Bana burs veren işadamının köyüne 5 bin ağaç diktim
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ANKARA’da Malatya Gelişim Platformu’nun (MAGEP) düzenlediği Malatya Eğitim Vakfı’na (MEV) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından "Üstün Hizmet Ödülü" verilişini kutlama gecesindeyiz...
Onur konukları arasında Malatya’nın iki ilçesinde kaymakamlık, kentte Emniyet Müdürlüğü yapmış İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun var.
Platform sözcüsü Dr. Mustafa Kemal Akgül’den MEV Başkanı Şaban Taçyıldız’a, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’a kadar bir dizi konuşma art arda sıralandı.
Malatya’ya yapılan okullarda, hastane ve sağlık ocaklarında, bursla desteklenen öğrencilerde MEV’in rolü anlatıldı.
Derken, "Şimdi de bir bursiyerimiz konuşacak" anonsu duyduk. Kürsüye Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki Genel Müdürlerden Dr. Atilla Şahin çıktı. Şahin, "1964 Malatya Kernek doğumluyum" diye söze girdi, MEV’in hayatını nasıl değiştirdiğini anlatmaya başladı: "1985’te üniversite üçüncü sınıftayım. İstanbul Tıp’ta okuyan bir arkadaşım, ’Malatya Eğitim Vakfı kurulmuş. İhtiyacı olan öğrencilere burs veriyormuş, başvuralım’ önerisi getirdi."
Atilla Şahin ve arkadaşı, MEV’e önderlik eden isimlerden birinin de Prof. Mesut Parlak olduğunu öğrenmiş, soluğu yanında almış. Prof. Parlak, Atilla Şahin’i Atilla Orhan adlı bir işadamına yönlendirmiş.
Atilla Şahin’e işadamı Atilla Orhan’dan, tıpta okuyan arkadaşına da bir başka işadamından burs bağlanmış. Şahin’in tıpta okuyan arkadaşı, Malatya’daki ailesine mektup yazmış: "Ben MEV’den burs almaya başladım. Artık daha az para gönderebilirsiniz."
Babasından yanıt gelmiş: "Ayakkabım çok kötü durumdaydı, alamıyordum. Şimdi sana gönderdiğim paradan artan kısmını biriktirip, bir ayakkabı alacağım. Solmuş eşarpla dolaşan annene de yenisini alabileceğim."
Şahin, aldığı bursun önemini vurguladı: "Bursu enflasyon hesabıyla bugüne uyarlasak, onu 10’la, 20’yle çarpsak ve elime böyle bir para geçse o burs kadar kıymeti olmaz. MEV’in bana katkısını asla unutamam."
Atilla Şahin, 10 yıl kadar kaymakamlık yapmış. İlk kaymakamlık yeri de kendisine burs veren işadamı Atilla Orhan’ın ilçesi olmuş. Şahin, görevi sırasında Atilla Orhan’ın köyüne 5 bin ağacı bizzat diktirmiş...
Atilla Şahin şimdi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda bürokrat... Tıptaki arkadaşı da Malatya’da hastane sahibi olmuş...
TBMM’nin ödülü başta Başkan Şaban Taçyıldız olmak üzere MEV’e emeği geçen herkesi daha da yüreklendirdi. MEV’in çatısı altında tek vücut olanlar o gece, "daha fazla öğrenciye burs, Malatya’ya daha çok okul" mesajı verir gibiydi...
Alkışlar kentlerinin aydınlık yarınlarına katkıda bulunan Malatyalılara...
Teşekkürler bunu görüp, 47 vakıf ve işadamı arasına MEV’i de alan TBMM’ye...
100 milyon dolarlık kulelerde devlet bize kazık attı
TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Ankara uçağında karşılaştığımda yanında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan üst düzey bir bürokrat oturuyordu.
Hisarcıklıoğlu yakındı: "Özelleştirme İdaresi’nden 100 milyon dolara Tekel’in Ankara’daki ikiz kulelerini almıştık, kazık yemişiz."
TOBB ihaleyi kazanıp, 100 milyon doları ödedikten sonra, tamamlanmamış ikiz kulelerle ilgili sorunlar bir bir karşısına çıkmıştı. Belediyeden binaların mimarına kadar bir dizi kurum, "Alacağımız var, önce onları öde" deyip, çivi çaktırmıyordu.
Hisarcıklıoğlu, "Devlet vatandaşına böyle kazık atar mı arkadaş" derken, bürokrat şakayla karışık yanıtladı: "Hemen bize devredin, başkasına daha pahalıya satarız."
Hisarcıklıoğlu’na takıldım: "Sizin gibi bir Kayserili böyle sorunları olan binayı nasıl alır?"
Yan koltukta oturan işadamı hatırlattı: "Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci de Kayserili."
Kayserili Kayseriliyi "kazıklamış", 100 milyon doları veren TOBB’un başına dert açılmıştı...
Malatya’ya gitmek ’umre’ etkisi yapıyor
MALATYA Gelişim Platformu’nun (MAGEP), TBMM tarafından Malatya Eğitim Vakfı’na (MEV) "Üstün Hizmet Ödülü" verilişini kutlama gecesinde kürsüye çıkan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, "Malatya’ya gitmek benim için umre gibi" benzetmesi yaptı.
Prof. Parlak’ın bu sözü aslında, "Doğduğunuz, büyüdüğünüz kentlere nerede olursanız olun katkıda bulunun. Kentinizin yarınlarını aydınlatmak için elinizden gelen her şeyi yapın" çağrısıydı...