Gülgen, yurt dışına ilk dizi ihracatı yaptığı günlere döndü:
- İlk TV dizisi ihracatını 2001 yılında yaptım. O günlerde ihracata bölüm başına 30 dolar ile başladık.
Avdagiç, 2011’den beri “İTO şemsiyesi” açarak “milli katılım” sağladıkları fuar vesilesiyle edindiği bilgilerden şimdilerde ulaşılan gelir düzeyini düşündü:
- Bugün iyi bir dizi bölüm başına 400-500 bin dolara ihraç edilebiliyor. Uzun soluklu iyi bir dizinin cirosu 50 milyon doları aşabiliyor.
Avdagiç, 30 Türk dizi-film şirketini çatısı altında toplayan “milli katılım standı”nda ev sahipliği yapmak üzere Cannes’a, İTO Başkan Yardımcıları Dursun Topçu, İsrafil Kuralay, Meclis Üyeleri Mahmut Özden ve Muharrem Ender Karvar ile birlikte gitti. Cannes’da yaptığımız sohbette söze MIPCOM’a katlımın öneminden girdi:
- MIPCOM’da 110 ülkeden 14 bin katılımcı yer alıyor. 5 bini alıcılar olmak üzere 7 bin ziyaretci çekiyor. Dolayısıyla bu fuar, TV dizilerimiz için ihracata dönük önemli bir vitrin özelliği taşıyor.
Türkiye’nin TV dizisi ihracat gelirinin 2008 yılında 100 bin dolar düzeyinde olduğunu anımsattı:
- Dizi ve film ihracatımız 250-300 milyon dolar düzeyine çıktı. Dizi ihracatında İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya ile birlikte dünyada ilk 5 ülkeden biriyiz.
- Fuat Bey, bak Sayın Sall’ın senden istekleri var.
Tosyalı, sordu:
- Buyursunlar efendim, ne istiyorlar?
Sall, yanıtladı:
- Tosyalı Grubu olarak Cezayir’e yaptığınız gibi Senegal’e de demir-çelik yatırımı ile gelmenizi bekliyoruz.
Erdoğan araya girdi:
- Sayın Sall, öncelikle Tosyalı’nın ülkenize yatırım yapması için ne teklif edeceğinizi öğrenmesinde fayda var. Yatırımı çekecek ne tür teşvikleriniz olacak?
- Birlik olalım, Kâhta’da (Adıyaman) badem üretimini arttıralım.
Ekip 2 Nisan 2014’te önemli bir adım attı:
- Kâhta Sert Kabuklu Meyve Üreticileri Birliği (Badem Birliği) kuruldu.
Mehmet Sena Yıldırım başkanlığındaki Birlik, önüne şu hedefi koydu:
- Kâhta’da 2 bin 800 dekarda badem üretiliyor. 10 yılda badem üretilen alanı 20 bin dekara çıkaralım. Bademi satarken fiyatı belirleme gücünü elde edelim.
İki yılda bu hedeflere ulaşılınca yeni planlar hazırlandı. 2017’de “Kâhta Bademi” tescil ettirilip, fabrika yatırımı yapıldı:
- 2017’de Tarım Kredi Birlik A.Ş.’yi kurup, badem işleme fabrikasını devreye aldık.
Birlik, bu yıl tüm ürünlerini Tarım Kredi Birlik A.Ş.’ye satarken, bölgede iki badem işleme tesisi daha devreye girdi. Kâhta Badem Birliği, 2017’ye önemli bir işi daha ortaya koydu:
Geçen yılın nisan ayında G-20’de yeni bir grup oluşturuldu:
- Eminent Persons Group on Global Financial Governance (Küresel Finansal Yönetim Seçkin İnsanlar Grubu).
Avrupa Merkez Bankası (ECB) eski Başkanı Jean Claude Trichet, ABD’li ünlü iktisatçı, “Taylor Kuralı”nı ortaya koyan John B. Taylor, Hindistan Merkez Bankası eski Başkanı Raghuram Rajan ve ekonomiden sorumlu eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın aralarında bulunduğu 16 kişilik “akil insanlar” grubu, 1.5 yıl boyunca dünyanın farklı kentlerinde
8 kez bir araya geldi. Söz konusu çalışma sonucunda bugün Endonezya’da IMF-Dünya Bankası toplantısında dağıtılacak rapor ortaya çıktı:
- Making The Global Financial System Work for All. (Küresel finans sistemini herkesin yararlanacağı hale getirmek)
G-20’nin talebiyle hazırlanan tavsiye niteliğindeki rapor, küresel finansal mimari ve uluslararası kurumların yönetimiyle ilgili kapsamlı öneriler içeren “yol haritası”na dönüştü.
Tamamen bağımsız çalışan grubun hazırladığı rapordaki tavsiyelerin hedefi şöyle belirlendi:
- Türbenin iyi bir bakıma ihtiyacı var. Bu bakımı üstlenelim.
Holding, çevre temizliği ve düzenlemesi ile boya-badana işini yaparken Polat, daha ötesini düşündü:
- Gül Baba Türbesi için ciddi bir restorasyon gerekiyor.
Bunun üzerine dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gidip konuyu anlattı. Demirel, Polat’ı dinledikten sonra Kültür Bakanlığı’nın devreye girmesini istedi:
- Budapeşte’deki Gül Baba Türbesi’ni restore edelim.
Demirel, restorasyon tamamlandıktan sonra 1997 yılında dönemin Macaristan Devlet Başkanı Göncz Arpad’ın davetiyle Budapeşte’ye gitti. Ziyaret sırasında “Gül Baba Türbesi”nin açılışını yaptı. O günlerde Polat ve Karakuş da bir açılış gerçekleştirdi:
- Ege Seramik’in Doğu Avrupa ve Balkanlar Lojistik Merkezi faaliyete geçti.
29 Ekim tarihi itibariyle faaliyete başlayacak olan havalimanında, 31 Aralık 2018 gecesine kadar ‘ISL’ kodu kullanılacak. Bu tarihten sonra ise Atatürk Havalimanı’nda kullanılan ‘IST’ kodu İstanbul Yeni Havalimanı’na geçecek.
Taşınmanın 29-31 Aralık 2018’e ertelendiği İstanbul Yeni Havalimanı’nın son durumunu görmek üzere İGA Havalimanı İşletmesi AŞ CEO’su Kadri Samsunlu ile şantiyede buluştum. Samsunlu’nun ilk sözü açılış tarihi ile ilgili oldu:
- 29 Ekim 2018’deki açılışımız “sembolik” değil, gerçek olacak. O günden itibaren Türk Hava Yolları (THY) az da olsa bazı seferlerini buradan yapacak.
29-31 Aralık tarihinin altını çizdi:
- Atatürk Havalimanı’ndan buraya 45 saat süreceği öngörülen taşınma işlemi 2 ay kaydırıldı. 29-31 Aralık’ta büyük taşınma gerçekleşecek.
Açılış gününe yeniden döndü:
- Yani, sayın Cumhurbaşkanımız 29 Ekim’de açılışı yaptıktan sonra burası kapanıp, 2 ay sonrayı beklemeyecek. THY’nin tarifesini düzenleyebildiği bazı iç-dış seferler buradan yapılacak.
Ardından Samsunlu’nun önderliğinde Hürriyet’in fotoğraf ustası Sebati Karakurt, İGA Havalimanı İşletmesi Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Şengül ve Kurumsal İletişim Müdürü Hatice Alioğlu’yla birlikte 2 saatlik terminal, apron turuna çıktık.
- “Fabrika için çocukları özel okuldan aldık, bize nefes verin” başlıklı yazınız üzerine Sayın Bakanımızdan talimat aldım. Göksoy Gıda A.Ş.’nin sahibi Şükrü Göksoy’la bağlantıya geçeceğiz.
Şükrü Göksoy, 2013 yılında 8.5-10 milyon lira yatırımla Kastamonu Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bir sarımsak işleme fabrikası kurmuş, ürün verdiği market zincirlerinin iflas erteleme istemesi üzerine 30 milyon lira ciro yaratan şirketi nakit akışında sıkıntı yaşamaya başlamıştı. Göksoy, 2016 yılı başından itibaren bana gönderdiği mesajlarla yaşadığı sıkıntıyı paylaştı. Sonunda 10 Eylül’de söz konusu yazıyı yazdım.
Ramazan Cin’e Göksoy’la bağlantı kurulacak telefon numarasını ilettim. 15 Eylül’de Göksoy’dan mesaj geldi:
- Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın danışmanı aradı, yardım sözü verdiler.
Cin, 26 Eylül’de Göksoy Gıda ile ilgili girişimlerini anlatmak üzere aradı, ardından da bilgi notu gönderdi:
- Sayın Bakanımız, yazınız üzerine aynı gün sabahı tarafıma talimat verdi. Bahsi geçen işletmeci ile telefon görüşmesi yaptık.
Göksoy Gıda’nın sorunları ve mevcut durumu ile ilgili bir rapor hazırlayıp Bakan Varank’a sunduklarını belirtti:
- Sayın Bakanımız Göksoy Gıda’nın borçlu olduğu, sıkıntı yaşadığını anlattığı ilgili bankanın genel müdürü ile görüştü.
- Hem Steinmeier’in, hem de Şansölye Merkel’in ev sahipliği gerçekten memnuniyet vericiydi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in 21 Eylül’de Almanya’da mevkidaşlarıyla buluştuğunu anımsattı:
- O zaman ön görüşmeleri yapmışlardı. Bu ziyarette ikili ekonomik ilişkilerimizi daha da ileri götürebilme hususunda bir “Mutabakat sağladık” diyebilirim.
Türkiye’de yatırımı bulunan Alman firmalarının CEO’ları ile Berlin’de buluştuklarını belirtti:
- Bu şirketlerin Türkiye’ye ilgisi memnuniyet verici. Biz de onları teşvik etmeye devam edeceğiz.
ABD Başkanı Trump’ın tek taraflı aldığı ticareti kısıtlama kararlarının Avrupa’da da rahatsızlık yarattığını gördüğünü vurguladı:
- Gerek AB, gerek diğer bölgelerle işbirliğimizi güçlendirerek adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Merkel ile yaptığımız kahvaltıda tüm bu konuları ele aldık.
Kahvaltıda ağırlıklı konunun ekonomi olduğunu aktardı: