Galatasaray için ihracat kredisini hangi bakan istedi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
RAMSTORE açılışı için St. Petersburg’a giderken Beşiktaş taraftarlığını yakından bildiğim Türk Eximbank Genel Müdürü Ahmet Kılıçoğlu’na takıldım: ‘Sayın Genel Müdür, Galatasaray’ı düştüğü parasal sıkıntıdan kurtarmak için acaba ihracat kredisi veremez misiniz?’
Ahmet Kılıçoğlu, güldü: ‘Galatasaray’a ihracat kredisi yoklamasını ilk çeken sen değilsin. Daha önce başkaları da sordu...’
Ben Kılıçoğlu’na şaka yapmıştım ama işin içinde, anlaşılan ciddi talepler de vardı. Üsteledim, Kılıçoğlu Galatasaray’a ihracat kredisi talebinin kimden geldiğini söylemedi. Bunun üzerine Kılıçoğlu’nun yakın çevresine başvurdum. Konunun detaylarını öğrendim, aktarayım.
Anavatan Partisi’nin iktidarda olduğu yıllardı... Ahmet Kılıçoğlu’nu bir gün dönemin ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlarından Işın Çelebi aradı:
‘Ahmet Bey, Galatasaray Spor Kulübü yönetiminden bazı arkadaşlar yanımda. Takımın yurtdışındaki başarılarının ‘döviz kazandırıcı hizmet’e girebileceğini düşünüyorlar. Dolayısıyla ‘döviz kazandırıcı hizmet’e dayalı kredi açılabilir mi diye soruyorlar...’
Kılıçoğlu Beşiktaşlılığını vurgulayarak Çelebi’nin sorusunu şaka yollu yanıtladı: ‘Sayın Bakanım, ben burada oldukça Galatasaray’a Eximbank’tan kredi çıkmaz...’
Kılıçoğlu, sonra da Çelebi’ye futbol takımlarının yurt dışı başarılarının Eximbank kredileri kapsamına giremeyeceğini söyledi ama yine de inceleyeceğini bildirdi.
Aradan birkaç ay geçti... Işın Çelebi, yine Kılıçoğlu’na telefon etti: ‘Ahmet Bey, size Galatasaray’a ‘döviz kazandırıcı hizmet’ kapsamında Eximbank’tan kredi açıp açamayacağınızı sormuştum, ne oldu?’
Kılıçoğlu, yine aynı şakaya sarıldı: ‘Sayın Bakanım, size, ‘Ben burada oldukça Galatasaray’a Eximbank kredisi çıkmaz’ demiştim ya...’
Işın Çelebi ciddileşti: ‘Sayın Genel Müdür, size ciddi bir soru soruyorum, lütfen ciddi ciddi yanıt verin...’
Kılıçoğlu, daha önceki yanıtını yineledi: ‘Sayın Bakanım, size daha önce de bahsetmiştim. Ama sizin talimatınız üzerine yeniden inceledim. Futbol takımlarının yurt dışında elde ettikleri başarıyla gelen dövizler, Eximbank’ın tanımladığı ‘döviz kazandırıcı hizmetler’ kapsamına girmiyor. Bu nedenle yapabileceğimiz birşey yok...’
Galatasaray önce UEFA, ardından da Süper Kupa’yı kaldırarak, dünyaya adını duyurup, beraberinde Türkiye’nin de reklamını yapınca, Tanıtma Fonu’ndan destek gündeme geldi...
O günlerde 10 milyon dolara kadar ‘tanıtma desteği’nden söz edildi... Konu çok tartışıldı. Ancak, yanılmıyorsam iş 3 bine yakın cumhuriyet altını ile bitti.
O günlerde Galatasaray, UEFA’dan para aldıkça, ‘döviz kazandırıcı hizmet’ten söz edip, kredi bulma formülleri arayabiliyordu...
Ya şimdi?
‘Pas bekliyorum’ dedi, atağa geçmeyi yeğledi
TÜRKİYE’nin 2023 yılına dönük stratejisini oluşturmaya katkı veren Forum İstanbul’un 2006 planlarının konuşulduğu toplantıda Tekofaks Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bermek’le karşılaşınca sormuştum: ‘Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’na aday olacak mısınız?’
Bermek, niyetliydi ama biraz geride duruyormuş gibi yaptı. Hatta futbol oynarmış gibi karşıma geçti: ‘Kendim gelip, ayağınızdaki topu almaya çalışmam. Atağa geçmem. Burada durur pas beklerim. Pas gelirse, o zaman hareketimi çekerim.’
Aradan birkaç gün geçti, işin rengi değişti. Ayhan Bermek, Federasyon’un İkinci Başkanı Hasan Doğan’la anlaşıp, adaylığını açıkladı. Bermek, adaylığını açıkladığı basın toplantısına iş dünyasından dostlarını da çağırıp, bir anlamda gövde gösterisi yaptı.
Toplantıya katılıp, Bermek’e destek verenler arasında İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, TİM Başkanvekili Mehmet Büyükekşi, THY Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Topçu, TEB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, Gülsan İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Gül, GYODER Başkanı Haluk Sur, İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle gibi isimler vardı...
Anlaşılan Bermek,‘pas bekliyorum’ derken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da çok yakın bir isim olan Hasan Doğan’ın desteğini kastetmişti...
MOSKOVA’da Enka İnşaat’ın yaptığı kompleksin içinde yer alan SwissOtel’in lobisi... Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Osman Saffet Arolat, Enka’nın Onursal Başkanı Şarık Tara’ya yöneldi: ‘Şarık Bey, Rusya’da çok başarılı işler yaptınız ve devam da ediyorsunuz. Size İstanbul’a bir eser bırakmak yakışır.’
Dubai Towers tartışmalarını yakından izleyen Tara, ‘Beni tartışmaya bulaştırmaya kalkmayın’ dedi. Arolat, ısrar etti: ‘Şarık Bey, sıkı bir Galatasaray taraftarısınız. Oğlunuz Sinan Tara da öyle. Galatasaray’ın çektiği sıkıntıyı görüyorsunuz. İstanbul’a bırakacağınız eser neden Galatasaray’ın yeni stadı olmasın. Bunu yapmak Türk inşaat sektörünün duayeni olarak size yakışır.’
Arolat’ın önerisini Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Cüneyt Toros da destekledi. Ben de, ‘Şarık Bey, vereceğiniz sözleri kayda geçmesi için yazacağım. Ona göre konuşun. Zamanı geldiğinde gerçekleşmeleri birlikte gözden geçiririz’ dedim.
Tara, önce ‘Ben öyle çıkarıp para falan veremem’ dedi ve planını açıkladı: ‘Galatasaray’ın durumu umutsuz değil. Çok malı var. Malları şimdi gündemde olan Riva’yla sınırlı değil. Önemli olan bunları harekete geçirmek. Öncelikle Galatasaray’ı doğrudan şirket haline getirsinler. Ardından şirketin hisselerinin önemli bölümünü, halka açsınlar. Ardından hissedarlar genel kurulu yapsınlar, yeni yönetimi belirlesinler. İyi de bir genel müdür bulsunlar. Yeni stad yapımı gündeme geldiğinde planı, projelendirmesi, inşaatının kontrolü gibi işleri bedava yapmaya hazırım.’
Peki, Tara’nın söz verdiği hizmetin parasal değeri neydi? Tara, yanıtladı: ‘Stad işinin yüzde 5-6’sını bedava karşılamış oluruz. 100 milyon dolarlık işte 6 milyon dolar demek...’
Böylece Şarık Tara’dan sözü aldık... Galatasaray’ı yönetenler, yönetmeye talip olanlar unutmasın, yeni stad işi gündeme geldiğinde Enka’nın kapısını çalsın...