkiler sayesinde ülkemizin dış politika alanındaki açılımlarına büyük destek vermiştir. Başta Yunanistan olmak üzere pek çok Balkan ülkesiyle ekonomik ilişkilerin, dostluğun pekişmesine yaptığı katkılar her türlü takdirin üstündedir.
Gül’den aktarılan satırlar arasında şu bölüm de önemliydi:
- Şarık Bey’in Rusya Federasyonu ile herkesi kıskandıracak seviyeye yükselen ekonomik ilişkilerimizin tesisinde ve gelişmesinde oynadığı rol ise tek başına özel bir akademik çalışmaya konu olacak niteliktedir.
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da iz bırakan Şarık Tara, dün son yolculuğuna uğurlandı...
Şarık Bey’i beynime kazınan cümlesiyle anmak istedim:
- Kapitalist gibi kazan, sosyalist gibi paylaş...
Allah rahmet eylesin...
BİTLİS’TEN MOSKOVA’YA İŞÇİ GİDİP BOLŞOY’DA BALE SEYREDEN VAR
RUSYA Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2005 yılı ocak ayındaki Türkiye ziyareti sırasındaki bir davette Enka’nın kurucusu Şarık Tara, Rus gelinler konusunu gündeme getirdi:
- İşçilerimizden güzel Rus kızlarıyla evlenen çok oldu.
Putin, ilk anda Tara’yı yanlış anladı, şu yanıtı verdi:
- Gördüğüm kadarıyla Türk kızları da çok güzel.
Tara, bu diyaloğun gazetelere yansıdığı gün arayıp, konuya açıklık getirdi:
- Ben Sayın Putin’e, “Rusya’ya 53 bin Türk çalışan götürdüm. Bazıları Rus kızlarıyla evlendi. Hepsi de çok mutlu” dedim. Sayın Putin, bu sözüme çok memnun oldu.
Putin’in yanıtını da şöyle aktardı:
- Sayın Putin, “Gördüğüm kadarıyla Türk kızları da çok güzel. Umarım bir gün fırsat olur, Türkiye’ye gelen Rus gençleri de Türk kızlarıyla evlenir” cevabı verdi. Yani, Putin bana kızmaz.
Ardından şu noktanın altını çizdi:
- Bitlis’ten Moskova’ya işçi olarak gidip Bolşoy’da bale seyreden işçilerimiz oldu. O kadar işçi götürdük, çok şükür hiçbiri karakolluk olaya karışmadı.
BİZE İNANDI, RİSK ALDI ‘80 BİN İŞÇİ MÜJDE BEKLİYOR’ FARK ATTI
1984 yılının ikinci yarısıydı. Türkiye Tekstil İşverenleri Sendikası ile Türk-İş’e bağlı Teksif, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasının ilk toplu sözleşmesi için masaya oturmuştu. İşveren Sendikası’nın Başkanı Halit Narin ile işçi sendikasının Başkanı Şevket Yılmaz, sözleşmede son aşamaya gelmişti.
Hürriyet’te o günlerdeki Ekonomi Müdürümüz Cahit Düzel, Çetin Emeç’le birlikte Milliyet’e geçmişti. Ekonomi müdürümüz yoktu ama
Enis Berberoğlu ile kol kola çalışıyorduk. Ortak çabalarımızla Tekstil İşverenleri ile Teksif’in bir gün sonra toplu sözleşmeye imza atacağını öğrendik. Enis, durumu Yazıişleri Müdürümüz Erol Türegün’e anlattı. Türegün, Genel Yayın Yönetmenimiz Seçkin Türesay’ı ikna edip haberi sürmanşete taşıdı:
- 80 bin işçi müjde bekliyor...
Gazetenin ilk baskısı döndü, Erol Abi’nin içi rahat değildi, ısrarla sordu:
- Çocuklar, eminsiniz değil mi?
Enis, Türk-İş yöneticilerine ulaşabilmek için gece yarısı rehberden telefonlarını bulup evlerini aradı. İsim benzerlikleri nedeniyle ilgisiz insanları uykudan uyandırdığı oldu.
Ben de Halit Narin’in tüm ev ve iş telefonlarını aralıksız aradım. Sonunda Suadiye’deki evinde yakaladım. Narin, önce kendisini gece yarısı rahatsız ettiğim için kızdı ama rahatlatan mesajı verdi:
- Git evine uyu. Yarın sabah sendikaya gel...
Erol Abi’nin titiz gazeteciliği bizlere hep örnek oldu...
Mekanı cennet olsun...
Paylaş