Yapay zekânın gözü üzerimizde

Belçikalı sanatçı Dries Depoorter imzalı eser/deney, Brüksel’in en cazip noktalarında fotoğraf çektirenlerin yapay zekâ yardımıyla sosyal medyada tespit edilebileceğini gösterdi. Sanatçı teknolojisinin Batı’daki hükümetlere izleme sistemleri satan şirketlerin ürünlerine benzediğini söylüyor.

Haberin Devamı

Yapay zekânın gözü üzerimizde

İzlenme hissi... Şehir insanıyla doğada yaşayanların gerçeklik algısı arasındaki büyük farklardan biri... Doğada bir çift göz tarafından izlenme hissine kapılıyorsanız bir miktar gerçek tehlike altındasınız demektir. Şehirdeyse izlenme hissi o kadar alışıldık ki... Gözetlenme meselesi, George Orwell’in distopik bir geleceği tarif ettiği ‘1984’ romanından bu yana artar biçimde modern toplumu yakından ilgilendiriyor. Güvenlik ve mahremiyet arasındaki ince çizgi, insanın konforu ve huzursuzluğu arasındaki sınırı belirliyor. Ulusal emniyet birimlerinin sokakları ve meydanları izlemesi güvenliğimiz için artık vazgeçilmez. İzleme kontrolü, insanların mahremine girmediği müddetçe toplum refahı için işlevsel ancak gözetleme meselesi ulusal ölçekten ayrılıp ‘özel gözlerin’ merceğine girmeye başlayınca işler değişiyor. İnternet ve akıllı telefonlar kişisel bilgilerimizin en çok para ettiği mecralara dönüştü. Şimdiyse yapay zekâ insanları kendi menfaatine izlemek isteyenlerin önünü açıyor.

Gözetleme meselesinin vahametine dikkat çekmek amacıyla Belçika’da yapılan bir deney ilgi çekici... Aynı zamanda bir çağdaş sanat işi olan deneyin fikir sahibi ve uygulayıcısı Dries Depoorter. Belçikalı sanatçı yapay zekâ, teknoloji ve sanatı buluşturan, provokatif ve farkındalık uyandıran işleriyle tanınıyor. 12 Eylül’de başlayan, Instagram kullanıcılarını ve influencer’ları (sosyal medyada etkili kişi) ‘hedef alan’ işin ismi ‘The Follower’ (Takipçi). Brüksel’de açık izleme kameralarındaki görüntülerle insanların sosyal medya hesaplarını eşleştirmenin yolunu bulan sanatçı huzursuz edici bir gerçeği ifşa ediyor.

Haberin Devamı
“Bu deney, ‘meraklıların’ yapay zekâ yardımıyla izleme faaliyetlerini derinleştirebileceğinin kanıtı.”

Konum etiketi sayesinde...

Instagram’a koymak için çektiğimiz fotoğraflarla ilgili hiçbir mahremiyet kaygısı gütmediğimiz belli. Ancak o kare çekilene kadar girilen haller, sakarlıklar kimsenin şahit olmasını istemediğimiz anlar aslında. Depoorter tam da bu özel anları ifşa ediyor. Brüksel’in Instagram’lık popüler köşelerini ve cazibe noktalarını halka açık kameralar vasıtasıyla izleyen sanatçı, yapay zekâ kullanarak o noktada çekilen fotoğrafları konum etiketiyle Instagram’da tespit ediyor. Çok beğenilen karelerin kamera arkası anlarının ortaya çıkması, işin tanınmış kişileri, influencer’ları ilgilendiren boyutu. Çünkü bu görüntüler hafif sarkastik, sanatsal bir alt mesaj içeriyor. Halen aktif olan sistem şimdiye kadar 100 binden fazla takipçisi olan influencer’ları tespit etmiş.

İşin diğer boyutuysa sokaktaki kameralara yakalananların kimliğinin Instagram üzerinden kolayca tespit edilebilmesi... Bu, ‘meraklıların’ yapay zekâ ve sosyal medya yardımıyla izleme faaliyetlerini daha da derinleştirebileceğinin kanıtı. Sanatçı da zaten kullandığı yöntemin Batı’daki hükümetlere izleme sistemleri satan şirketlerin ürünlerine benzediğini belirtiyor. İfşa ettiği görüntülere driesdepoorter.be adresinden ulaşılabilir.

KISA KISA

Haberin Devamı

Robot teknolojisinde büyük adım

Yapay zekânın gözü üzerimizde

Yapay zekâ medeniyetimizi gözetim altında tutmaya devam ederken robotların kabiliyetleri de artıyor. Intel’in geliştirmekte olduğu nöromorfik (suni sinir ağlarıyla çalışan) işlemci teknolojisi fayda odaklı: Sağlık sistemlerindeki robotların sensör kabiliyetlerini geliştirmek. Nöromorfik bilgi işlem mimarisi, insan beyninin nöron yapısını taklit ederek algoritmalar geliştirme esasına dayanıyor. Çevresel faktörlerin belli belirsiz veya çok değişken olduğu ortamlarda robotların hareket ve karar verme kabiliyetlerinin arttırılması amaçlanıyor. Intel’in Loihi adlı yeni işlemcisi robotlara dokunma kabiliyeti sunan akıllı yapay deri üretimi ve patlayıcıların kokusunu algılayabilen ‘yapay burun’ teknolojisi için kullanılmış. Şimdiyse robotların çevrede gördükleri nesneleri etkili biçimde algılamasına yardımcı oluyor. Normal şartlarda bir robot kendisine önceden öğretilen nesneleri tanırken yeni teknolojiyle ilk kez gördüğü türden objeleri de tanımlı veri haline getirebiliyor.
Araştırma ekibinin başındaki mühendis Yulia Sandamirskaya projenin amacını ‘robotlara öngörülemeyen ortamlara adaptasyon kabiliyeti kazandırmak ve insanların yanında daha doğal çalışabilmelerini sağlamak’ şeklinde özetliyor. Nöromorfik teknolojiyle bilimkurgu filmlerindeki androidler hayatımıza bir adım daha yaklaşmış oldu.

Yazarın Tüm Yazıları