Adımı marka yaptım, kimsenin etiketi için mal üretmem

MALATYA Eğitim Vakfı (MEV) Başkanı Şaban Taçyıldız, bu kez Sabri Özel için aradı: "Sabri Özel, Malatya’ya mağaza açıyor. Mutlaka birlikte gitmeliyiz..."

Sabri Özel, Anadolu’daki birçok çocuk gibi, 11 yaşındayken biraz sıkıntıdan kaçmak, biraz da hayallerinin peşinde koşmak için soluğu İstanbul’da almıştı. Bulaşıkçılık, iplik ticareti derken, işe 1969’da mini triko atölyesiyle başlamıştı.

Bugün artık kendi adını taşıyan bir giyim markasının sahibi olan Sabri Özel, hiç kopmadığı kentine bu kez 900 metrekarelik bir mağazayla dönüyordu.

Havaalanında baktım, Sabri Özel’in Malatyalı tüm dostları oradaydı. Kadir Eriş’ten MEV eski Başkanı Mustafa Başdemir’e, Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD) Başkanı Yunus Akdaş’tan Sadettin Çekmegil’e, LC Waikiki’nin patronu Vahap Küçük’ten turizmci Ali Bozatlı’ya CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu’ndan Kenan Işık’a, Nuryıldız’ın patronu Şahin Nalbant’tan Nurteks’in sahibi İbrahim Nalbant’a kadar birçok kişi Sabri Özel’in yanındaydı.

Kurdelesini Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz ve Belediye Başkanı Cemal Akın’ın kestiği mağazada Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mücahit Fındıklı, Işık Plastik’in patronu Mehmet Çeker dikkatimi çeken isimler arasındaydı. AKP’nin her gördüğümde bende "arı gibi çalışıyor" izlenimi bırakan Malatyalı MKYK üyesi Öznur Çalık da açılışta yerini almıştı.

Hazır giyim sektörüne 1969’da küçük bir triko atölyesiyle adım atan Sabri Özel, gömlek, takım elbise derken büyüdü. Özel, bugün İstanbul’da 26 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikada kadın üst giyimine varana kadar hazır giyim üretimi yapıyor.

Sabri Özel’in ekibinde çalışanların sayısı mağazalarla birlikte 927 kişiyi buluyor: "35 yıldır birlikte çalıştığımız personelimiz var. Baba, oğul hatta şimdi de torun bizimle birlikte."

"İşinin çırağı olamayan, patron da olamaz" felsefesiyle hareket eden Özel, başta ABD ve Rusya olmak üzere 12 ülkeye ihracat yapıyor, ürünlerine güveniyor: "İmalatı kendin yapmazsan, her zaman kalite sorunu yaşarsın."

Özel, konuşurken üzerimdeki ceketin yakasını yokluyor, sonra aynı hareketi bana yaptırıyor. Ardından kendi ceketini göstererek, iddiasını ortaya koyuyor: "Bir ceket üretimden çıkana kadar ortalama 72 operasyondan geçer. Yani, 72 kişinin eli değer. Bizde bu sayı 132’dir. Bizim ceketler banttan çıkana kadar 132 kişinin eli değer."

Hep kafama takılan, "Neden kendi adınızı marka yaptınız? Sabri Özel, hadi biz Türkler için tamam da yabancılar nasıl telaffuz edecek?" sorusunu yöneltiyorum, Özel çıtayı yükseltiyor: "Sanki Giorgio Armani veya Pierre Cardin’in telaffuzu çok mu kolay. Ama dünyada çok iyi bilinen markalar bunlar. ’Sabri Özel’i neden dünya öğrenmesin?"

Özel ayrıca, "Ben adımı marka yaptım, dünyada kimsenin etiketine mal üretmem" diyor...

Madem öyle, "Sabri Özel"i dünyaya öğret, göğsümüz kabart...

Çamaşır makinenizde kaç kilo beton var

BİZİM mesleğin duayeni işadamı Turgut Dinsel’le Manisa’daki Vestel City’ye ziyarete gittiğimiz gün, hemen karşıdaki Veston’a da uğramıştık...

Veston, Turgut Dinsel’in oğlu Koray Dinsel’le yarıyarıya ortak olduğu bir şirket... İstanbul’da kurduğu Kalıp-San’la iş dünyasına adım atan Turgut Dinsel, Manisa’daki şirketin adını belirlerken, gazetecilikteki başlık tekniğini kullanmış, Vestel’le betonu birleştirip, Veston yapmış...

Veston’u turlayınca, çamaşır makinelerimizin ağırlığını daha iyi anladım. Çünkü, çamaşır makinelerimizde 9’la 14.5 kilo arasında değişen ağırlıklarda beton var...

İşte Dinsel’lerin Veston’u da esas olarak Vestel’in çamaşır makinelerine beton üretiyor. Çamaşır makinesine konulan beton öyle sıradan değil. Demir cevherinden oluşan bir karışımla üretiliyor. Manisa’daki Veston’un bir eşi Moskova’da da faaliyet gösteriyor.

Veston’daki ekipten öğrendiğime göre, çamaşır makinelerinin kapasitesine ve gücüne göre beton ağırlığı da artıyor. Beton, çamaşır makinesinin çalışırken dengede durmasını sağlıyor...

Bakın bakalım çamaşır makineniz kaç kilo betonla dengede duruyor?

Sen hayatında zeytin çırptın mı Kürşad Bey

ERTUĞRUL Kumcuoğlu... Eski Maliye Müsteşarı, eski DSP milletvekillerinden... Kendi deyimiyle geldiği tüm konumları zeytin ve zeytinyağına borçlu: "Ailemin zeytinyağı geliriyle okudum."

Ertuğrul Kumcuoğlu
, benim yazılarımdan birinde, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in, "Bekleyin, zeytinyağı fiyatı yükselecek" sözünü başlıkta görünce sinirlenmiş: "Kürşad Bey acaba hayatında hiç zeytin çırptı mı? Zeytin çiftçisinin, zeytinyağı üreticisinin çektiği sıkıntıyı bilebilir mi?"

Ertuğrul Kumcuoğlu
, ham dökme zeytinyağı ihracatının önünün açılması konusunda Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Salih Madra’ya hak veriyor: "Serbest ekonomide böyle bir sınırlamanın mantığı var mı? Bırakın isteyen zeytinyağını ham dökme şeklinde de ihraç edebilsin, düşük fiyata mahkum olmasın. Buna karşı çıkanların mantığıyla bakınca fındığı, mercimeği işlemeden ihraç etmemek gerek."

Kumcuoğlu, üreticinin borçları nedeniyle zeytin parasını çoktan yediğini, bekleyecek gücünün olmadığını vurguluyor... Tüzmen’e de "zeytinyağında oynanan oyunlara taraf olma" çağrısı yapıyor...

Acaba "ham dökme" ihracatına izin verilirse zeytinyağı kurtulacak mı?
Yazarın Tüm Yazıları