Çin’den gelen elbise dokunsan kanser yapacak gibiydi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
DEVLET Bakanı Kürşad Tüzmen’in 170 ihracatçıyla çıktığı Mısır seferinden dönerken bir tarafımda Aksa Akrilik’in Mısır’daki şirketinin Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Can, diğer tarafımda da Ekoteks’in Genel Müdürü Mehmet Tüysüz oturuyordu.
Süleyman Orakçıoğlu’nun başkanlığını yürüttüğü İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, (İHKİB) Ekoteks laboratuvarını uluslararası boyuta taşımak için Mısır’a da bir şube açmış, kurdelasını da Kürşad Tüzmen kesmişti.
İHKİB, Ekoteks’i Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünü yabancı laboratuvar mahkumiyetinden kurtarmak için kurmuştu. Ekoteks şimdi 4 milyon dolar ciroya ulaşmış, testleri dünyada kabul görür olmuştu. İHKİB’in Ekoteks’ten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Güneş, laboratuvarın sektörü 6 milyon dolarlık ek test yükünden kurtardığına dikkat çekiyordu.
Sinan Can, Mehmet Tüysüz’e sordu: "Mısır’daki fabrikamızda Hindistan’dan da bazı ürünler kullanıyoruz. Onların ’azo boyar madde’ testini Kahire’deki laboratuvarda yapabilecek misiniz?"
Mehmet Tüysüz’ün yanıtı şimdilik olumsuzdu ama müşteriyi geri çevirmedi: "Siz ürünü Kahire’deki laboratuvarımıza teslim edin. İstanbul’daki merkezde testi yapar, sonucu en kısa sürede iletiriz."
Test konusu "azo boyar madde"lerden açılınca, Mehmet Tüysüz, bundan birkaç yıl önce yaşadığı deneyi anımsadı: "Gümrüklerden özellikle Çin’den ithal edilen elbise örnekleri gönderilir, test etmemiz istenirdi. Böyle bir elbiseyi test ettiğimizde elde ettiğimiz değerlere inanamadık. Tam 3000 ppm azo boyar madde içeriyordu."
Tüysüz, o dönemde Türkiye’de tekstil ve hazır giyimde "azo boyar madde" kullanım üst sınırının 30 ppm olduğunu hatırlattı.
Önce Tüysüz’den "azo boyar madde"nin ne olduğunu öğrenmeye çalıştım: "Azo boyar maddeler, tekstilde kullanılan boyaların ürüne tam oturmasını sağlar. Ancak, kanserojen özelliği vardır. Bu yüzden de o dönemde Türkiye’deki kullanım üst sınırı 30 ppm’di."
Aradaki farkın yol açtığı sonuç neydi acaba? Tüysüz’ün bu soruya verdiği yanıt tüylerimi ürpertti: "3000 ppm ’azo boyar madde’ içeren bir elbiseye dokunmak bile kanser yapar."
Tüysüz’ün anlattığına göre, 3000 ppm azo boyar içeren Çin üretimi kadın elbisesi, Türkiye’deki ünlü bir hazır giyim markasının etiketini taşıyordu. Tüysüz, elbisenin akibeti hakkında tahmin yürüttü: "Biz test sonucunu gönderdik. O elbiseler büyük olasılıkla gümrükten döndü."
Ekoteks’e "Elbisem allerji yaptı" ya da benzeri şikayetlerle test yaptırmak isteyen vatandaş başvurusu olmuyor. Testleri üretici yaptırıyor, "sağlıklı" belgesiyle müşteri karşısına çıkıyor.
Aslında "azo boyar madde"ler Avrupa Birliği’nin (AB) "yasak" listesinde bulunuyor, Türkiye’de de 24 türü artık kullanılmıyor...
Yine de "Ne kadar sağlıklı giyiyorum?" kuşkusunu akıldan çıkarmamak gerekiyor...
’Azo boyarlar’ın içindeki arilamin kanser yapıyor
TEKSTİL ve konfeksiyon sektöründe kullanımı söz konusu olan ve kanserojen etkisi bilinen "azo boyar maddeler"i daha doğru anlaşabilmek için İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Özipek’i aradım.
Prof. Özipek’ten aldığım bilgiye göre, "azo boyar" diye tanımlanan maddeler, tekstil boyalarının içeriğinde bulunuyor ve bunlardan bir bölümü "arilamin" içeriyor. Kanserojen etki de "arilamin"den kaynaklanıyor.
Avrupa Birliği’nde (AB) ortaya çıkan "ekonolojik tekstil" arayışlarıyla birlikte Türkiye de "arilamin" içeren 24 tip "azo boyar"ın ithalatına kapıyı kapattı.
"Azo boyar"lardaki "arilamin" sınırı da 20 ppm’e kadar indirildi...
İki bankayı birleştirdik lisansı kullanabilir miyiz
BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yönetimi, bir süre önce Koç Grubu’ndan yöneltilen ilginç soruyla karşılaştı: "Koçbank’ı Yapı Kredi Bankası’yla birleştirdik. Bizim Koçbank için almış olduğumuz bankacılık lisansı yine elimizde duruyor değil mi?"
BDDK yönetimi, bu soruya şaşırdı, yanıtı verdi: "Maalesef, Koçbank’ı Yapı Kredi’yle birleştirdiniz, o lisans elinizden gitti."
Bu olay, bankacılık sektöründe yeni bir tartışmayı başlatacak gibi... Diyelim ki sektörün devlerinden biri, daha da büyümek için bir başka bankayı aldı. Sonra da "birleştirme operasyonu" yaptı. Bu durumda, BDDK’ya önceden başvurup, "İkinci lisans bende kalsın" diyebilir mi?
Eğer bunu diyemezse, aldığı bankayı küçültüp, bir-iki şubeyle başkasına satmayı deneyebilir mi?Koç Grubu, Koçbank’ı tek şubeli bırakıp, yabancılara satabilir miydi?
Sorulara yanıt veren çıkarsa, konu netlik kazanır...