Paylaş
- 1 Kasım seçimlerinde elde edilen başarıdan, çok kritik dönemde tek parti hükümetinin görev yapacak olmasından memnunuz. 64. Hükümet için bakanlık ve program içeriğinde denizciliğin “özel önem” kapsamına alınması, teşvik ve kredilerle dünyada rekabetçi hale getirilmesi gerektiğini arz ediyoruz.
Kaptanoğlu, Başbakan’a sektörün beklentisini iletti:
- Siyasi, askeri ve ekonomik açıdan büyük önemi bulunan “denizcilik sektörü”nün bir Bakanlık olarak düşünülmesi gerekliliğine inanıyoruz.
Mektupta şu verileri anımsattı:
- Dünyanın yüzde 71’i deniz ve okyanuslarla kaplı. Bunun yüzde 64’ü ulusal hükümranlık alanlarının dışında. 230 bayrak devleti ülkesi ulusal hükümranlık alanlarının dışındaki denizlerde serbestçe seyrediyor. Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 193 ülkenin uluslararası deniz yönetimine katılımı söz konusu ama tek bir kapsayıcı yapı yok. 171 üyeli, BM çatısı altında çalışan Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde (IMO) Türkiye’nin de en iyi şekilde temsili gerekiyor. Bunun için güçlü bir yapıya ihtiyaç var.
Türkiye’nin potansiyeline değindi:
- Türkiye’nin kıyı şeridi 8 bin 333 kilometre. Deniz ve iç su alanları 25 milyon hektar. Bu, orman alanlarından fazla ve tarım alanlarına eşittir. Nehirlerimizin uzunluğu 178 bin kilometre. Nüfusun yüzde 55’i denize kıyısı olan 28 ilde yaşıyor.
Su yolu uzunluklarının altını çizdi:
- Çanakkale Boğazı (37 mil), Marmara Denizi (110 mil) ve İstanbul Boğazı (17 mil), Karadeniz-Ege arasındaki 164 deniz millik suyolu siyasi, askeri ve ticari açıdan hayati ödeme sahip.
Bu potansiyelin “Denizcilik Bakanlığı” tarafından yönetilmesi gerektiğini savundu:
- Denizcilik, “deniz ulaştırması”nı da içeren geniş bir kavram. “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı”nın adında denizcilik iki ayrı yer ve boyutta var. “Ulaştırma”, deniz ulaştırmasını da kapsıyor. “Denizcilik” kelimesi, ulaştırma modu dışındaki çerçeveyi ortaya koyuyor. Denizciliğin Ulaştırma Bakanlığı’nın içerisine sığmayacağı görülüyor.
Avrupa Birliği’nin (AB), sektöre yaklaşımına dikkat çekti:
- AB, denizciliği refah, kalkınma, krizden çıkma, rekabet gücünü artırma, istihdam sorunlarını çözme gibi hedeflere ulaşmada en önemli araç haline getirdi. Gemi inşası, istihdam ve kalkınmada lokomotif sayılıyor. İklim sorunu nedeniyle yük ve yolcuların deniz taşımacılığına daha fazla kaydırılmasına çalışılıyor.
AB’nin denizcilik sektörünün rekabet gücünün artırılmasına büyük kaynak harcadığını kaydetti:
- AB Komisyonu’nda Ulaştırma Bakanlığı’nın yanı sıra “Denizcilik ve Balıkçılık Bakanlığı”nın da bulunması, denizciliğe verilen önemi gösteriyor.
Türkiye’nin dış ticaret yüklerinin yüzde 90’ının deniz yoluyla taşındığına işaret etti:
- Bu taşımanın yabancı bayraklı gemilerle yapılması cari açığı artırıyor. Bunu önleyecek güçte milli filo oluşturulması, güçlü denizcilik idaresi ile mümkün. Türkiye, 2023 ihracat hedefine ulaştığında yıllık navlun harcaması 30 milyar dolar olacak. 32 milyon DWT’luk Türk deniz ticaret filosu 27 milyon DWT’a geriledi. Gemi inşada da gerileme var.
Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AB’nin yaklaşımını ve Kaptanoğlu’nun çağrısını dikkate alıp “Denizcilik Bakanlığı”nı ayırmaya sıcak bakar mı?
Zeytinim Akhisar’dan kayısım Malatya’dan
AKHİSAR Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat, WhatsApp’tan bir afiş fotoğrafı gönderdi:
- Zeytinim Akhisar’dan, kayısım Malatya’dan... Afişte Malatya Ticaret Borsası ve Akhisar Ticaret Borsası’nın ortak imzası vardı. Alhat’a sordum:
- Bu afiş nedir?
- Malatya Ticaret Borsası ile ortak tanıtım için anlaştık. Biz Akhisar’ın girişine bu afişi yerleştireceğiz. Aynısı Malatya’da da olacak.
Devamının geleceğini belirtti:
- Aynı tanıtımı Rize Ticaret Borsası ile çay-zeytin, Erzincan Ticaret Borsası ile de peynir-zeytin için yapacağız.
Paylaş