×
- Hem İstanbul’da, hem Ankara’da valilik yapmış olan kimler var? Başkentimizde ve İstanbul’da valilik, kaç meslektaşımıza kısmet olmuştur.
İstanbul Valiliği’nin internet sitesinden “valilerimiz” sayfasını açtı. Tek tek inceledi ve buldu:
- Cahit Bayar... 06.02.1978’de Malatya Valiliğine, 06.02.1984’te Ankara, 07.01.1988’de İstanbul Valiliğine atandı.
Vasip Şahin’i, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Havalimanı’nda gerçekleşen “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” resepsiyonunda görünce sordum:
- Yeni atama sizin için sürpriz oldu mu?
İstanbul’daki görev süresiyle yanıtladı:
- İstanbul’da 4 yılı geride bıraktık. Az bir süre değil. Atamayı kararname ile öğrendim.
Sonra hem İstanbul’da, hem de Ankara’da valilik görevinde bulunmuş
- Zeytinyağına verilen kilo başına 80 kuruşluk destek primi çok düşük. Destek priminin Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki 1 Euro seviyesine çıkarılmasını bekliyoruz.
Türkiye’de zeytinyağı tüketiminin kişi başına 1.8 kilo olduğunu belirtti:
- Zeytinyağı tüketiminin artması için üreticinin desteklenmesi, gelir-gider ve fiyat dengesinin bir eksene oturtulması, zeytinliklerin imara açılmasının engellenmesi, buna yönelik hazırlanan yasadan vazgeçilmesi, ihracatta TL’ye dönüştürülen desteğin dolar karşısında erimemesi için güncellenmesi gerekiyor.
Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, bu noktada 2005’e döndü:
- 13 yıl önce ülkemizde kişi başına zeytinyağı tüketimi 700 gram düzeyinde idi. Bugün 2 kiloya yaklaşmasında Ayvalık’ta gerçekleşen “Hasat Günleri”nin büyük payı var.
Panelin moderatörü, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Ümmühan Tibet, “2018-2019 Üretim Sezonu Sofralık Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tespit Heyeti Raporu”nu paylaştı:
- Zeytinde “var yılı-yok yılı” olayı, 2010’dan itibaren adım adım geride kalmaya başladı. Bunda, ağaç sayısındaki artışın yanı sıra, hasat sırasında ağaçların eskisi kadar hırpalanmıyor olmasının payı var.
Geçen yıl zeytinyağı üretiminin 300 bin tona yaklaştığını vurguladı:
- 3 bin 500 dolayında kirada olan gayrimenkulümüz var. Bir AVM hariç, hepsi TL ile kirada. Banka hesaplarımız da TL. Bu aşırı dalga bizi olumsuz etkiliyor.
Bunun üzerine ekibiyle birlikte bir çalışma yaptı, şu formülü buldu:
- En iyisi biz Kızılay olarak bir “Altın Fonu” kuralım. Bu fonda hem Kızılay’ın nakit kaynaklarını, gelen bağışları değerlendirelim, hem de vatandaşın yastık altındaki altını için güvenli bir adres oluşturalım.
Kerem Kınık, Kızılay’ın 150’inci kuruluş yıldönümü ziyaretleri çerçevesinde gazeteye uğradığında “altın fonu” planını anlattı:
- “Kızılay Altın Fonu” kurmak üzere Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) başvurumuzu yaptık. İzin çıkınca fonumuz devreye girecek.
Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’deki “30 Ağustos Zafer Bayramı” resepsiyonunda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut’la sohbet sırasında ipucunu verdiği konuya girdi:
- “Kızılay Girişim Sermayesi Yatırım Fonu” kurmak üzere harekete geçtik. İlk aşamada 200-300 milyon liralık bir fon olabilir. Daha sonra büyüyebilir. Bu konuda Kuveyt Türk’ün KT Portföy adlı şirketi ile çalışacağız.
“Girişim Sermayesi Yatırım Fonu”
- Bakır ile birlikte çıkarılan yan ürün “pirit”tir.
Ekip, “pirit”in özelliğini açıkladı:
- “Pirit”, ekonomik değeri sınırlı bir ürün. Genelde içindeki zengin kükürtten dolayı gübre üretiminde kullanılan sülfürik asitin elde edilmesinde değerlendirilir.
Küre’deki “pirit”in daha zengin içerikli olduğu anlaşıldı:
- Küre’deki “pirit”in ana özelliği kobalt, bakır, çinko gibi değerli metaller içermesi.
Küre’deki “pirit” depolanırken Cengiz, gübre üretimi için arayışa girdi. 2011 yılında Mazıdağı Fosfat Tesisleri’nin ihalesi gündeme geldi. Cengiz Holding, 30 yıl kapalı kalmış tesisi, fosfat varlığı için ihaleden satın aldı.
Holding, Mardin Mazıdağı’na ilk aşamada fosfat içerikli gübre üretimi için yatırım yapmayı düşündü. Fizibilite çalışmaları yapılırken yatırımın gübre üretimiyle sınırlı kalmaması üzerinde duruldu:
- Küre’den
- Bu dürbünle İzmir’deki inşaatların vinçlerinin yönünü gözetliyor, izliyorum.
Ben bu tutumunu anlamaya çalışırken, açıkladı:
- Eğer bir inşaattaki vinçlerin hepsi aynı yöne dönük duruyorsa, orada çalışmaya mola verildiğini anlarım.
O sırada dürbünle “vinç taraması” yapıp, sürdürdü:
- Projelerin çoğunda işlerin durduğunu gördükçe üzülüyorum. Bizim İzmir’de 7 şantiyemiz var. Hepsi çalışıyor.
Bir süredir duran bazı projelerle ilgili şu yorumu yaptı:
- Boyundan büyük büyümeye kalkarsan, gün gelir onun acısını çekersin. Sektörümüzde bazı şirketler onun acısını çekiyor.
Folkart’ın 2007’den bugüne İzmir’de 4 milyar liralık proje yaptığını vurguladı:
- Fabrikanın 140 milyon Euro’luk bölümünü anahtar teslim sizin yapmanızı istiyorum. Sözleşmenin dili Almanca olsun. Ayrıca, aramızda pürüz çıktığında gidilecek mahkemeyi Almanya’dan, sizin bulunduğunuz eyaletten seçelim.
Tyssen Krupp yöneticileri iki konuda da seçimi şöyle yaptı:
- Sözleşmenin dili İngilizce olacak. Aramızda pürüz çıkarsa, İsviçre’deki tahkim merkezi yetkili kılınacak.
İmzalar atıldı, 3 Mart 2013’teki temel atma töreninden sonra Tyssen Krupp’un Bandırma’daki fabrikayı anahtar teslim tamamlama takvimi işlemeye başladı. Fabrikanın tamamlanması için 2015 yılı ortaları planlandı. Derken 2016 Ocak-Şubat aylarında test aşamasına varıldı.
Kemal Gençer, testlerde dikkatini çeken eksikleri Tyssen Krupp’a sıraladı:
- Günlük üretimin 2000 ton olması gerekiyor. 1600-1700 tonu geçmiyor. Buradan çıkan gübrede topaklanma oluyor. Ayrıca, emisyon değerleri de taahhüt edilenin üzerinde.
- MHP, CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin Hazine’ye devri konusunda size desteği söz konusu. CHP de, “Direneceğiz” diyor. Yorumunuzu alabilir miyiz?
Erdoğan, yanıta şöyle girdi:
- Ben görevimi yaptım. Arkadaşlarıma, “Çalışmanızı yapın, Parlamento’ya taşıyalım” dedim. Başta Adalet Bakanım olmak üzere hukukçu arkadaşlarımızı çalıştırıyoruz. CHP direnebilir. Neye direniyorsun? Direnmek niye olur? Bir şeyi hak etmeyen direnir. Senin malın, mülkünse niye direneceksin? Yani, kendilerinin malı mülkü olmadığına inanıyorlar, onun için direnmenin yollarını arıyorlar.
Yapılacak işin “milletin hakkını sahibine teslim etmek olduğunu” vurgulayıp, sürdürdü:
- Bu milletin hakkı olan bir şeyin gideceği yer neresidir? Hazine... Yani, bizim AK Parti’ye gelsin diye bir gayretimiz var mı? Yok... “Bu milletindir ve Hazine’nindir” diyoruz.
Konunun taraflarından ikisinin altını çizdi:
- Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu zikrediliyor deniyor yasal düzenlemede. İşte 1933’te yapılmış bir yasal düzenleme var. Daha sonra 1966’da yapılmış...
AK Parti Sözcüsü
- Summa olarak 1994’ten beri Moldova’da iş yapıyoruz. Buraya ilk geldiğimizde 20’li yaşlarımın başındaydım. Bu otel daha önce Dedeman’dı. Daha sonra biz alıp yeniledik.
Summa’nın Moldova’da yaptığı işleri merak ettim, özetledi:
- Konut, AVM, havalimanı, yol, hastane, ofis binası, okul yaptık. Halen 5 bin kişilik Kişinev Arena’yı yapıyoruz.
Selim Bora, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşlik eden Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turan ile Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nu karşılarken Haziran 2005’teki Moldova seyahatimi anımsadım.
Ece Seramik’in fabrika açılışı için dönemin dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’le birlikte katıldığım Kişinev seyahati sırasında yazdığım yazıya baktım:
- Moldova, yoksulluğu yeşil örtüyle gizlemiş...
Prof. Kenan Mortan’ın hazırladığı rapordan şu cümleyi almışım:
- Moldovalı, bizim Mardinli’den daha yoksul. Aralarında 200 dolar fark var.