Paylaş
Evet, bugün Yahoo! başarısız bir ticari faaliyet olabilir. Ama o firma zamanında dünyanın en önemli arama motorlarından birisini yapan, milyonlarca kullanıcıya ölçeklenen bir e-mail servisi ve reklam ağı geliştirmiş bir mühendislik firmasıdır. Bugün büyük veri (big data) denildiğinde ilk akla gelen şey, Hadoop’un kodlandığı yerdir. Bitmedi, dahası da var… Bugün milyonların kullandığı PHP programlama dili dahi bir Yahoo! personeli olan Rasmus Lerdor tarafından geliştirilmiştir.
Oradaki bilgi ve becerinin Türkiye’deki mühendisler tarafından harmanlanmasının, telif haklarının, bu ülkede yeni girişimlerin doğmasına nasıl bir katkısının olacağını bir hayal etsenize.
Haydi, zamanda az daha geriye gidelim. Java programlama dilinin o zamanki sahibi Sun Microsystems, 2010 yılında Oracle’a 7.8 milyara satıldı. Bu parayı da devlet desteği, biraz kredi ile dahi olsa bulabilecek bir kaç firma vardı Türkiye’de. Hayal etsenize, bugün dünyadaki tüm Android telefonların programlama dili olan Java’nın sahibi bir Türk firması olsaydı… Ülkemiz bu işten her yıl yüz milyonlarca dolar telif hakkı bedeli kazanıyor olsaydı, acaba nasıl olurdu? Düşünmesi bile gurur verici değil mi? Sizin de içiniz kıpır kıpır olmuyor mu?
Biliyoruz Türkiye’de yerli bir telefon yapmak için bazı güzel çabalar var. Elbette takdir de ediyorum bu çabaları. Ama biliyorum ki, işin aslı bu telefonların çoğu, uzakdoğuda üretilen telefonların, “whitelabel” edilmesinden ibaret. Yani içeriğindeki yazılımın özelleştirilerek, yerli firmalar adına yeniden markalandırılması... Peki 2013 yılında BlackBerry Limited firmasının ve tüm telif haklarının 4.7 milyara satıldığını hatırlıyor musunuz? Doğru bildiniz… Bu parayı da rahatlıkla bulabilecek çok sayıda yerel firma vardı Türkiye’de. Ticari olarak batmış dahi olsa, zamanında dünyanın en iyi telefonlarından ve mobil işletim sistemlerinden birisini üretmiş bir firmadır BlackBerry. Peki Türkiye’ye bu donanım üretme kapasitesi ve bilgi birikimi bir şekilde transfer olsaydı acaba nasıl olurdu?
Yerli bir arama motoru yazmak Türkiye’de yılların yazılımcı ortamı muhabbetidir. “Neden böyle bir şey yapılsın ki?” sorusunun cevabını tartışmayı bir başka yazıya bırakırken, acaba bu mümkün mü sorusuna odaklanalım öncelikle.
21 yılını bu meslekte geçirmiş bir yazılımcı olarak, üzülerek söylüyorum, ben Türkiye’de ikamet eden ve Google, Yandex seviyesinde bir arama motoru yazabilecek tecrübede insan tanımıyorum. Umarım ki, böyle insanlar vardır güzel ülkemde bir yerlerde ve ben de onların haklarını yiyorumdur.
Her şeyden önce şunu biliyorum, bu bilgi ve beceri, bir günde, bir kaç kişinin emeği ile oluşmuyor. Uzun yılların birikimi, milyarlarca dolarlık teknoloji ve insan yatırımı, ekosistem ve tabii ki kültürel gelişim gerektiriyor. Oturup da 2 kişinin bir garajda bu işleri yaptığı günler çok geride kaldı artık.
Şahsi fikrimce; Türkiye’nin muasır medeniyetler ile arasındaki farkı kapatmasının belki de tek yolu, bu tarz “gerçek bir mühendislik” firmasını satın almasından geçiyor. Belki özel sermayenin, belki de devletin bu tarz bir çılgın satın alma yapması ve oradaki birikimin buraya akması için bir kanal yaratması gerekiyor. En azından başlangıç için, bu lazım. Çılgın projelerin Türkiye’nin geleceği için en iyi sonuç getirecek olanı inanın ki bu olacak.
Bu firmalar satın almalar sonrasında ayakta kalamasalar ve batsalar dahi sorun değil. Eminim ki binlerce Türk mühendisi o firmalarda çalışarak, o birikimden faydalanacak, gelişecek ve en nihayetinde de Türkiye kazanacak. Oluşması muhtemel tersine beyin göçüne faydası da işin cabası. Devletin böyle şeylere destek olması doğru olmaz mı?
Ülker’in Godiva’yı satın alması hepimize gurur veriyor. Ama mesela ben artık Turkcell’in Yahoo!’yu satın aldığını duymak istiyorum. Ya da ne bileyim, Arçelik’in BlackBerry’i satın aldığını, Vestel’in Java’nın sahibi olduğunu duymak istiyorum. Çok şey mi istiyorum sizce?
Bence böyle şeyler, biraz cesur düşününce, aslında mümkün. Belki de çok daha büyük şeyler hayal etmemizin zamanı gelmiştir.
Paylaş