Paylaş
- Son birkaç günde vatandaş ne kadar döviz bozdurdu?
Yanıt için salı gününe döndü:
- Salı günü bankamızda alımın 3 katı döviz satışı oldu. Bir kısım müşterimizin dövizden TL mevduata kaydığını gözlemledik. Akbank’ın rakamlarından yola çıkarak o gün piyasada toplamda 1.5 milyar TL civarında bir döviz satışı olabileceğini tahmin ediyorum. Bunun olumlu yansımalarını kurlarda gördük.
BDDK ve Merkez Bankası’nın pazar gecesinden itibaren aldığı kararlara bakışını sordum, yanıtladı:
- Devletin ilgili tüm kurumları Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda son derece etkili, akılcı kararları art arda aldı. BDDK’nın swap işlemlerini kısıtlaması ve TL’yi yurtdışı piyasalarda daha az bulunur ve değerli hale getirmesi, TCMB’nin repo ihalelerini iptal ederek bu aksiyonu desteklemesi, zorunlu karşılık ve döviz depo değişiklikleri ile bankalara ek likidite imkanı vermesi bu çalışmanın iyi örnekleriydi. Bankalarla da uyum içinde çalışıldı.
Bu noktada, atılan adımlarda faiz ayağının eksik kalıp, kalmadığını merak ettim, anlattı:
- Önemli olan bu tür durumlarda Türk Lirasını değerli kılmak. Bunun çeşitli yolları var. BDDK’nın swaplara sınırlama getirmesi ile ilgili attığı adımlar kritikti. Bugün Londra piyasasında TL daha az bulunur ve değerli hale geldi. İki yıllık gösterge faiz yüzde 22’lerden yüzde 28’lere yükseldi. TCMB’nin de iç piyasada repo ihalelerini açmaması gecelik borçlanma faizlerini otomatik olarak 150 baz puan yukarı çekti. İlgili kurumlarımız piyasaları çok yakın takip ediyor. Ellerinde gerektiğinde kullanabilecekleri yeterince enstrüman var.
Orta Anadolu İhracatçılar Birliği’nin (OAİB) Çorum toplantısında sorduğum soruyu aktardım:
- Aşırı oynak ve yüksek kur mu daha çok can yakar, yüksek faiz mi?
İkisinin de kendine göre yan etkileri olduğunu belirtip, sürdürdü:
- Piyasalar belli bir maliyeti olsa da her zaman dengeli ve öngörülebilir ortamlardan yanadır. Geleceği öngörebiliyorsanız, ona göre stratejinizi çizip, tedbirinizi alırsınız. Koşullar zorlu dahi olsa, sonunda daha güçlü çıkarsınız.
Yaşananların hepsinin makro verilerle açıklanamayacağına işaret etti:
- Ancak bu tür olası durumlarda riskleri asgari seviyelere indirebilmemiz gerekir. Onun için de yaşanan hareketliliğin kök nedenlerine inmek ve oraya çözüm getirmek önemli. Gerek cari açık, gerekse enflasyonun indirilmesi konusunda yapısal reformları hızlandırmalıyız.
Türkiye’nin çok güçlü ekonomi ve bankacılık sistemine sahip olduğunun altını çizdi:
- Türkiye 2001 gibi çok zor bir krizi dahi disiplinli bir yaklaşımla geride bırakmasını bildi ve kişi başı milli gelirini yaklaşık 3 katına çıkarabildi. Bugün de doğru stratejiler ve uygulama ile sürdürülebilir yüksek büyümeyi yakalamak zor değil. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın da önceliğinin yapısal reformlar olacağını, aksiyon odaklı bir yönetimi benimseyeceğini biliyoruz.
Cari açık ve enflasyonla mücadele için kısa vadede yapılması gerekenleri özetledi:
- Öncelikle kurun stabilize olması gerekir. Dolar/TL volatilitesi şu sıralar yüzde 50’lerde. Tekrar yüzde 10’lu seviyelere indirmek, öngörülebilirliği artırmak şart. Bunun için sıkı para politikası, bütçe açığının mümkün olan düşük seviyelere çekilmesi, makro ihtiyati, cari açığı ve tüketim ithalatını azaltıcı, hanehalkı borçlanmasını azaltıcı, tasarrufu artıcı önlemler önemli. Büyüme hedefi fiyat istikrarı ile uyumlu olmalı. Bu önlemler güveni artırır, yatırımcıyı çeker ve taşlar tekrar yerli yerine oturur. Türkiye’nin bu süreçten daha güçlü çıkacağına inanıyorum.
“Hareketin kökü”ne inmenin zamanı geldi değil mi?
BORÇ YAPILANDIRMASI HER ZAMAN VARDI
AKBANK Genel Müdürü Hakan Binbaşgil’e BDDK’nın borç yapılandırması konusundaki son kararını sordum, yanıtladı:
- Yeniden yapılandırma her zaman vardı. Bugün de var, yarın da olacak. Firmaların bazen elinde olmayan nedenlerle gelir-gider dengesi bozulabiliyor. Bankalar bu tür durumlarda esneklik gösterebiliyor. Önemli olan yeniden yapılandırılan firmaların tekrar sağlığına kavuşabilecek faaliyetinin olması.
Bunun en iyi örneğinin turizmde yaşandığını belirtti:
- Firmaların elinde olmayan nedenlerle birkaç sene önce turizm gelirleri düştü, kredileri geri ödeyemedi. Bankalar bu sürede destek oldu ve firmalar ayakta kaldı.
Her firmaya tek tek bakmak gerektiğini vurguladı:
- Firmanın iyi bir işi var mı, geleceği açık mı, yaşadığı sorunun nedeni ne, iyi yönetiliyor mu, kaynak israfı var mı? Bankaların da kaynakları sonsuz değil ve önemli sorumluluk taşıyorlar.
İTHAL ÜRÜNE UZUN TAKSİT SINIRI OLUMLU
AKBANK Genel Müdürü Hakan Binbaşgil’e BDDK’nın kredi kartına taksit sınırı kararını sordum, şu yorumu yaptı:
- Yaşadığımız sorunların temelinde tasarruf eksikliği yatıyor. Büyüme modelinin iç tüketimden daha çok ihracata dayalı olması bize sürdürülebilir büyümeyi getirir. Özellikle ithal ürünlerin kredi kartıyla uzun vadede taksitlendirilmesinin önüne geçilmesi de olumlu.
Paylaş