×
Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, AK Parti Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Fatma Şahin, Kalyon İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Cemal Kalyoncu’nun oğlu Mehmet Kalyoncu’nun İstanbul’daki düğününe gitmek yerine, memleketinde ihracatçılarla buluşmayı yeğledi.
Buluşmada TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkanvekili Ali Nedim Güreli, GAİB Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, Halı İhracatçıları Birliği Başkanı Salahattin Kaplan, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmanoğlu, Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Ali Rıza Hasoğlu, Başkan Yardımcısı Mustafa Özhaseki, Gaziantep Ticaret Borsası Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, Güneydoğu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçı Birlikler Başkanvekili, Teymur Continental Otel’in sahibi Mehmet Teymur ve Sanko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Sami Konukoğlu var.
Fatma Şahin, kentin bölge ve çevre ülkelerinin üretim merkezi niteliği taşıdığını belirtirken Halı İhracatçıları Birliği Başkanı Salahattin Kaplan’a döndü:
- Halı üretimindeki yerimizi anlatır mısın Başkan?
- Dünya parça halı üretiminin yüzde 40’ı Gaziantep’te gerçekleşiyor. Parça halıda dünya lideriyiz.
Mehmet Büyükekşi, Gaziantep’in ihracatını örnek gösterdi:
- Gaziantep, 2013 yılını 6 milyar doları aşan ihracatla geride bıraktı. İhracatta iller bazında Türkiye 6’ncısı konumunda. Gaziantep, ihracat artış hızında son 10 yılda Türkiye’yi ikiye katladı.
P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı Prof. Uğur Erdener’le birlikte “Olimpik Anneler” projesini tanıtırken Merkez Bankası’nın şok faiz kararının henüz sakinleştiremediği ürküten dalgalanmaya değindi:
- Bizim şiketin Türkiye senaryosunda ortalama 7 yılda bir kriz öngörüsü var.- Merkezin hazırladığı bir senaryo mu bu?
- Hayır, P&G Türkiye’deki değerlendirmelerle ortaya çıkan bir senaryo.P&G Türkiye’ye 1991’de katıldığını belirtti:
- P&G bünyesinde ilk krizi 1994’de yaşadım. Sonra 2001’deki büyük krize tanık olduk. Ardında 2008’de ABD’den başlayıp dünyaya yayılan kriz, Türkiye’yi de etkiledi. Biz aslında 2015’te yeni bir kriz yaşanabileceği olasılığı üzerinde duruyorduk. Düşündüğümüzden erken gündeme geldi.- Şu anki ortamı “kriz” olarak tanımlıyor musunuz?
- Henüz değil. 2-3 ay daha bekleyip, görmekte yarar var.7 yılda bir kriz öngörüsüne şu yönüyle de baktı:
- Türkiye ekonomisinin 7 yılda bir içine girdiği durumu “enerji boşalması” şeklinde de görmek mümkün.P&G’de bilanço döneminin temmuzda tamamlandığını kaydetti:
- Temmuz 2013-Temmuz 2014 bilanço dönemiyle ilgili iki kez revizyon gündeme geldi. Önce, Gezi Parkı’nda başlayıp, ülkemiz gündemine oturan olayları öngörememiştik. Ayrıca, 17 Aralık’ta başlayan süreci de öngörmemiz söz konusu olamazdı. Bu da bir revizyon gereğini ortaya koydu.- Revizyondan kastınız nedir? Büyümenizde yavaşlama var mı?
- Sırada onkoloji merkezi var. Malatyalı işadamlarından da katkı alırsak, kanser tedavisinde bizi daha ileri götürecek onkoloji merkezini kurarız.Prof. Çelik’e verdiğim söz üzerine salı günü Rektör Yardımcıları Prof. Özdemir, Prof. Yusuf Türköz, Prof. Asım Künkül, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Ünsal Özgen ve Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Yrd.
Doç. Mehmet Aslan’la üniversitede buluştum. Aslan, Karaciğer Enstitüsü’nün 60-70 milyon liraya mal olduğunu vurguladı:
- Onkoloji merkezinin 30 milyon liraya kurulabileceğini öngörüyoruz.Yoğun bakım yatak kapasitesine dikkat çekti:
- Yoğun bakım ünitesi yatak sayısında 255’le üniversite hastaneleri arasında ilk sıradayız.Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Özgen, Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) yaptığı sunumu paylaştı:
- Üniversite hastanemizin geliri 2010’da 115 milyon liraydı, 2013’te 206 milyon liraya çıktı. Ayrıca ilaç ve sarf malzemelerinde 3 yılda 45-50 milyon lira tasarruf sağladık.Şu ince çizgi üzerinde durdu:
- Aşırı kullanım konusunda önlem aldık ama insan hayatını tehlikeye atacak kısıntıya gitmedik.İlaç fiyatlarının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Sağlık Bakanlığı tarafından sıkı izlendiğine değindi:
- Ancak, sarf malzemesinde 10 milyon lira tasarruf edebilirken, 600 bin lira eksiye geçtik. Çünkü, fiyatları kontrol edilemiyor. Her ana bilim dalı için ayrı bilanço oluşturduklarını kaydetti:
Konuyu Katar Emiri’ne açtı:
- Size Omo Valley’de (Omo Vadisi) 70 bin hektar arazi verelim. Gelin orada tarım yapın.Katar Emiri, Etiyopya Cumhurbaşkanı’na teşekkür edip sordu:
- Teşekkür ederiz de o araziyi tarıma açma işini nasıl yapacağız?Wirtu, yanıtladı:
- Burada Türklerin Omo Valley Farm adlı şirket var. Onlara ilk etapta 30 bin hektar arazi verdik. 50 bin hektara kadar çıkabilecekler. 10 bin hektarını 1.5 yıla kadar tarıma açmış olacaklar. İlk pamuk ekimini yaptılar.Ardından Else Addis Industrial Development’te Seyfettin Koçak’la ortak olan, Etiyopya’nın Bursa Fahri Konsolosluğu görevini yürüten İmam Altınbaş’ı aradı:
- Katar’a 70 bin hektar arazi verdik. O arazinin de tarıma açılmasında Katar’a yardım etmenizi rica ediyorum.- Sayın Cumhurbaşkanı, elimizden geleni yaparız. Kendileriyle nasıl irtibata geçeceğiz?
- Aranızdaki irtibatı kurarım. Ya siz Katar’a gider kendileriyle görüşürsünüz, ya da onlar Türkiye’ye gelir. Gerekirse Etiyopya’da buluşursunuz.Geçenlerde İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’ın Akdeniz İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Ersoy Ulubaş’la ortak oldukları United Entertain’in merkez ofisinde gerçekleşen buluşmaya katıldı. Buluşmada Ekrem Akyiğit, Hikmet Tanrıverdi, Süleyman Orakçıoğlu, Ali Avcı, Ramazan Kaya, Coşkun Ergün, Erkan Aydın vardı.
Adnan Ersoy Ulubaş, Etiyopya’daki işlerini anımsatınca, İmam Altınbaş da Katar konusunu anımsadı:
Ana-oğul koyu sohbet eşliğinde hızla ilerliyor, karısı onlara yetişmekte zorlanıyordu.
O yıllarda karı-koca sokakta, caddede yan yana yürümek ayıp sayılırdı. O nedenle genç adam karısından en az 10 metre önden yürümeye özen gösterirdi.
Anasıyla sohbete dalınca bu kez arayı 10 metreden epey fazla açmıştı. Karısı arayı kapatayım derken yorulmuş, çareyi sokağın köşesindeki taşa oturup dinlenmekte buldu.
Genç adam 5-10 dakika sonra anasıyla sohbete ara verip, geriye baktı. Karısı görünürde yoktu. Telaşla geri döndü. Biraz sonra karısının sokağın köşesine kara çarşafına sarınmış dinlenme molası verdiğini görünce sinirlenerek sordu:
- Niye burda oturuyusun?
- Size yetişecem derken yoruldum.
- Haydi gah gidek.
Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı Abdullah Kavukçu, 400 bin Euro’luk harcamayla MAPIC’te 3 gün boyunca bedava simit ikram etmek üzere ekibiyle birlikte kolları sıvamış.
Tüm Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu Başkanlığını da yürüten LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı ve Ramsey CEO’su Hüseyin Doğan, Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Üyesi Saffet Ulusoy, Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, işadamı Emin Önal ve ben, Abdullah Kavukçu’nun konuğuyuz.
Kavukçu, fuardaki görüşmelerinden birine giderken ön bilgiyi verdi:
- Vahap Küçük, Suudi Arabistan’ın önde gelen yatırımcı şirketlerinden biri olan, turizm, inşaat ve eğlence sektöründe faaliyet gösteren Fawaz Alhokair Grubu’yla görüştürecek.
LC Waikiki’nin Suudi Arabistan’daki ortağı olan, halen 10 mağaza açmış bulunan Fawaz Alhokair Grubu’yla görüşmeden memnun ayrılan Kavukçu, pazartesi akşamı heyecanla aradı:
- MAPIC’te attığımız ilk adım uğurlu geldi. Fawaz Alhokair Başkan Yardımcısı Dr. Abdul Majeed Alhokair’le imzayı attık. Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Ürdün’de 2018 yılına kadar toplam 100 Simit Sarayı açılacak.
Alhokair’in istekli tutumuna değindi:
Bankalar kıyasıya faiz yarışına girmiş, her gün oranları artırır olmuştu. Mevduat sahipleri, bankalar arasında mekik dokuyordu. Haberleri, reklamları izleyip faizi yükselen bankanın yolunu tutuyordu. Mevduatı kapma amacıyla başlayan yarışın rengi kısa sürede değişti. Büyük bankalar bile ‘mevduat kanaması’nı durdurmak için faizi yükseltir oldu. İş çığrından çıkınca büyük özel bankalardan biri freni koydu:
- Vadesi dolmamış mevduat hesaplarını bozmayı durdurdum. Vadesi dolan parasını çeker.Aslında banka, mevduat sahibine vadesi dolmayan parasını ödeyecek güçteydi. Dönem faizini sıfırlayıp ödemeyi yapabilirdi. Bu tutumla otoriteye “Önlem alın” mesajı vermeyi hedeflemişti. O dönemde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yoktu. Sektörle ilgili kararları Merkez Bankası ile Hazine Müsteşarlığı’nın bankacılıkla ilgili birimleri alırdı. Faizin ateşi düşsün diye reklamların içeriğine müdahale edildi. Yüzde 100’e ulaşmış mevduat faizi hızla 85’e çekildi.
17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk operasyonlarıyla zirve yapan “hükümet-cemaat savaşı” ortamında Bank Asya’dan büyük kurumların parasını çektiği haberlerini görünce o günleri anımsadım. Bank Asya Genel Müdürü Ahmet Beyaz’a sordum:
-Hesapları vadesinden önce bozanlara karşı tutumunuz ne oldu?
-Vade dönemindeki kâr payını silerek isteyene hesaptaki parasını veriyoruz. İşimiz güvene dayalı. Hesap sahibinin parasını istediği zaman alabildiğini görmesi gerekiyordu. Öyle davrandık ve sürdürüyoruz.Bank Asya’nın bazı verilerini paylaştı:
-29 milyar lira aktif büyüklüğümüz, 281 şubemiz, 4.5 milyon müşterimiz, 1.3 milyon mevduat sahibimiz, 5 bin 100 personelimiz var. Özel finans kurumuyuz (faizi haram sayan, kâr payı sistemine göre çalışan banka) ama Türk bankacılık sektöründe 13’üncü büyük konumundayız.Hesaplarda çekilişler başlayınca aldıkları önlemleri paylaştı:
-Eylül ayından beri yüksek likidite ile faaliyette bulunuyorduk. Elimizdeki sukuk kağıtları ile Merkez Bankası’nın olanaklarından faydalandık. Böylece çekilen mevduatın yarısını karşıladık.“Cemaat”in “Sahip çıkalım” çağrısının etkisine işaret etti:
Amaç, İstanbul Modern’in 10’uncu yılı kapsamında düzenlenen “Komşular-Türkiye ve Çevresinden Güncel Alıntılar” sergisini birlikte gezmekti. Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern’in 10 yılından veriler paylaştı:
- 10 yılda 16’sı yurtdışında olmak üzere 100 sergi gerçekleştirdik. Sergilerimizle gittiğimiz merkezler arasında Roterdam, Shanghai, Paris, Viyana, Bahreyn ve Berlin öne çıktı.
İstanbul Modern’i 10 yılda 5 milyon kişinin ziyaret ettiğini vurguladı:
- Ziyaretçilerimizin yarısı, müzeye birden fazla gelenlerden oluşuyor. Birden fazla ziyaret, sergi ve etkinliklerin ilgi çektiğini gösteriyor.Yabancıların da ilgisini çektiklerini kaydetti:
- Ziyaretçilerin yüzde 40’ı yabacı. Yaz aylarında bu oran yüzde 50’ye ulaşıyor. Müzemizi 10 yılda 2 milyon yabancı ziyaret etti. 2013’deki 620 bin ziyaretçimizin 248 bini yabancılardan oluştu.Giriş ücretinin 16 lira olduğunu belirtti:
- Öğrenciler için fiyat 7 liraya iniyor. Gişe, etkinlik ve mağaza gelirleri, giderlerin ancak yüzde 10’unu karşılıyor.Karamercan’a döndü:
- Eczacıbaşı Topluluğu, müzemizin kurucu sponsor-larından. Ayrıca, “Komşular” sergisinin de ana sponsorluğunu üstlendiler. Sponsorlar bizim için büyük önem taşıyor.Tanıtma Fonu’nun da sergiye destek verdiğine dikkat çekti: