Collezione, 5 yıl önce bıraktığı üretime Elazığ’dan dönüyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BAŞKANLIĞINI Ali Ulvi Orhan’ın yürüttüğü Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği’nin (OTİAD) iftarında masaya oturduğumda, tekstil ve hazır giyim sektörünün önde gelen isimleri birbirlerine takılıyordu:
- Türkiye’den bir Armani çıkar mı? Hanginiz Armani olacaksınız? Bu şakalaşmanın nedeni, o gün CNBC-E’de Ayaydın Miroglio Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin ve Collezione Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Akyiğit’in katıldığı programın konu başlığıydı: - Türkiye’den Armani çıkar mı? İpekyol markasıyla bilinen, Machka markasında Ayşe-Ece Ege kardeşlerle ortak olan Yalçın Ayaydın’a sordum: - Programı izleyemedim. Soruya yanıtınız ne oldu? - 20 yıl sonra ülkemizden Armani gibi bir marka çıkar. OTİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Pala Tekstil’in patronu Tamer Pala’ya döndüm: - Kumaş üretiminden çekilmiştiniz? Şimdi durum nedir? Neler yapıyorsunuz? - Artık üretimde yokuz. Tasarımları hazırlayıp, üretimi başka yerlerde yaptırıyoruz. - Bir ara Mısır’a gitmeyi de düşünmüştünüz... - O işin çok tartışması oldu. Herkes dönemin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı’ya o yüzden yüklendi. Ancak, tekstil ve hazır giyim sektöründen Satıcı’nın kurduğu sanayi bölgesine giden olmadı. Biz de gidemedik. Tema Mağazacılık (LC Waikiki) Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, Gizia’nın patronu İsmail Kutlu ve Adnan Güldaş’ın da bulunduğu masada bu kez Collezione’nin patronu Ekrem Akyiğit’e döndüm: - Mağaza sayınız nerelere ulaştı? - Bu yılı 190 mağazayla kapatabiliriz. - Mağaza sayısı açısından bakıldığında sektörde kaçıncı sırada olabilirsiniz? - 5-7 gibi olabilir. Sonra Yalçın Ayaydın’ı yokladım: - Edirne’deki fabrika nasıl gidiyor? Memnun musunuz? - Yaptığımız en doğru iş o fabrikayı kurmakmış. Çok memnunuz. - Collezione de eskiden üretim yapardı. Şimdi üretimde yoklar. - Şimdi o da yeniden üretime dönecek... Hemen yanındaki Ekrem Akyiğit’e bu bilgiyi doğrulatmak için sordum: - Yeniden üretime dönme niyetiniz var mı? - Düşünüyoruz. - Fabrikayı nerede kuracaksınız? - Elazığ’da yapmak istiyoruz. Belki bir stratejik ortakla birlikte yaparız. - İstanbul’da üretimi ne zaman durdurmuştunuz? - 5 yıl önce bitirmiştik. - Şimdi neden üretime dönme kararı verdiniz? Yalçın Ayaydın araya girdi: - Ülkemizde üretim yapmak daha iyi. - Sizce de öyle mi Ekrem Bey? - Ben de aynı şeyi düşünüyorum. - 5 yıl önceye göre ne değişti? - Özellikle Doğu’daki teşvikler cazip görünüyor. O yüzden yeniden üretimi düşünüyoruz. Collezione’un 5 yıl sonra üretime dönmeyi gündeme almasında başta Çin olmak üzere Uzakdoğu’dan gelen kumaşa yüzde 30, hazır giyim ürünlerine yüzde 20 ek vergi konulmasının etkisi var mı acaba?
18 ay inşaatının başında durdum ama Türk Telekom Arena’da maç seyretmedim
ÖNCEKİ hafta pazar akşamı ANAP dönemi bakanlarından, Galatasaray Kulübü eski yöneticisi Işın Çelebi’nin Çeşme’deki evindeyiz. Ayşe-Özen Göksel ile Ceyda-Ahmet Aydede, Şükran-Işın Çelebi çiftinin konukları... Aralarında eşim Emine ve ben de varız. Genel müdürlükten emekli olduktan sonra Akbank’ta Yönetim Kurulu Üyeliği süren Özen Göksel, sözü Galatasaray’ın Türk Telekom Arena Stadı’ndan açtı: - Oğlum Sinan ve arkadaşlarından oluşan 7 kişilik bir grubumuz var. Kombine bilet aldık. Maçları birlikte izliyoruz. Ahmet Aydede, stadyumu övdü: - O stadyum hem Galatasaray için, hem de Türkiye için güzel ve iddialı bir eser oldu. Elinize sağlık. Işın Çelebi, bir yandan teşekkür ederken, diğer yandan burukluğunu, hatta kırgınlığını hissettirdi: - 18 ay stadyum inşaatının başındaydım. Bazı geceler orada yattım desem yeridir. Ancak, Türk Telekom Arena’da henüz bir maç izlemedim. Ahmet Aydede, stadyumun açılış gecesini anımsattı: - Açılış gecesi orada değil miydiniz? Maçı seyretmediniz mi? Işın Çelebi, o gece “yuhalama şoku” yaşadığını anımsattı: - O gece gözümüz maç görecek halde değildi. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan, dönemin spordan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak ve yine dönemin Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik protestolar sonrası onlar stadyumdan ayrılmak durumunda kalınca büyük bir şok yaşadım. Araya girdim: - Siz de siyaset yaptınız. Siyasette böyle şeyler olur. Siyasetçi alkış da alır, yeri gelince protesto da edilir. - Elbette, ona katılıyorum. Ancak, biz Galatasaray camiası olarak orada ev sahibi durumundaydık. Sayın Başbakan ve ekibi, bizim konuğumuzdu. Orada “ev sahibi nezaketi” göstermeliydik. Eğer Sayın Başbakan’ı protesto etmek isteyen varsa, tepkisini başka ortamda ortaya koymalıydı. - Faruk Nafiz Özak’la protesto gecesini daha sonra epey konuştum. Her seferinde, “Biz olayı Galatasaray camiasına mal etmiş değiliz” dedi. - Yine de o gecenin şokunu pek üzerimden atabilmiş değilim. O yüzden Türk Telekom Arena’da maç seyretmek içimden gelmedi. Hâlâ aynı duyguları yaşıyorum. En az bir yıl stada gidip maç seyretmem sanırım. Özen Göksel de moral verdi: - Stadyuma çok emeğiniz geçti. Elinize sağlık. Akbank’ın locası var ama ben gençlerle birlikte tribünden maç izlemeyi seviyorum. Söz localardan açılınca, Çelebi’ye oralarda yaşanan sıkıntıyı sordum: - Localarla, onlara ayrılan koltuklar arasında kopukluk var. Tribündeki seyirciler sürekli locaların önünden geçebiliyor. Bu yöntem loca sahiplerini rahatsız etmiş durumda. Ancak, kimileri söz konusu yöntemin, “UEFA kriteri” olduğunu söylüyor. - UEFA kriteriyle ilgisi yok. Stadyumu “geçici teslim” şeklinde müteahhitten almıştık. Eksikleri vardı. Localardaki o sıkıntı giderilecek. Ardından Türk Telekom Arena’nın Galatasaray için anlamını anımsattı: - Galatasaray, yeni stadyumla büyük bir gelir potansiyeline kavuştu. Onun değerini bilmek gerek. Siyasi arenadaki gerilimin benzeri, hatta zaman zaman daha fazlası, çeşitli dernek, vakıf ve spor kulüplerinde yaşanıyor... “İktidar-muhalefet el ele” işini becerebilen çok az örnek görülebiliyor...