’Hurda’yla başardılar, Dünya Bankası’na parmak ısırttılar
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇENLERDE Şadan Maraş’tan "Yazar Alev Alatlı, evinin bahçesine davet ediyor. Kurucuları arasında olduğu Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nu anlatacak" mesajı aldım.
Davete uyduk, Alatlı ve Kapadokya Meslek Yüksekokulu’na omuz verenlerin heyecanını, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş ve Mustafapaşa Belediye Başkanı Mustafa Özer’in parti farkı gözetmeksizin el ele verdiklerini gördük.
Alev Alatlı, İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı Başkanı Murat Şengül, Hezarfen Havaalanı’nın patronu Ömer Faruk Berksan’ın öncülük ettiği ekip, Kapadokya’yı ilk uygulama bölgesi seçmiş.
Girişimin ana fikri Alev Alatlı’ndan: "Hiç kimse, evine ekmek götüremeyen, bu yüzden aşağılanan, çaresiz genç erkek kadar öfkeli olamaz.Genç nüfusumuzu kendilerinin ve ailelerinin geçimini sağlayabilecek becerilerle donatamazsak, bugünün Kandil Dağı, yarının Erciyes’i olabilir."
Alev Alatlı başkanlığındaki çekirdek ekip, 2001’de kolları sıvamış. Yolda aralarına yeni katılanlar olmuş ve ortaya artık mezunlar veren Kapadokya Meslek Yüksekokulu çıkmış. Destek verenler arasına Denizbank ve Garanti Emeklilik de girmiş. 2001’den bugüne harcanan para da 2 milyon doları geçmemiş. Çünkü, Alatlı’nın ’HEK’ diye kısalttığı formüle sarılmışlar: Hurda, Eski, Kullanılamaz.
Nevşehir’in Ürgüp İlçesi’ne bağlı Mustafapaşa (Sinasos) beldesi merkez seçilmiş. Selçuklu döneminden Mehmet Şakir Paşa Medresesi, 1892 yapımı Osmanlı Konağı ve Cansever Konağı restore edilip Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nun kullanımına kazandırılmış. ’HEK’ formülü eğitim binaları için iyi işlemiş.
Bu formülü, okulun hayata geçen 12 bölümünün birçok ihtiyacı için kullanmışlar. Alatlı, ısrarlı: "Birçok kamu kuruluşu ve özel sektör şirketinin deposu kullanılamaz diye düşünülen eşyayla dolu.Büro malzemesinden teknik araca kadar herşey var. Ulaştıklarımızı kullanılır hale getirdik."
Kapadokya Meslek Yüksekokulu dizayn edilirken, Türkiye’deki sayıları 600’e ulaşan meslek yüksek okulları incelenmiş. Üniversite mezunlarının neden işsiz kaldıkları üzerinde durulmuş. Böylece iki yıllık eğitimi tamamladığında hemen işe yerleşebilecek mezunlar vermek hedeflenmiş. Rusya’dan Japonya’ya kadar değişik ülkelerin önde gelen üniversiteleriyle de işbirliğine gidilmiş.
Bunun için Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği’nden Atçılık İşletmeciliği’ne, Şarap Üretim Teknolojisi ve Bağcılık’tan At Antrenörlüğü’ne, Organik Tarım’a kadar 12 bölüm özenle oluşturulmuş. Olaya "Okulu bitiren açıkta kalmasın" mantığıyla yaklaşılınca mezunlar neredeyse okulun kapısından çıkarken havada kapılmış.
Alev Alatlı, İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı ile Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nun gönüllülerinin yakaladığı başarı, Dünya Bankası’nın dikkatini çekmiş: "Bu projeyi başka ülkelere de taşıyalım."
Alatlı, yanaşmamış: "Ben Kenyalı’nın kalbini bilmem.Oralarda bu modeli tutturabilir miyiz diye kuşku duyarım.Ancak, Kastamonu’dan Ağrı’ya, Tokat’tan Afyonkarahisar’a birçok kentimize modeli ihraç edebiliriz."
Bu maya Kapadokya’da tuttuysa, diğer kentlerimizde neden tutmasın...
Alatlı ve arkadaşlarına destek verelim, modeli Türkiye’ye yayalım.
Aradığında meğer hastanedeymiş, bir damarına stent takılmış: "4’ü Londra’da, 4’ü İstanbul’da 8 anjiyo. 2 by-pass, 1 balon, 2 de stent."
Turgut Dinsel, ilk by-pass’ını 1986’da Londra’da geçirmiş. Kalbi 1992’de yeniden yoklamış, Türkiye’de anjiyo olmuş. Ardından Londra’da balon uygulamışlar. 1995’te Londra’da bir by-pass daha olmuş. 2003’te Londra’da bir anjiyo yaptırmış. 2005’te de Türkiye’de tıkalı damara stent takmışlar.
Oğlu Koray Dinsel’le Manisa’da Vestel City’nin yanıbaşında Vestel’e çamaşır makinesi betonu üreten Veston’u yöneten Turgut Dinsel, 1986’dan beri kendisini sıkıştıran kalbine takılıp kalmıyor, anjiyo, balon, stent, by-pass derken, her seferinde işlerinin başına dönüyor, Koray Dinsel’le birlikte Veston’da başarılı işler yapıyor... Geçmiş olsun Turgut Abi...
Belediye başkanı olamadı belediyeler peşinde koşuyor
SABANCI Üniversitesi Öğretim Üyelerinden ve İstanbul Politikalar Merkezi’nin aktif ismi Korel Göymen’i 1980’li yıllarda İstanbul Belediye Başkanı adayı olarak tanıdım... Göymen, daha sonra 1990’lı yıllarda SHP’nin Ankara Belediye Başkanı adayı olup, CHP de karşısına Ali Dinçer’i çıkarınca, aldığı 387 bin oya karşın, yarışı 393 bin oyu bulunan Melih Gökçek’e kaptırdı...
Geçen cuma günü Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Tosun Terzioğlu, üniversiteden Cemil Arıkan, Selçuk Karaata ve üniversitenin şirketi İnovent’in Genel Müdürü Serhat Görgün’le buluştum. Sabancı Üniversitesi’nin nasıl "fark yarattığını" öğrendim.
Sohbetin başında konu siyasete gelince söz Sabancı Üniversitesi’nin İstanbul Politikalar Merkezi’ne, orada Korel Göymen’in "belediyelerin aradığı adam" konumunda bulunduğuna geldi. Prof. Terzioğlu, özetledi: "Korel Bey, üç kez belediye başkanlığı seçimi kaybetti. Ancak, ortaya koyduğu vizyon, katılımcı belediyecilik projeleri, birçok belediye tarafından benimseniyor. AKP’li belediyeler de ona danışıyor."
Üç kez seçim kaybet, Ankara’yı kıl payı kaçır. Şimdi AKP’li belediyeler bile peşinden koşsun... Kaderin cilvesi mi, sosyal demokratların parçalanmışlığının faturası mı?