EVLİLİKTEN doğan markanın adını "Avea" koyan TT&TIM'in Genel Müdürü Cahit Paksoy heyecanlı, yerinde duramıyor: "İnsanlar cep telefonuyla konuşmaya korkuyor. Oysa cep telefonu artık lüks değil, ihtiyaç. Fiyatları indirip cep telefonuyla konuşma korkusunu bitireceğim..."
Paksoy'la Aria-Aycell evliliğini ve yeni marka Avea'yı konuşuyoruz...
Büyük harcamalarla Aria markası oturtuldu. Neden Aria ve Aycell'i bir kenara bırakıp, "Avea"yı ortaya çıkardınız? Aria adıyla bu iş yürümez miydi?
- Siz evlendiğinizde eşinizin soyadını almak ister miydiniz?
Türkiye'de en bilinen örnek Tansu-Özer Çiller çifti. Demek ki olabiliyor...
- Ama çok yaygın değil. Genelde kadın, erkeğin soyadını alır. Şaka bir yana, ortada bir evlilik var. Evliliğin yeni markayla yürümesini daha doğru gördük.
Peki İtalyanlar bu işe bozulmadı mı?
- Neden bozulsunlar ki? Oturup birlikte karar verdik. Hem Aria'nın ve Aycell'in iyi yönleri olduğu gibi, eksik yönleri de vardı.
Ne gibi?
- Aria daha çok gençliğe, sporsevere hitap ediyor, Türkiye'nin tümünü kapsamıyor imajına sahipti. Aycell ise sanki sadece kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara yönelik bir operatör gibi görülüyordu.
Avea adını bulmak için çok düşündünüz mü?
- Marka konusunda üç danışman şirketle çalıştık. Onlara şunu söyledik: Müşteriye Aria ve Aycell'in olumsuz yanlarını unutturan, iyi yanlarını hatırlatan yepyeni bir marka istiyoruz.
İlk izlenimlerinize göre Avea'yla başarılı olacak mısınız?
- Aria ve Aycel'in ayrı ayrı abone sayıları eşit gibiydi. Şimdi 5 milyona yakın abonemiz var. Pazar payımız yüzde 15. Bayilerimizden edindiğimiz izlenime göre iyi yoldayız.
Aycell'de bedava dağıttığınız telefonlar evlilikte sorun olmadı mı?
- O bedava telefon işi bir pazarlama tekniği. Bir telefon abonesi GSM şebekesine 50-100 dolara mal olur. Telefonları dağıttığımız halde bizim Aycell'deki abone maliyetimiz 19 dolar düzeyindeydi.
Şimdi Avea'da da aynı yöntemi sürdürecek misiniz?
- Ben hep yenilikler, yeni atılımlar peşinde koşarım. Onu Aycell'de yaptık yeter. Şimdi başka pazarlama yöntemleri deneyeceğiz.
Neler olacak?
- Fiyatları aşağı çektik. Yine de para kazanıyoruz. Öyleyse fiyatlar daha da inecek. Vatandaş 'Aman cepten konuşma, pahalı, çok yazar' korkusunu bizim sayemizde yenecek. Herkes rahatlıkla cepten konuşacak.
Cahit Paksoy, ucuzlukta oldukça iddialı... Paksoy'un sözleri rekabetten vatandaşın kazançlı çıkacağını ortaya koyuyor.
Özel sektör devreye giriyor, Türk Telekom bile indirimle sahneye çıkıyor...
Birileri de şu Telsim'i alsa, rekabet daha da kızışsa ne iyi olur değil mi?
300 milyon dolar için 48 milyon dolar verdiler
TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), batık bankalara borcu olan kuruluşlara "parayı peşin ver, borcun yarısını öde kurtul" uygulaması için 15 Temmuz'a kadar süre tanıdı... TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, bu uygulamadan umutluydu.
Ancak, sert eleştiriler oldu: "Vatandaşın sırtına 45 milyar dolar batık banka faturası yüklenmişken, yüzde 50 indirimli kredi tahsilatı yapılır mı?"
Eleştiriyi haksız bulanlar, daha önce yapılan, alacak satışı ihalesini hatırlatıyor: "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), batık bankalardaki kredi alacaklarının 300 milyon dolarlık bölümünü uluslararası ihaleyle satmak istemişti. Başarırsa, daha fazlasını satacaktı. Oysa dünyanın önce gelen bir finans şirketi ihalede yüzde 16 fiyat verdi. Yani, her 100 liralık alacağı karşılık 16 lira teklif etti. Bu, TMSF'nin 300 milyon dolar yerine 48 milyon dolar alması demekti. Düşük bulundu, kabul edilmedi."
TMSF, yüzde 50 indirimli kredi tahsilatı çabasının ardından yine alacak satışı ihalesini deneyecek. Bakalım o zaman fiyat ne çıkacak?