Paylaş
Özilhan, TÜSİAD yönetiminden bir ekiple birlikte Avrupa Birliği’ne (AB) dönük lobi çalışmalarını sürdürüyor, arada da başka konuları konuşuyoruz.
Berlin’deki sohbetler sırasında söz döndü dolaştı, Anadolu Holding’in Honda’yla Türkiye’deki ortak yatırımına geldi.
Anadolu Holding’in Başkanı Özilhan, Japonya’nın önde gelen otomotiv gruplarından Honda’ya kırgındı.
Türkiye’deki fabrikanın kurulması için ortaklaşa yola çıkılmış ama Honda, iç piyasayı, üretim koşullarını iyice kavrayıp, Avrupa’ya ihracatın yolunu çizdikten sonra Anadolu Holding’e sırt çevirmeyi yeğlemişti.
Aslında benzeri bir durum Sabancı Holding’le Japon Toyota arasında da yaşanmış ama onlar yolları üretimde ayırmış, iç piyasaya dönük pazarlamada ToyotaSa ortaklığı sürdürmeyi benimsemişlerdi.
Honda ile Anadolu Holding arasında yarı da olsa "barışık" bir durum söz konusu değildi.
Honda’nın tutumu Tuncay Özilhan’ın içine öylesine işlemişti ki, aradan 6 yıl geçtikten sonra, bir başka Japon ortağı Isuzu’yla Türkiye’deki üretime yeni halkalar eklemek üzere imzalayacağı anlaşmaya, "Yönetim hep bizde kalacak" maddesini özellikle ekletti.
Özilhan, imza törenini de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün akşam başlayan Japonya seyahatine denk getirdi.
Gül’ün seyahatinin başlamasından 15 gün kadar önce Özilhan’a yeni bir görev düştü.
Özilhan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) kurumlarından biri olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altındaki Türk-Japon İş Konseyi’ne Başkan oldu.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile DEİK İcra Başkanı Rona Yırcalı, "Türk-Japon İş Konseyi’nde işler beklediğimiz gibi yürümüyor, biraz senin kaptanlığın gerekli" demiş, Özilhan’ı ikna etmişti.
Özilhan, bir yandan Isuzu’yla Türkiye’deki ortaklığını "sağlam madde"ye bağlarken, diğer taraftan da "Honda’ya kırgın olsam da Japonya’ya, Japon işadamlarına kırgın olmam" diyerek görevi kabul etmişti.
Özilhan’a Japonya’yla ilişkileri sordum, o da aynı kanıdaydı: "Türkiye’de Toyota, Honda, Isuzu gibi başarılı Japon yatırımları var ama son dört-beş yılda Japonya’dan sıfırdan yatırım çekebilmiş değiliz. Bu konuda çaba harcamamız gerekiyor."
DEİK’in verilerine göre, Japonya’nın dış ülkelere yönlendirdiği yatırımlar, 2007 yılında 73 milyar doları bulmuş. Japonya’nın Türkiye’deki yatırımları ise, 2 milyar dolarda takılıp kalmış...
Özilhan’ın Türk-Japon İş Konseyi’nde kolları sıvamasıyla Gül’ün Japon işadamlarına doğrudan çağrı yapması bu ülkeden yeni milyar dolarlar getirir mi? İzleyelim...
İŞ hayatında büyük iniş-çıkışlar, birkaç kez batışı yaşayan Banker Kastelli’yle (Abidin Cevher Özden) ilgili dün küçük bir anımı aktardım.SPK, ONU BORSAYA SOKMADI HER ELEŞTİRENE KÜFRETTİ
Bugün de, Cevher Özden’le ilgili zihnime kazınan "Hırçın, en küçük eleştiri karşısında bile kaba küfürleri rahatça sallayan" işadamı portresi üzerinde de kısaca durmak istedim.
Yazdığım bazı haber ve yazılar yüzünden Cevher Özden’in "yakası açılmamış" küfürlerinden payımı ya mektupla ya da telefonla zaman zaman ben de aldım.
Özden, daha sonraki yıllarda resmen İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (İMKB) girmek üzere girişimlerde bulundu.
İlk başvurusunu Ali İhsan Karacan’ın Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) başkanlığı döneminde yapan Özden’e, "Üç tane bankerlik şirketi batırdın.
Bu iş güvene dayalıdır.
Borsada resmen işlem yapmana izin veremeyiz" yanıtı iletildi.
Özden, resmen kendisi İMKB’ye giremese de, bazı kişi ve kurumlar üzerinden işlemler gerçekleştirdi...
SPK’nın daha sonraki yönetimleri de, yeni "Kastelli macerası"na kapıyı hiç açık bırakmadı...
Paylaş