BODRUM Ticaret Odası’nın (BTO) turizmde "her şey dahil" sistemini tartıştığımız toplantısı sonrasında yazıların satır arasına Bitez’deki bir projeyi de sıkıştırmıştım.
Ortakent-Yahşi Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un dilinden düşürmediği gibi Bodrum’da "Neresinden bakarsan bak, konut yüksekliği 6.5 metreyi geçmeyecek" kuralı varken, Bitez’deki o projede durum farklıydı. "Kot farkı"nı gerekçe gösteren proje sahibi, iki katlı yapılara bir de bodrum eklemiş, pencere yerlerini bile tek dokunuşta açılacak şekilde hazırlamıştı.
Yazıda adını vermediğim projenin sahibi Yapı Endüstrisi’nin patronu Süha Yılmaz, "Konuyu bir de benden dinleyin" önerisi getirdi, buluştuk.
Süha Yılmaz, Elazığ Fırat Üniversitesi’nden mezun bir inşaat mühendisi. Elazığ’da doğup, büyümüş. İlk inşaat projelerini de Malatya’da gerçekleştirmiş.
Yılmaz, 2001’de Bodrum’a yönelmiş. Oradaki ilk projesi 36 dairelik site olmuş, sonra projelerin arkası gelmiş. Yaptığı konutları İrlandalılara da satmış, İstanbul’un ünlü simalarına da...
Yılmaz, Bitez’de ve diğer bazı projelerinde inşaat iznini "bodrum artı iki kat" şeklinde almış, projeleri de öyle hazırlamış. 2003 yılında Bodrum’da devreye giren, "Neresinden bakılırsa bakılsın yapı yüksekliği 6.5 metreyi geçemez" kararıyla durum değişmiş.
Ancak, Yapı Endüstrisi’nin patronu Süha Yılmaz, daha önceki izinlerini dikkate alarak inşaatları da "bodrum artı iki kat" esasına göre yapmakta ısrar etmiş: "Çünkü, bu benim hakkım. Ben Bodrum’un genel yapısını bozmuyorum. Sadece kot farkı hesabına dayanıyorum."
Süha Yılmaz, pencere yerlerini "dokunsan açılacak" gibi bıraktığı bodrum katlarını, "sığınak-depo" olarak göstermiş. Müşterilerine satış yaparken, "sığınak-depo hariç iki kat" yöntemini kullanmış. Elbette fiyatları da ona göre belirlemiş: "Bodrum katları satamadığım için fiyatları üçte bir düşük tuttum."
Yılmaz, "kot" farkı olan yerlerde bodrum katı yapmalarına karşı çıkılmasını, "Eşyanın tabiatına aykırı" görüyor, Bodrum’daki yerel yönetim kademeleriyle kıyasıya "bodrum pazarlığı" sürdürüyor. Yılmaz, kendisi açısından son çare olarak "bodrum davası" açmak gibi düşünüyor: "Davayı kazanınca bodrum katlarını mevcut ikişer katları alanlara ayrıca satacağım."
Bakalım Bodrum’da bu hesaplaşmadan kim galip çıkacak?
"Neresinden bakarsan bak, yapı 6.5 metreyi geçmeyecek" diyenler mi?
YAPI Endüstrisi’nin patronu Süha Yılmaz’ın Bitez’deki projesini "pansiyon tapusu"yla pazarladığını öğrenmiştim. Çünkü, projeye "turizm tesisi" yapmak üzere izin verilmişti.
Yapı Endüstrisi de "turizm tesisi yapıyorum" diyerek projeye başlamış. O yüzden tapuları "pansiyon" adı altında verebiliyormuş...
Süha Yılmaz, Bodrum’da bu konuyla ilgili bana anlatılanları doğrulayıp, ekledi: "Pansiyon tapusu yöntemini ilk kez deniyorum. Bodrum’da bunu yapan çok. Üstelik yasal bir yöntem."
"Pansiyon tapusu"yla konut almak nasıl bir duygu acaba?
Çimento ihraç etmek suç mu
TÜRKİYE Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Başkanı Adnan İğnebekçili ve Genel Sekreter Oğuz Tezmen’le sohbet ediyoruz. Konu, çimento üreticilerinin "fırsatçı"lığı...
Adnan İğnebekçili, söze durum analiziyle girdi: "Sadece Türkiye’de değil, dünyada inşaat sektörü büyüdü, çimentoya talep arttı. Dünyada çimento kıtlığı var."
İğnebekçili’nin söylediğine göre, çimentonun tonu iç piyasada doların 1.32 YTL olduğu günlerde 70 dolara kadar çıkmış. Kurlar yükselince, 56-58 dolara inmiş. İğnebekçili, geçmişi hatırlattı: "Çimento sektörü 5-6 yılı çok sıkıntılı geçirdi. 2001’de yaşam mücadelesi verdik."
2 milyar dolarlık Türk çimento sektörü, 2001’de 800 milyon dolara inmiş. Pazar 2004-2005’te toparlanmış. Sektör tam "rahatladık" derken, başta Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar olmak üzere, inşaat sektöründen sesler yükseldi: "Çimentocu fırsatçılık yapıyor, üretimi kısıp, fiyatı yükseltiyor."
Adnan İğnebekçili’nin içine de en çok bu söz oturmuş: "Bizi böyle suçlamak ahlaksızlık. Sektör yüzde 90 kapasiteyle çalışıyor."
TOKİ ve inşaat sektörü temsilcileri, içerde sıkıntı varken sektörün ihracattan vazgeçmesi gerektiğini savundu, çimento ihracatını kısıtlayıcı önlem alındı. Bayraktar, çimento ihracına Çevre Vergisi önerdi.
İğnebekçili, ihracatın neden vazgeçilmez olduğuna şöyle yanıt verdi: "İçerde fiyat 58 dolar, biz 48 dolara çimento ihraç ediyoruz. Diyelim ki dışardaki müşteriye sırt çevirdik. Kaybedilen pazara sonra nasıl döneriz."
Madem çimentoda bu kadar arz sıkıntısı yaşandı, yeni yatırım gerekmez mi? Kahramanmaraş’a iki yeni çimento fabrikası kurulacak. Arkası gelemez mi? İğnebekçili, yanıtladı: "Bizim sektör yılda genelde yüzde 2-4 büyür. Talep patlamalarını kimse tahmin edemez."
İnşaatçı yükselen maliyetten bunalınca çimentocuya yükleniyor... Çimento üreticisi "İnşaat maliyetinde payımız yüzde 4" diye savunma yapıp "fırsatçı değiliz" diyor.