Finansal kiralamaya KDV darbesinin altında, ikinci el sıfır oto oyunu mu var

HÜKÜMETİN finansal kiralamada (leasing) KDV’yi yüzde 1’den 18’e çıkarma kararına ilk uyarılardan biri İktisat Bankası’nın eski sahibi Erol Aksoy’dan geldi: "Türkiye’deki finansal kiralama sisteminin mimarı sayılırım. Finansal kiralamayla Türkiye orta vadeli krediye kavuştu. Yüzde 18 KDV, 8-10 milyar dolarlık işlem hacmine sahip sektörü bitirir."

Erol Aksoy’un uyarısı, "Bu işin banka kredisine yüzde 18 KDV koymaktan farkı yoktur" şeklinde sayfamızda yer aldı. Ata Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi Melih Araz, Aksoy’un sözlerine itiraz etti:

Finansal kiralamada yüzde 1 KDV gibi teşvikler kalıcı iş modeli olamaz.

Banka kredisi kullanarak mal ve hizmetlere yatırım yapıldığında yüzde 18 KDV ödendiğini unutmayalım. Krediler üzerindeki KKDF ve BSMV, ek masraf kalemleridir.

Bir teşvik uygulamasının 20 yıl sürmesini beklemek ve savunmak pek doğru değil herhalde.

Araz’ın eleştirisini okurken, yerli traktör markası yaratan Erkunt Tarım’ın Genel Müdürü Zeynep Erkunt Armağan’dan mesaj aldım: "Son 7 ayda 643 traktör sattık. Bunun 110’u leasing yoluyla gerçekleşti."

Aynı gün LC Waikiki markasının sahibi Taha Grubu’nun ortaklarından Vahap Küçük’le karşılaştık. Küçük’ün başında bulunduğu Tema Mağazacılık, 500 milyon dolar ciroya ulaşmış, üretim cirosu da dahil edildiğinde rakam 650 milyon doları bulmuş: "Fabrikalarımızı, mağazalarımızı finansal kiralamayla sağladığımız uzun vadeli kaynaklarla kurduk, bugünlere geldik."

Küçük
’ün sözleri, başta KOBİ’ler olmak üzere finansal kiralamadaki yüzde 1 KDV avantajının şirketler için önemini anlatmaya yetiyordu.

Ama Zeynep Erkunt Armağan’dan gelen mesaj işin bir başka yönüne dikkat çekti: "Leasing, traktör satışı için çok önemli. Çiftçimiz bu sayede traktöre kavuşabiliyor."

Birçok kesim, bu konuda ses verirken, otomotiv sektörünün sesi cılız kaldı. Sektörün önde gelenlerinden birine danıştım, yanıtı "tezgah" itirafı oldu. Bayiler, finansal kiralamadaki yüzde 1 KDV avantajını kullanıp, "İkinci el sıfır otomobil tezgahı" kurmuşlar.

Yani, bayi aracı önce bir şirkete finansal kiralama yoluyla numaradan satıp, yüzde 1 KDV avantajından yararlanıyor, sonra aynı aracı gerçek alıcıya "ikinci el sıfır" olarak devrediyormuş. İkinci el araç satışında KDV olmadığı için aradaki 17 puanı kırışıyorlarmış.

Aktardığım itiraf, finansal kiralamanın KDV avantajının "kötü"ye kullanıldığına dönük bir örnek... Kimbilir başka neler vardır...

Ancak, "kötü"ye kullanım var diye 8-10 milyar dolarlık sektörü tümden yok etmek ne kadar doğru?

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "Finansal kiralamaya yüzde 1 KDV haksız rekabet yaratıyordu, düzelttik, geri adım olmaz" dese de, sanırım son söz Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile kendisinden oluşan "çözüm komitesi"nden çıkacak...

Sigara yasağının ucu Atatürk’e dokunur mu

AKP’li ilçe belediye başkanlarından biri, görev yaptığı ilçenin meydanında küçük oğluyla dolaşıyordu. Başkanın oğlu, meydandaki Atatürk heykelini gösterdi: "Baba bak... Atatürk sigara içiyor..."

Belediye Başkanı o an düşündü: "Atatürk, Kurtuluş Savaşımızın önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu, hepimiz için örnek insan. Atatürk gibi örnek bir insanın elinde sigara olması, çocuklarımızı olumsuz etkileyebilir. Acaba bu heykeli, Atamızın sigarasız bir pozuyla değiştirtsek mi?"

Sonra kendine geldi, değiştirmek bir yana, konuyu belediye meclisine taşıdığı anda, "AKP Atatürk heykelleriyle neden oynuyor? Asıl amaçları heykelleri ortadan kaldırmak mı" tartışmalarının patlayabileceğini düşündü.

Sözünü ettiğim belediye başkanı, "Baba, Atatürk sigara içiyor" olayını 3 yıl kadar önce yaşamıştı... Hükümetin sigara yasaklarını çok ciddi şekilde genişleten yasayı çıkarması üzerine yeniden düşünmeye başladı: "Tepki çekmeyecek birileri gündeme getirse, sigara içen Atatürk fotoğraf ve heykelleri en azından çocuklarımızın gözünün önünden kaldırılsa..."

Mümkün mü?

Bizim metrobüs 500 bin Euro’yu geçmez

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, "metrobüs" projesini gündeme getirdiğinden beri düşünüyorum. Türkiye, iki Alman devi Mercedes-Benz ile MAN’ın otobüs üretim üssü... Temsa, Otokar ve BMC de kendi otobüslerini geliştiren yerli şirketler... Yani, Türkiye dünyanın "otobüs üretim kralı"...

Hal böyleyken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, her biri 1.2 milyon Euro dolayında olan "metrobüs"leri Hollanda’dan alıp getirmeyi uygun gördü.

Acaba, Türkiye’deki şirketlerden bu tipte bir araç yapabilecek yok muydu?

MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret Yürütme Kurulu Başkanı Tuncay Bekiroğlu’yla geçen akşam buluştuğumuzda sordum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirmek istemedi: "Ankara Büyükşehir Belediyesi bir ara havaalanı güzergahı için niyetlendi. Bu yüzden hazırlığımız var. Üretecek durumdayız."

Ya fiyatı?

Bekiroğlu: "500 bin Euro’yu pek geçeceğini sanmıyorum..."

Neredeyse üçte biri kadar fiyat...

Madem dünyada pek yaygın olmayan "metrobüs" modeline geçtiniz, araçları Türkiye’deki üreticilerden alamaz mıydınız?
Yazarın Tüm Yazıları