Paylaş
- Fransa’nın bloke ettiği başlıklar vardı. Hollande yönetimi ile yeni döneme girildi. Fransa’nın Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu’nu kapsayan 22’nci başlığın bu dönemde açılmasını bekliyoruz. İrlanda’nın başkanlığı döneminde bu başlık açılırsa, 3 yıllık aradan sonra ilk kez yeni başlık açılmış olacak.
Brüksel’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’le birlikte Sosyal Politikalar ve İstihdam’ı kapsayan 19’uncu başlığın açılması için görüşmeler yapan Egemen Bağış, EPC’deki konuşmasının önemli bölümünü barış sürecine ayırdı:
- Annelerin gözyaşlarının rengi, milliyeti yoktur. Birbirimizi değiştiremeyiz. En iyisi birbirimizi anlayarak, birlikte yaşamak. Real Madrid’i yenen Galatasaray’ın taraftarı Fenerbahçe’yi desteklemez, Fenerbahçeli de Galatasaray’ı. Bu, herkesin kendi seçimidir. Önemli olan birbirimiz anlamaktır.
Ardından Heredot’un sözünü anımsattı:
- Barış zamanı oğullar babalarını, savaş zamanı ise babalar oğullarını gömer.
Son 30 yılı aşkın dönemde Türkiye’de suçlu ve masumun kanının birlikte aktığını kaydetti:
- Barışa ve uyuma azim ve kararlılıkla saygı gösterilmeli. Dağlarımızın kan kırmızısıyla değil, doğanın rengi yeşille kaplanmasını istiyoruz.
Türkiye’nin, çocuklarının kendi vatandaşlarına karşı silahlandığı bir ülkenin acısını yaşadığını vurguladı:
- Terörizmin Türkiye’ye maliyeti 300 milyar doları aştı. Mücadelemiz, bize tahminimizden de pahalıya mal oldu.
Türkiye’nin terörle mücadelesinde Avrupa ülkelerinde pek destek göremediğine dikkat çekti:
- Terörizmin rengi, inancı, dini veya ulusu yoktur. Terör yalnızca tek bir ulusun sorunu olamaz. Biz terörist gruplar arasında bir ayrım yapmıyoruz ve dostlarımızdan ve müttefiklerimizden de aynı yaklaşımı bekliyoruz.
Terörizmle mücadeleye dönük çıkardıkları kanunlara son örneği verdi:
- Şubat ayında Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’u çıkardık.
Oy kaybı pahasına olsa da sonuna kadar gitmekte kararlı olduklarının altını çizdi:
- Hiçbir oy, bir annenin gözünden akan bir damla gözyaşı veya bir gencin bedeninden akan bir damla kan kadar değerli olamaz.
Yaşanan tarihi sürecin sonunda sadece terörizmin değil, aynı zamanda başka önemli sorunların da çözüleceğine vurgu yaptı:
- Bu süreç, siyasi ve anayasal reformları gerçekleştirmede de önemli rol oynayacak. Barışçıl bir çözüme ulaşmanın Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine önemli bir etkisi olacak.
Bu noktada Avrupa Birliği’ne (AB) şu çağrıyı yaptı:
- Terörle mücadelemiz ve bölgede barışın sürdürülmesinde böylesi önemli dönemde ortaklarımızın açık desteğini bekliyoruz. AB’nin bir bütün olarak, sürdürülen bu çabalara güçlü ve açık destek vermesi büyük önem taşıyor.
AB’nin “güçlü desteği”ni almak, barış sürecini hedeflenen sona ulaştırmaya yeter mi?
AB, Türkiye’yi istiyor mu
AVRUPA Politika Merkezi (EPC-European Policy Center) CEO’su Hans Martens, Egemen Bağış’a sordu:
- Türkiye hâlâ AB’ye tam üye olmak istiyor mu?
Bağış, soruyla yanıt verdi:
- Evet, biz istiyoruz. Ancak, AB Türkiye’yi istiyor mu? Asıl yanıt bekleyen soru bu. Eğer istemiyorsa, bunu açıkça ortaya koysun.
AB’yi diyetisyene benzettiğini kaydetti:
- Diyetisyenin yönlendirdiği şekilde beslenirseniz daha sağlıklı hale gelirsiniz.
Türkiye, başta demokratikleşme olmak üzere AB’nin kriterlerine uyum konusunda çok yol aldı. Devam da ediyor.
Askerler Türkiye’nin modernleşmesini istiyor
EGEMEN Bağış, bir soru üzerine ordunun AB sürecine yaklaşımın şöyle anlattı:
- Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran önder kadro asker ağırlıklıydı. Cumhuriyeti kurarken önlerine modern Türkiye hedefi koymuşlardı. Orduda aynı anlayış sürüyor.
Başbakanımız AB’de lider olsa krizi çoktan çözerdi
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Brüksel’deki sohbet sırasında Avrupa’daki krize değindi:
- AB içerisinde Sayın Başbakanımızın liderliği olsa, kriz çoktan çözülmüş olurdu. Türkiye’nin lider kadrosu AB’de olsun, çok kalmadan krizden çıkılıp büyümeye geçilebilir.
AB’nin önünde iki yol olduğunu savundu:
- AB ya stratejik vizyon sahibi, ekonomik rekabet gücü yüksek ve kültürel kapsayıcılığı olan bir küresel oyuncu olacak veya daha içe dönük yaklaşımla kıtasal güç olarak kalacak. Türkiye’siz bir Avrupa tarihi yazmak imkansızdır.
Paylaş