Paylaş
P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı Prof. Uğur Erdener’le birlikte “Olimpik Anneler” projesini tanıtırken Merkez Bankası’nın şok faiz kararının henüz sakinleştiremediği ürküten dalgalanmaya değindi:
- Bizim şiketin Türkiye senaryosunda ortalama 7 yılda bir kriz öngörüsü var.
- Merkezin hazırladığı bir senaryo mu bu?
- Hayır, P&G Türkiye’deki değerlendirmelerle ortaya çıkan bir senaryo.
P&G Türkiye’ye 1991’de katıldığını belirtti:
- P&G bünyesinde ilk krizi 1994’de yaşadım. Sonra 2001’deki büyük krize tanık olduk. Ardında 2008’de ABD’den başlayıp dünyaya yayılan kriz, Türkiye’yi de etkiledi. Biz aslında 2015’te yeni bir kriz yaşanabileceği olasılığı üzerinde duruyorduk. Düşündüğümüzden erken gündeme geldi.
- Şu anki ortamı “kriz” olarak tanımlıyor musunuz?
- Henüz değil. 2-3 ay daha bekleyip, görmekte yarar var.
7 yılda bir kriz öngörüsüne şu yönüyle de baktı:
- Türkiye ekonomisinin 7 yılda bir içine girdiği durumu “enerji boşalması” şeklinde de görmek mümkün.
P&G’de bilanço döneminin temmuzda tamamlandığını kaydetti:
- Temmuz 2013-Temmuz 2014 bilanço dönemiyle ilgili iki kez revizyon gündeme geldi. Önce, Gezi Parkı’nda başlayıp, ülkemiz gündemine oturan olayları öngörememiştik. Ayrıca, 17 Aralık’ta başlayan süreci de öngörmemiz söz konusu olamazdı. Bu da bir revizyon gereğini ortaya koydu.
- Revizyondan kastınız nedir? Büyümenizde yavaşlama var mı?
- Hedeflerimiz doğrultusunda, iki haneli büyüyoruz. Revizyon daha çok ürün fiyatlarında gündeme geldi.
- P&G Türkiye’nin cirosu ne durumda?
- Ülke bazında ciro açıklayamıyoruz. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “500 Büyük Sanayi Kuruluşu” sıralamasında da bu nedenle adımız yok. Şu kadarını söyleyebilirim. Türkiye, 70’i aşkın P&G ülkesi arasında ilk 15’te.
Başbakan Tayyip Erdoğan”ın “faiz lobisi” takıntısı, Amerikan Merkez Bankası FED’in kararlarının da etkisiyle Gezi ve 17 Aralık sürecinde Merkez Bankası’nı “oyun kuran” rolünden “oyuna gelen” pozisyonuna düşürdü.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dünyada “Türk ekonomisinin çıpası” olarak kabul edilmişken, ona duyulan güveni boşa çıkarmanın mantığı var mı?
TÜSİAD Başkanı’nın sözlerine imza atarım
SAAT&Saat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Kaya’nın ofisinde güncel gelişmeleri değerlendiriyoruz. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Tarkan Kadooğlu’na döndü:
- Başbakan Tayyip Erdoğan, “vatan hainliği” ile suçladı ama ben TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın sözlerinin altına imzamı atarım. Araya girdim:
- Bu desteği kamuoyuyla paylaşır mısınız?
- Elbette, buyurun yazın.
Muharrem Yılmaz’ın söz konusu konuşmasının Başbakan’ı kızdıran bölümünü anımsayalım:
- Hukukun üstünlüğüne riayet etmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumların bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerine baskı kurulan, İhale Kanunu onlarca kez değiştirilen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değil. Erdoğan, bu sözlere “vatan hainliği” suçlaması yöneltince, Yılmaz anında yanıtı verdi:
- Vatanseverliğimi kimseye sorgulatmam. Bu ortamda Tanrıverdi’nin, “Yılmaz’ın sözlerinin altına imzamı atarım” demesi önem taşıyor.
Paylaş