Bırakın bankaları biraz da biz soyalım

TBMM'den geçen yeni Tüketiciyi Koruma Yasası'nın Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında bir milletvekilinin söylediği şu sözler, bankacıların dilinden düşmez oldu:

‘‘Bırakın bankaları biraz da biz soyalım...’’

Yasa Komisyonda görüşülürken, Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) temsilcisi de orada hazırdı. TBB temsilcisi dili döndüğünce, ‘‘Bankadaki paralar patronun değil, halkın parası. Bankaların bunları doğru kullanmalı. Kimseye ucuz para veremeyiz. Borcunu ödemeyeni cezalandırmamız gerekir’’ diyerek, sektörü savunmaya çalıştı.

Bunun üzerine bir milletvekili söz aldı. Önce, yakın zamanda Çukurova Grubu'nu kurtarma planını hatırlattı, Pamukbank'tan doğan 2.7 milyar dolarlık borç için üç yılı ödemesiz libor artı yüzde 0.5 faizle 15 yıllık ödeme planı yapıldığını vurguladı. Ardından can alıcı cümle geldi:

‘‘Bugüne kadar bankaları patronları soydu. Biraz da biz soyalım.’’

Milletvekili ‘‘biz’’ derken, 2001 krizi yüzünden kredi kartı borcu altında ezilen vatandaşı kastetiyordu. Kriz iyi niyetli kredi kartı sahibini de etkilemişti. 1 milyar liralık borcu 4-5 milyara, hatta daha fazlasına çıkanlar vardı. Kimi bilezik satıp borcunu kapatma çabasına girmiş, kimi dost-akraba desteğiyle borcunu ödemeye çalışmıştı.

REPO YAPANLAR VARDI

Bankalar Birliği'nin uğraşına rağmen, Tüketici Yasası, kredi kartı mağdurlarını sevindiren şekilde Meclis'ten geçti.

Kredi kartı borcunu ödemeyip, temerrüde düşenler, getirilen yıllık yüzde 50'lik faiz oranı sınırıyla rahat nefes aldı. Çünkü, bu oran bankaların normal faizlerinin de altında kalıyor.

Bir bankacı, konuya kendi penceresinden şöyle bakıyor:

‘‘2001'de gecelik faizler yüzde 7000'lere fırladığında, birçok kredi kartı sahibi nakit avans çekip, gidip o yüksek faizlerden repo yaptı. Bunun yükü bankalara bindi. Biz iyi niyetli olan müşterimize her zaman yardıma hazırız. Yalnız, yeni yasa bence çoğunluğu mağdur ediyor.’’

Ben ‘‘Çoğunluğu mağdur ediyor’’ sözüne takılınca, şu rakamları veriyor:

‘‘Türkiye'de 15 milyon kredi kartı kullanımda. Birden fazla kredi sahibi olanlar dikkate alındığında, kart

sahibi sayısı da 5 milyon dolayında. Bankaların

sorunlu kredi kartı dosyalarının sayısı 900 bin. Sorunlu kredi kartları 170-180 bin kişiyi ilgilendiriyor. 170-180 bin kişi kurtarılırken, geri kalan 4 milyon 800 bin kişiyi aşan ve borçlarını düzenli ödeyen kredi kartı müşterilerine haksızlık ediliyor. Onlara bir anlamda,
‘Siz de borcunuzu aksatsaydınız' deniliyor.’’

Bankacılar, milletvekilinin ‘‘Bankaları biraz da biz soyalım’’ sözüne içerleyip,

Tüketici Yasası’nı ‘‘İntikam Yasası’’ olarak niteliyor. Bankalar müşteriyle anlaşıp, ‘‘orta yol’’ bulsaydı, belki olay bu noktaya gelmezdi.

Kredi kartı mağduru seviniyor, bankacılar burnundan soluyor ve ‘‘bu yükü kime yansıtırım’’ hesabı yapıyor.

Bu durum, bankalarla kredi kartı mağdurları arasında yeni ‘‘hukuk savaşı’’nın habercisi gibi görünüyor.


İhracatçı, Erdoğan'a Tüzmen lobisi yaptı


SİİRTLİ
sandıktan AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘‘Başbakan’’ çıkaracak diye Irak Savaşı, Kıbrıs telaşı arasına bakanlık hesapları girdi.

Anında lobiler oluştu. İhracatçılar da lobi yapanlar arasındaydı. İhracatçılar, Dış

Ticaret Müsteşarlığı döneminden beri kendilerinden biri olarak gördükleri Kürşad Tüzmen'e dört elle sarılıyor.

İhracatçılardan kimi bizzat giderek, bir bölümü telefonla Erdoğan'a ricada bulundu: ‘‘Sayın Erdoğan, bizim dilimizden en iyi Kürşad Tüzmen anlıyor. Eğer Kürşad Bey yerinde kalırsa mutlu oluruz.’’

İhracatçılar bununla da yetinmedi, bir de Erdoğan'ın sağ kolu, AKP MKYK üyesi işadamı Cüneyd Zapsu'ya da ricacı oldu:

‘‘Aman Cüneyd Bey, Kürşad Tüzmen'e sahip çık.’’

Bakalım ricalar etkisini gösterecek mi?
Yazarın Tüm Yazıları