Belediyesi kapansın diye çok uğraştı, sonunda adaylık da elinden gitti
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
EMİNÖNÜ ilçesinde yaşanan sıkıntıyı önceleri İstanbul Valisi Muammer Güler’den dinlemiştim: "Eminönü’nde gece nüfusu 23 bin dolayında. Gündüzleri nüfusu birkaç milyonu bulan ilçenin kaderini sadece han odalarında geçici ikamet edenler belirliyor. Çok sağlıklı bir yapı değil."
Sonra aynı noktaya İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş da dikkat çekmişti. Bu saptamalar üzerine Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er’i aramıştım, anlatmıştı: "Sayın Başbakan’a rapor sunduk. Eminönü ilçesi Fatih’e bağlansın istiyoruz."
Gün geldi, Türkiye’deki birçok belde belediyesiyle birlikte Eminönü için de 29 Mart 2009 itibariyle "kapanış" göründü. Yasa çıktığında Nevzat Er memnundu:
En doğrusu buydu.
- Ya koltuğunuz?
Zamanı geldiğinde yine yarışa gireriz.
Er, AKP’den Fatih Belediye Başkanlığına aday olmak için yarışa girdi. AKP tercihini mevcut Başkan Mustafa Demir’den yana koydu.
Nevzat Er, geçenlerde Mustafa Başdemir, Yüksel Çengel, Mehmet Çeker, Prof. Naci İnci’nin de aralarında bulunduğu yakın dostlarıyla "Başkanlığa veda" buluşması yaptı. Buluşmada şu fıkrayı anlattı:
Adamın biri geçimini avcılıkla sağlıyormuş. Her gün omuzunda şahiniyle ava çıkarmış. İşleri ters gitmeye başlayıp, günlerce eli boş döner olunca çareyi ormandaki "ermiş mezarı"nda duada aramış: "Ne olur bana bir el uzat. Avda şansımın açılması için yardım et."
Duanın ardından dalmış ormana. Birden ileride karartı görmüş. Tam, "Galiba beklediğim av geliyor" derken, bir kartal hızla omuzundaki şahini kapıp, uzaklaşmış.
Avcı dönüş yolunda yine "ermiş mezarı"na uğramış: "Sana, ’Bana elini uzat’ diye yalvardım, tek varlığım şahinimden de oldum. Sözlerimi ters mi anladın?"
Nevzat Er, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’yla birlikte geçmişte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatlığını yapmıştı.
Belki de, "Bu kadar hukukumuz var, Eminönü kapanır, Fatih’ten aday olurum" diye düşünüyordu...
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, Nevzat Er, 29 Mart için "yarış dışı" kaldı...
Kimi zaman ’babam sağolsun’ dememek çok işe yarıyor
GEÇENLERDE Artvinliler Hizmet Vakfı Başkanı Recai Delibaşoğlu aradı: "2 bin 500 hemşehrimiz arasında anket yaptık. Anketten Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, Vatan Gazetesi Yazarı Ruşen Çakır ve siz çıktınız. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ndeki gecemizde ödülünüzü vermek isteriz."
Gecenin onur konuğu Artvinliler’in başında Tekfen Holding ve TEMA Vakfı’nın kurucularından Nihat Gökyiğit, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın vardı. Borçkalı Hüseyin Aydın’a Halkbank’ı sorduk:
2008 kárınızdan memnun musunuz?
- 1 milyar 18 milyon lira kár ettik. Kár, 2007’ye göre yüzde 10 azaldı. Bu aşırı ihtiyattan oldu.
Neden?
- Bankamızın halka açık hisselerinin yüzde 99’u yabancıların elinde. Onlar bizi dikkatle izliyorlar. O yüzden ihtiyatı elden bırakmadık.
Kamu hesapları avantajını kullanabiliyor musunuz?
- Artık bizim için "babam sağolsun" durumu yok. Bundan da şikayetçi değiliz. Hatta işe de yaradığını düşünüyoruz. Yarışa daha sıkı asılıyoruz.
2001 krizinden sonraki "doğru altyapı" oturtulmasaydı, Halkbank, "babam sağolsun dememek artık daha iyi" noktasına gelebilir miydi?
70’lik rakıya 20’lik bandrol yapıştıranlar neden engellenemiyor
İSVİÇRELİ Sicpa ile Kibar Holding el ele ihaleyi kazandı, alkollü içki ve sigara fabrikalarında "bandrol" sistemi tümüyle değişti. Maliye, banttan çıkan sigaraları, alkollü içkileri on-line izleme olanağına kavuştu.
Ancak, bu kez rakı ve votka üretiminde büyük bir sorun Maliye Bakanlığı’nın önüne konuldu. Sektördeki şirketler sıklıkla, "Aramızdan biri, 70’lik rakı, şişesine 20’lik bandrol yapıştırıyor. Bu şekilde vergi kaçırarak fiyat kırıp, piyasayı bozuyor" şikayetlerini Maliye’ye iletti.
Bir bilene sordum:
Üretimi banttan izleyen bakanlık 70’lik rakıya 20’lik bandrol yapıştığını göremiyor mu?
- Denetim olmadan göremez. Çünkü, üretim sırasında bandrol seçimi manuel yapılıyor. Dolayısıyla 70’lik rakıya 20’lik bandrol yapıştırıldığını göremiyorlar. Sadece ihbar ve baskınlarla bazı numuneleri yakalayabiliyorlar.
Bu durum üretim aşamasında önlenemez mi? Bantlara kamera yerleştirilip, canlı izleme de olacaktı.
- Bulunabilir sanırım.
Bir alkollü içki üreticisi göz göre göre "bandrol oyunu" yapıyor, nedense "dur" diyen çıkmıyor...