BAŞBAKAN Bülent Ecevit, siyasi gelişmelere dönük senaryolar konusunda net tavrını Cuma günü koydu.
Ecevit, Mehmet Çetingüleç'e, ‘‘Bırakamam, çünkü koalisyon içinden başka başbakan çıkmaz. Hükümet çekilirse, ekonomik çabalar heba olur’’ dedi. Ecevit, ayrıca koltuk bağımlısı olmadığını da vurguladı... ‘‘Bırakamam’’ sözü tepki görünce, ertesi gün ifadesini yumuşattı: ‘‘Uygun ortam olunca, çekilebilirim...’’
Başbakan Ecevit'in bu sözleri üzerinden biraz gerilere gidip, onu koltuğa neyin bağladığını anlamaya çalışalım.
Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı sonrasının en derin krizine sürükleyen Şubat 2001'i hatırlayın...
Ecevit, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından çıktı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le yaşadığı gerginliği kamuoyuna duyurdu.
‘‘Anayasa kitapçığının havada uçuştuğu gün’’ olarak tarihimize geçen bu olay, Türkiye'yi ‘‘dalgalı kur’’la tanıştırdı...
O günlerde G-20 toplantısı nedeniyle Türkiye'de bulunan dönemin Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, önce bürokratlara bastırdı:
‘‘Artık sizin için dalgalı kura geçmekten başka çare yok.’’
Bürokratlar bazı hazırlıkları hatırlattı:
‘‘Temmuz ayında geçeceğimiz bant sistemini 2 Mart 2000'e çekecektik. Devalüasyon yapıp, ardından kurda bant sistemine geçecektik.’’
3 MİLYAR DOLAR FAİZ
Fischer, dalgalı kura geçilmesi gerektiğini ısrarla yineledi:
‘‘Ya dalgalı kura geçip, IMF'yle yola devam edin ya da IMF'yi unutun.’’
Bunun üzerine dalgalı kur tartışması başladı.
Hükümetin dalgalı kura ikna olması üç günü aldı. MGK kriziyle birlikte bir yandan 6-7 milyar dolar yurt dışına gitti. Diğer taraftan yüzde 7 bine vuran gecelik faiz yüzünden kamu bankaları büyük darbe yedi. Kamu bankalarının o dönemdeki gecelik borçlanma yükü 3 milyar dolara ulaştı.
Sonunda koalisyon liderleri ‘‘dalgalı kura selam, IMF'yle devam’’ dedi.
Bir yılı aşan süredeki uygulamalar şunu kanıtladı:
Dalgalı kur, siyasi hataları affetmiyor. Anında döviz yükseliyor.
Nitekim gerek Devlet Bakanı Kemal Derviş, gerekse Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, dalgalı kuru siyasilere karşı ekonomik programın bir ‘‘sigortası’’ gibi gördüklerini sık sık vurguluyor.
Piyasayı allak bullak edecek adım atan bakan, anında koltuğundan oluyor.
Bir bakan, arada kabinede gerginlik yaşadıklarını belirtip ekliyor:
‘‘Herşeyi kamuoyu önünde tartışamıyoruz. Anında piyasa karışıyor...’’
Bu durumu en iyi Başbakan Ecevit biliyor. Belki de hastanede yatması gerekirken, piyasa karışmasın diye evine çekiliyor.
Yetmiyor, piyasayı ikna etmek için pijamayla fotoğraf çektiriyor.
Ardından kravatını takıp, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile kameraya, ‘‘son dakika’’ görüntüsü veriyor.
Görünen o ki, Ecevit'i Başbakanlık koltuğuna dalgalı kur bağlıyor.
Hem de sımsıkı...
Derviş: Kurdan korkun paniğe kapılmayın
TURİZM Yatırımcıları Derneği (TYD) yönetimi Tavit Köletavitoğlu başkanlığında bir heyetle geçen hafta Devlet Bakanı Kemal Derviş'le kahvaltıda biraraya geldi.
TYD, ‘‘İkinci Turizm Hamlesi’’ diye tanımladıkları plan ve taleplerini Derviş'e de özetledi.
Söz elbette dönüp dolaşıp, dalgalı kura geldi. Tavit Köletavitoğlu, ‘‘Ben dalgalı kur yerine ‘dalgacı kur' deyimini kullanıyorum’’ deyince, Derviş kahkahayı patlattı.
Köletavitoğlu’nun bu benzetmesi, turizmcilerin döviz kuruyla ilgili tedirginliklerinden kaynaklanıyordu.
Derviş, onları sakinleştirmeye çalıştı:
‘‘Bakın Türkiye dalgalı kura geçmeye mecburdu. Sabit veya ona benzer bir uygulama olsa sıkıntı çekerdik. Siz kurdan korkmaya devam edin. Kur riski almayın. Ama, dikkat edin, artık makro dengeler oturuyor. Ekonomi rayına giriyor. Yine de kurda aşırı oynamalar zaman zaman çeşitli nedenlerle yaşanabilir. Öyle zamanlarda da paniğe kapılmayın.’’
Demesi kolay da, ortam gerilince paniklememek zor...