Paylaş
Şimdilerde sayıları çok azalmıştır. Müdavimleriyle, kültürel ortamıyla, kentin mekân hafızası içinde yer almışlardır. Ankara’nın tarihi semtlerinden Anafartalar Caddesi’nden ilerlediğinizde Şan Sokak ile Konya Sokak’ın kesiştiği yerde bulunan Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinden Ahmet Tez’in sahibi olduğu Cihan Kahvesi karşınıza çıkar. Tam 60 yıl önce açılmış. Yer olarak tarihi bir Ankara Evi’nin giriş bölümü seçilmiş. Kapıdan içeri girdiğinizde kahvenin müdavimlerini bir sohbetin içinde buluyorsunuz. Bir sandalye çekip oturuyorsunuz. Garson Gültekin Ayva, 18 yıldır burada çalışıyormuş. Kahvehaneyi, “Esnaflardan yorgancılar, tamirciler, kuyumcular çok gelirdi. Öğle saatlerinde yakındaki devlet dairelerinde çalışanlar gelirdi. Çoğu işlerini büyüterek buradan gitti. Avukat büroları buradaydı gelirlerdi, taşındılar” diye anlattı. Kahvelerde yaşanan öykülerin kahramanları, olay örgüleri benzerdir. Engürü Kahve Belgeseli’ni izlediğinizde Ankara’daki kahvehaneler hemen gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçiyor. Yazarlarımız, şairlerimiz, edebiyatçılarımız o kahvelerden ne tiyatro oyunları ne öyküler çıkardılar. Sait Faik, öykülerinde hep bir kahveyi betimler. Hemen bir sandalye çeker, oturur. Bir çay söyler, eline bir gazete alır. Köşedeki bir masaya geçer, oranın en ilginç tiplerini gözlemler. Bir kent öyküsü çıkarır. Ara Güler Usta, Ankara Kalesi’ndeki ve Ulus’taki kahvelerde ne fotoğraflar çekti. Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’nda olaylar kimi zaman Altındağ sırtlarında Sineklidağ’da kahvelerde geçiyordu. Kentin sorunları mekân olarak kahvehanelerde hep tartışıldı.
KAHVE KÜLTÜRÜ
Siyasetçilerimizin sandalyenin üstüne çıkıp konuşma yaptığı yerlerdir. İlk kez yerel seçim vaatlerinin verildiği kahvehaneler çoktur. Sokağın, caddenin, mahallenin yansıdığı mekânlardır kahvehaneler. ‘Kahvehane arkadaşlığı’ diye sosyal bir tanımlama bile vardır. 2 Kasım-10 Kasım 2023 tarihleri arasında düzenlenen 34. Ankara Film Festivali’nde, Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) Ödülüne layık görülen ‘Laf Aramızda Engürü Kahve Belgeseli’ Karanfil Sokak’ta bulunan Engürü Kahve’nin öyküsünü anlatıyor.
Büyülü Fener Sineması’nda yapılan ödül töreni sonrasında belgesel kadrosu ve jüri üyeleriyle tanışıp söyleşi yapma imkânım olmuştu. Belgeselin beyaz perdeye yansımasını sağlayanlardan Özlem Mengilibörü, “Engürü Kahve sabahın erken saatlerinde açıldıktan sonra işçi, memur, sanatçı, yazar, çizer olan sokağın sakinleri kahveye geliyor. Öğrenciler sabah saatlerinde, tiyatrocular öğleden sonra, vergi dairesi çalışanları öğle tatilinde geliyorlar” dedi. Engürü Kahve’si 1990-2010 yılları arasında hep açık kalmış. Kahveye gelenler bir süre sonra arkadaş, dost olmuşlar. Belgesel film ekibinden Can Mengilbörü de “Engürü Kahve’deki dostluk ve arkadaşlık o kadar ilerlemiş ki kalacak bir yeri olmayan insanlar bir kahvehane müdaviminin yardımıyla ev bulmuşlar. Yazar Ulus Baker roman çevirisinden aldığı paralarının da içinde olduğu çantayı Engürü Kahve’de unutur. Sabah geldiğinde çantanın aynı yerde durduğunu görmüştür” diye anlattı.
KENTİN BELLEĞİ
Kentin belleği buralarda saklıdır. Kahveye, sabah bir tanrı misafiri çıkar gelirse onun bir hastası vardır bilinir. Ankara’nın bazı kahvehanelerinde de yardımlaşma, veresiye defteri kapatmadan çocukların okul masraflarına kadar yapılmıştır. Belgeseli çeken ekipten Can Mengilibörü şunları da anlattı: “Bu belgesel için öncelikle bir saha araştırması yaptık. Kahvenin müdavimlerinin isimleri çıkarıldı. Görüşülecek sayı tam 92 kişi oldu. Bir kısmı Ankara’dan ayrılmış, onları da bulduk... Mekânsal görüntüler için görseller bulundu, yaşanmışlıklar, hikâye örgüsü ortaya konuldu...” Değişik ülkelerden turist grupları da Engürü Kahve’sine gelirmiş, sahibi Süleyman Kaman’ın “Lütfen onlara daha çok saygı gösterin, ülkemizi her yerde anlatacaklar” sözü de unutulmamış. Mahallenin sayılan sevilen sözü dinlenen sakinleri buralarda da hemen belli olur. ‘Laf Aramızda Engürü Kahve’ film belgeseli değerlendirme seçici kurulunda bulunan, uzun yıllar TRT’de yapımcı yönetmen olarak çalışmış Kerime Senyücel, “Belgesel, 1990’lı yılların Ankara’sının Kızılay bölgesinde popüler mekânlarından olan Engürü Kahve’sinin tarihine ve benzer kahvelerin tarihine ışık tutmakta. Belgesel filmde sanatçılar, yazarlar, öğrencileri, memurları, işçileri buluşturan bir alan zaman zaman sanatsal bir mekân olmuş. Edebiyat dergilerinin fikri altyapısı buralarda oluşmuş. Tiyatro metinleri burada gözden geçirilmiş. Belgeselde kent merkezinin değişimi de aktarılmış” dedi. Unutmayın o kahvehanelerde ‘insan’ en büyük kahramandır. Yaşayan kent tarihinin tanığı olan kahvehanelerimiz tarihsel, kültürel yaşamın dünden bugüne sözlü kaynaklarıdır...
Paylaş