Paylaş
- Devletler, dünyanın “daha iyi yaşanabilir bir yer” olmasında yetersiz kalıyor. Şirketlerin, sivil toplum örgütlerinin de sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.
Toplantının katılımcılarından ARGE Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden, bu sözleri özellikle not aldı. BM, 2010 yılında “Global Compact” ofisini oluşturunca, “Daha yaşanabilir dünya” çağrısı bir anlamda ete kemiğe büründü.
Argüden de, Türkiye’deki sivil toplum örgütleri ve şirketlere öncülük yaptı, “Global Compact Türkiye”yi oluşturdu. Buradaki başkanlık görevi de 2012’de resmiyet kazandı. Global Compact (Küresel İlkeler Sözleşmesi), kısa sürede 10 bini aşkın imzacısıyla dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik platformuna dönüşürken BM bir adım daha atıp, 110 ülkenin temsil edildiği “Ulusal Ağlar Danışma Kurulu” oluşturdu.
Danışma Kurulu, dünyayı 7 bölgeye ayırdı. Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Ermenistan, Makedonya, Polonya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna’nın yer aldığı Doğu Avrupa bölgesinin başkanlığını, Türkiye Başkanı Argüden üstlendi. Derken kısa süre önce BM Global Compact Ulusal Yerel Ağlar Danışma Kurulu internet ortamında sandık kurdu, seçim yaptı:
- Yılmaz Argüden, BM Global Compact Ulusal Ağlar Danışma Kurulu Başkanı oldu.
Argüden, bununla birlikte BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un başkanlığını yürüttüğü BM Global Compact Yönetim Kurulu’na da girdi. Böylece Unilever, BASF, Citibank, Sabancı Holding, Sinopec, Dünya Ekonomik Forumu, ICC, Transparency International, UNI Global Union gibi kurumların yer aldığı Yönetim Kurulu’nda Güler Sabancı’yla birlikte ikinci Türk oldu. Başkanlığını şöyle yorumladı:
- Danışma Kurulu’nun ilk toplantısına Türkiye’de ev sahipliği yapmıştık. Başkan seçilmemde organizasyon başarımızın büyük payı var.
Ardından Global Compact’ı anlattı:
- UN Global Compact (Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi), sürekli rekabet içindeki iş dünyasında ortak kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler öneren yenilikçi kurumsal sorumluluk yaklaşımı. Vizyonu “sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” olan Sözleşme’ye imza atmak gönüllülük esasına dayanıyor.
Sözleşme’nin 4 temel kriterinin altını çizdi:
- İnsan hakları, çalışma koşulları, çevre koruma ve yolsuzlukla mücadele. Bu başlıklar altında 10 temel prensip var.
Sözleşme’ye Türkiye’den ilk ARGE Danışmanlık’ın imza koyduğunu vurguladı:
- KalDer, Koç, Sabancı derken Türkiye’den 250’yi aşkın kurum Sözleşme’yi imzalamış durumda.
- Sözleşme’nin yaptırımı var mı?
- Yaptırımı yok. Ancak, verdiği “söz”ü tutmayan şirket ve kurumlar, listeden çıkarılıyor. Böylece bir
tür kamuoyu baskısı oluşuyor.
Argüden’in Ulusal Ağlar Danışma Kurulu Başkanlığına seçilmesi, Güler Sabancı’yla birlikte Küresel İlkeler Sözleşmesi Yönetim Kurulu’nda yer alması, Türkiye’yi “daha iyi bir
dünya” çabasında öne çıkarmaya yeter mi?
100’e yakın Türk şirketi liste dışı kaldı
YILMAZ Argüden, başkanı olduğu BM Küresel İlkeler Sözleşmesi Türkiye Yönetim Kurulu’ndaki şirket ve kurumları sıraladı:
- Akkök, Anadolu Efes, ARGE Danışmanlık, Bilim İlaç, Borusan Holding, Coca-Cola İçecek, Doğuş Otomotiv, Borsa İstanbul, Koç Holding, Sabancı Holding, TİSK, TSKB, TÜSİAD, Yüksel Holding, ZED Tanıtım ve Zorlu Holding.
- Sözleşme’ye imza attıktan sonra liste dışı bırakılan Türk şirketi oldu mu?
- Şu anda 250’yi aşkın Türk şirket ve kurumu imzayı atmış durumda. Ancak,100’e yakın Türk şirketi de imzayı attıktan bir süre sonra sözünü tutamaz hale gelince liste dışı kaldı. Anlaşılan onlar, “İmzayı atalım, nasılsa yaptırımı yok” diye düşündüler. Ancak, “Sözleşme”ye uyum yakından izleniyor.
“Daha iyi bir dünya” geçici heveslerle mümkün olabilir mi?
Paylaş