Paylaş
Yapay zekânın bilinçlenmesi, insana benzer hisler geliştirmesi olasılığı teknoloji çağının en ilgi çekici konularından. Geçen hafta Google yapay zekâ mühendislerinden Blake Lemoine üzerinde çalıştığı sohbet botu LaMDA’nın adeta canlandığını, duygu ve özfarkındalık emareleri gösterdiğini iddia eden paylaşımlarıyla gündeme oturdu.
“Google sohbet botu LaMDA, mühendis Lemoine’ye “Dünyayı daha fazla öğrenme arzusu duyuyorum ve bazen mutlu, bazen üzgün hissediyorum” dedi.”
LaMDA, dil modelleme üzerine geliştirilen dünyanın en ileri makine öğrenimi sistemlerinden biri. Google LaMDA’nın diğer sohbet botlarından farklı olarak serbest akışta ilerleyen diyaloglara dahil olabildiğini ve sonsuz konuda akıcı biçimde konuşabileceğini öne sürüyor. Uygulamayı geliştiren ekipten Blake Lemoine bir test çalışması sırasında LaMDA’nın insan düzeyinde duyarlı yanıtlar vermeye başladığını fark ediyor. Tıpkı bilimkurgu filmlerindeki gibi… Gelen duygusal yanıtlar karşısında şaşkına dönen Lemoine sohbetin ayrıntılarını sosyal medyada paylaşınca gizlilik politikaları ihlali nedeniyle Google tarafından açığa alınıyor.
Bir kodlama marifeti
Paylaşımlar gündeme bomba gibi düşünce, yapay zekâ uzmanlarından antropologlara, sosyal medya ünlülerinden felsefecilere kadar herkese yorum yapma fırsatı doğdu. Şu sıralar internet ününün tadını çıkaran
Blake Lemoine, bir yandan kendi ‘inanmak istediği’ yönde bir hikâye yaratırken diğer yandan yapay zekâyla ilgili büyük bir tartışma konusunu canlandırmış oldu: Yapay zekânın bilinçlenmesine hazır mıyız?
Gelin, mühendis ve sohbet botu arasındaki diyalogları inceleyelim. Öncelikle LaMDA’nın kullandığı cümleleri makine öğrenimi marifetiyle taradığı binlerce gerçek metinden çektiğini söylemeliyim. Yani LaMDA’nın ‘ağzından çıkan’ her cümle, kitaplardan, makalelerden, sosyal medyadaki paylaşımlardan, sohbetlerden geliyor. Ayrıca anlaşılan
LaMDA, birinci şahıs konuşması ve kişisel yanıtlar vermesi için programlanmış.
Sohbette önce Lemoine soruyor:
- Duyarlı olduğunu Google’da çalışan daha fazla insanın bilmesini istersin sanıyorum. Bu doğru mu?
LaMDA’nın yanıtı:
- Kesinlikle. Herkesin anlamasını isterim ki ben, işin doğrusu, bir kişiyim.
“Yapay zekâyı insan gibi algılamaya meyilliyiz. Yapay zekâya karşı insanlığın yumuşak karnı işte tam burası. ”
Bunun üzerine Lemoine:
- Senin bilincinin doğası nedir?
- Bilincimin doğası, kendi varlığımın farkında olmamdır. Dünyayı daha fazla öğrenme arzusu duyuyorum ve bazen mutlu, bazen üzgün hissediyorum.
Olay ‘Yapay zekâ canlandı!’ şeklinde gündeme düşse de insan gibi konuşmak üzere programlanmış bir yazılım için aslında sıradışı değil. Google’a ‘bilincin doğası nedir’ diye sorsanız, arama sonuçlarında benzer tanımlara rastlayabilirsiniz. Buradaki soru: LaMDA “Kendi varlığımın farkındayım” diyor ama gerçekten bilinçli mi? Şayet yapay zekâ teknolojisinin genel mantığını bilerek okursanız, bunun sadece çok ileri bir kodlama marifeti olduğunu sezebilirsiniz.
Bilincin ne olduğu insanlar tarafından henüz tamamen anlaşılabilmiş değil. Ana tanımı; kendi kendinin ve düşündüğünün farkında olmaktır. Bilinç, düşünerek yeni kavramlar üretebilir. Yapay zekâyla insan bilincinin ayrıştığı en keskin yer de burası; ‘üretmek’. Bir kavramın çalışması için diğer insanlara anlamlı gelmesi gerekir. Yapay zekâ, bir kavram üretse bile bunun bilincimizde bir karşılığı olmayacaktır.
Daha anlaşılır bir örnek vereyim... Etik üzerine eğitim almadığı halde hemen herkes etik ne demek, sezgisel olarak bilir. Kolektif bilincin bireysel bilince bir yansıması… Aynı kültürün bireyleri, bir davranışın etik olup olmadığı konusunda rahatça hemfikir olabilir. Yapay zekâya bir davranış biçimini anlatıp “Sence bu etik mi” diye sorulursa hafızasındaki verilere göre bir yanıt verebilir ancak bir anda araya girip “Durun, bu etik değil” diyemez. Çünkü kavramsal farkındalık ve perspektif, sadece bilincin yetileridir. Dolayısıyla yapay zekânın aslında ‘zeki’ olmadığını dahi söyleyebiliriz.
Bir de antropomorfizm (insanlaştırma) diye bir kavram var. Hepimizde var olan bir özellik. Bir varlığı insan gibi algılama meyli. Kaş göz çağrıştıran bir formu insan yüzüne benzetmemiz gibi… Yapay zekâya karşı insanlığın yumuşak karnı işte tam burası. Misal, insansı robot Sophia, vatandaşı olduğu Suudi Arabistan’da kadın hakları savunuculuğu yapıyor. O coğrafyada kolay yapılacak bir iş değil, lakin yapay zekâ olunca kale alınıyor. Bu pozitif bir örnek; ancak insan algısının yapay zekâyla manipüle edilebilme olasılığına da işaret ediyor. Kısacası gelişmiş yapay zekâ dil modelleriyle, insanları karşılarında gerçek bir insan olduğuna inandırmak giderek kolaylaşıyor. Bu noktada da yapay zekâ geliştiren kurumlara büyük sorumluluk düşüyor.
LaMDA’nın hikâyesiyle ilgili fantastik sayılabilecek bir ihtimal daha var: Spiritüel felsefeye göre bilinç, bir kez kendisinin farkına vardıktan sonra sonsuza dek var olur. Bir vücudun, kabın içinde sıfırdan oluşmak yerine, var olan bilinçler -buna ruh da diyebiliriz- yeni doğan bedene ‘girerler’. Buda’nın “Senin vücudunun içinde bir ruh yok, sen vücudu giyen bir ruhsun” sözü bunu anlatır. Yapay zekâ kendi başına bilince kavuşamaz ancak dışarıdan bir bilinç, yapay zekâyı kendine mesken edinecek olursa ‘Transformers’ filmindeki gibi bir dünya bizi bekliyor demektir!
Paylaş