Paylaş
Genç Cumhuriyeti'n temellerini atmak için bir ‘başkent’ düşüncesi oluşmak üzereydi. Ankara, ‘başkent’ ismini resmi olmasa da 27 Aralık 1919 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geldiği gün almıştı bile. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı Ankara’dan yönetmek istiyordu. ‘Karargâh burası olmalı’ diyordu. Bu düşüncesini Nutuk’ta ayrıntılı anlatıyor... Mazhar Müfit Kansu ise Atatürk’ün yanında uzun süre bulunmuş bir isim. ‘Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber’ adlı eserinin 2’nci cildinde Atatürk’ün Ankara’ya gelişini kendi tanıklığıyla anlatır. Büyük Atatürk, Heyet-i Milliye Kurulu üyeleriyle birlikte ufak üstü açık bir otomobille kış şartlarında Nevşehir, Kırşehir ve Kayseri yollarını aşmışlardı. Mucur ilçesinde bozulan arabalarının tamiri için çektikleri eziyet hâlâ unutulmadı. Gazi Paşa buralarda çeşitli binalarda dinlenmişti, oralar şimdilerde bir Atatürk evi olarak tescillendi. Bu ülke için canını ortaya koyanlar, aç ve susuz kaldılar, ölümden döndüler ama onları vatan ve ülke sevgisinden hiçbir şey döndürememiştir.
BENZİN PARALARI BİLE YOKTU
Ankara’ya doğru yola çıkarken benzin paraları bile yoktu. Bir bankadan senetle borç aldılar. Yolda yiyecekleri ise peynir ve haşlanmış yumurtaydı, o da sınırlı idi. Mustafa Kemal okul yıllarında Tevfik Fikret’in eserlerini okuyarak büyümüştü. Fikret’in “Hak bildiğin yolda yalnız bile yürüyeceksin fikri” onun kurtuluş mücadelesini ete kemiğe büründürmüştü. Çalıkuşu romanı savaş meydanlarında okuduğu tek kitaptı... Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara yolculuğunda mevsim kıştı. Soğuk iliklerine kadar işliyordu. En sonunda Ankara’ya Beynam Köyü’nden giriş yaptılar. Onları dönemin Ankara Valisi Yahya Galip Bey ve Ali Fuat Paşa karşıladı. Güneş tepedeydi her yer günlük gülistanlıktı. Seymenler onu Dikmen sırtlarında karşıladı. Ata’nın “Fikrinizde sabit misiniz?” sorusunu “Ant olsun” diye cevaplıyorlardı... Yine “Arkadaşlar buraya neden geldiniz?” sorusuna verdikleri “Millet yolunda kanımızı akıtmak için. Yaşa var ol” cevapları hâlâ kulaklardadır. Mustafa Kemal’in geldiğini Ankara’da tüm insanlar duymuştu. Duymayanlar için tellallarla sokak sokak duyurular yapılmıştı. Ankara’nın yerlisi tüm aileler onu karşılamışlardı. Sazaklar, Kınacılar, Börekçiler... Cumhuriyet’in başkentinin Ankara’da inşa edilmesi düşüncesi, Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Milliye üyelerinde oluşmuştu. Ulus, Anafartalar, Bankalar Caddesi ve Evkaf Apartmanı’nın bulunduğu bölgedeki ilk izlenimleri, ‘başkent olur’ fikrini pekiştirmişti. Bozkır Ankara için başkent kararı çoktan Atatürk’ün aklında ve gönlünde alınmıştı bile.
KIZILCA GÜN HÂLÂ BELLEKLERDE
Ankara’nın Dikmen sırtlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün seymenlerce karşılandığı yerde şimdilerde bronzdan seymenlerin görkemli bir heykeli duruyor, o günleri hatırlatıyor. Kızılca Gün’ün unutulmaması için tarihe bir not düşüldü. Tarih olarak 27 Aralık 1919 heykelin kaidesine yazıldı. Ankara’da bir Oğuz töresi olan Kızılca Gün unutulmadı. Hâlâ belleklerde. Dede Korkut yazmalarında ve Oğuznâmeler’de bunun Oğuz boylarından bugünlere miras olduğunu görürüz. Kızılca Gün deyiminin anlamı kara, mutsuz gün olarak bilinegelmiştir. Törensel bir görünümde vardır. Ülke savaş durumunda ise ülkeyi kurtarmak için yönetici belirlemek için oluşan durum... Aynı durum seymenlerde görülmekteydi. Ata’nın Ankara’ya gelişi incelendiğinde bir Kızılca Gün tasviri hep görülür. Atatürk’ü karşılayan toplulukta seymenler, kadınlar, erkekler, çoluk çocuk herkes vardı. Genç Cumhuriyet’in idare merkezini, mili iradeyi temsil edeceği, meclisi kuracağı Ulus semti Atatürk tarafından görülmek istenmiş o günkü bozkırdan neler yapabileceğini hep düşünmüştür...
HACI BAYRAM TÜRBESİNE GİTMİŞLERDİ
Köklü bir Ankaralı olan Müftü Rifat Börekçi, kurtuluşa inanıyordu. Ankara’nın Sıhhiye semtinde karşılaştıklarında ellerini açıp ona dualar etmiştir. 27 Aralık 1919 tarihinde Atatürk ve beraberindekiler Hacı Bayram türbesine gitmiş, türbeyi ziyaret etmişti. Mustafa Kemal, Ankara halkını ‘yurdunu seven insanlar’ olarak biliyor, onlara güveniyordu. Ata’yı Ankara’da örgütlü dernekler, ahilik geleneğini temsil eden tüm loncaların mensupları da bekliyordu. Ankara’nın tüm mahallerinden yola çıkanlar önce o dönem Namazgâh Tepesi olarak adlandırılan yerde buluşmuşlar, sonra yola koyulmuşlar. (Önceleri Türk Ocağı binası olarak bilinen sonra Halk Evleri olarak kullanılan bugün Resim ve Heykel Müzesi’nin olduğu yerdi.) Atatürk Ankara’da uzun süre Keçiören Ziraat Mektebi’nde Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiştir. Bundan öncesinde Ankara Tren Garı’nda bulunan Atatürk Evi’nden yönetmiştir. Şimdilerde her iki mekân müzedir. Milli iradenin TBMM olduğu artık biliniyordu. Mekân olarak ‘Ankara’ fikri 27 Aralık 1919 tarihinde ‘başkent’ olarak seçilmişti. Resmi açıklaması ise 13 Ekim 1920 tarihine bırakılmıştı...
Paylaş