Paylaş
Perşembe sabahı, ekran başındayım. Önümde insanlık tarihinde en çok merak edilen konuyla ilgili son 24 saat içinde servis edilen 3 ayrı haber var. Son dakika sayfayı ‘yıktığımız’ çok olmuştur fakat ben yaşamımda ilk kez, uzaylılarla ilgili güncel gelişmeler için ana konuyu değiştiriyorum. Gündemi devralan NASA’nın bir yıl önce başlattığı UAP Araştırma Komisyonu’nun 14 Eylül’de yayımlanan ilk resmi raporu. UFO olarak da bildiğimiz tanımsız hava fenomenleri (UAP’ler) hakkında bilimsel bulgular açıklanıyor. Perşembe akşam saatlerinde canlı olarak yayımlanan raporda ilginç ayrıntılar vardı. NASA’dan hemen önce haftanın bomba konusu Meksika’da senatoya sergilenen bin yıllık uzaylı bedenleriydi. Görüntüleri çoktan izlemiş olmalısınız. Henüz iki hafta önce gündeme gelen bir başka haber de Dünya’ya normalden daha hızlı çarpan bir meteorla ilgili. Harvard’lı bilim insanları işin içinde uzaylı teknolojisi olabileceğini düşünüyorlar...
NASA BİR MESAJ VERİYOR
Dünyanın farklı yerlerinden 16 biliminsanı ve akademisyenden oluşan NASA’nın UAP bağımsız birimi geçen yıl kurulmuştu. NASA’nın başındaki isim Bill Nelson, etkili bir eski senatör. Yetkileri olan bir idareci ve güçlü bir konuşmacı. Basın toplantısının açılışında önce evrenin ve galaksimizin büyüklüğüne değindi. Ardından NASA biliminsanlarının sonsuz uzayda bizim gibi canlı gezegen bulunma olasılığını ‘1 trilyon civarı’ hesapladıklarını söyledi. Beklenen haberi de verdi ve henüz UAP’lerin Dünya dışı bağlantısını tespit etmediklerini anlattı. “Fakat ne olduklarını da bilmiyoruz” diye ekledi. Nelson’ın ardından kürsüye çıkan NASA’nın ortak idarecisi Nicola Fox, kurumun bu işi layıkıyla yapabilmesi için farklı koşulların olgunlaşması gerektiğini işaret eden bir konuşma yaptı. Konsey raporunun yayımlandığı adresi de paylaştı. Uzun uzadıya bir rapor... Özetle UAP’lerin doğru dürüst incelenebilmesi için elde düzgün veriler ve yeterli donanımlar olmadığını vurguluyor. Sonuçların bilimsel olarak verilebilmesi için ölçümlerin de bilimsel yapılması gerektiğini söylüyorlar. Hükümetin ve özel sektörün, havayolları ve ordunun gözlemlere dahil olabileceğini anlatan NASA, sade vatandaşların da akıllı telefonların işlem gücüyle araştırmaya katılabileceğini belirtiyor. Aslında bu raporun şimdiye kadar yapılan UAP incelemeleriyle değil, işin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili olduğunu vurguluyorlar. Verdikleri örnekse meşhur Pentagon’un videosundan. Sensörlerin ve çevredeki unsurların ne kadar yanıltıcı olabileceğini kanıtlayarak gösteriyorlar.
NASA hükümet, özel sektör, ordunun yanında vatandaşların UFO araştırmasına katılabileceğini belirtiyor.
Toplantıda ABD’nin ünlü yayınları dışında uluslararası basın da vardı. Danimarkalı bir muhabirin ordu itirafçısı David Grusch hakkındaki sorusuna senatör Bill Nelson “Kanıt hani? Kanıt olmazsa bir anlamı yok derim” şeklinde yanıt verdi. Bir başka muhabirin, önceki gün sergilenen uzaylı bedenlerini kastederek “Meksika ile bağlantıya geçtiniz mi” sorusuna NASA sözcüsü “Böyle bulguları varsa dünyaya açıp herkesin inceleyeceği bir hale getirmelerini tavsiye ederim” yanıtını verdi. Özetle NASA, rastgele kameralarla değil, bilimsel ve gelişmiş bir izleme düzenine geçilmesi gerektiğini savunuyor ve başkalarını da harekete çağırıyor. İleride ilginç şeyler göreceğimiz yıllar olacak...
UZAYLILARI KABUL EDEN İLK ÜLKE
Gizemli piramitleriyle uzaylı teması taşıyan ülkelerden biri Mısır, diğeriyse Meksika’dır. Aztekli ataları zamanından kalma, uzaylı bedeni olduğu iddia edilen ilk kalıntıları ülkenin resmi gündemine getirmek Meksikalı gazeteci ve UFO tutkunu Jaime Maussan’a nasip oldu. Gerçek olup olmadıkları halen tartışılan uzaylı bedenleri 2017’de Peru’da keşfedilmiş. DNA incelemeleri yapıldığında yüzde 30 genetik farkla Dünyalı olmadıkları anlaşılan varlıkların uzaylı arketipi suretleri gerçekten şaşırtıcı. Küçük boyutlarıyla dikkat çeken ve zeki olduğu izlenimi uyandıran gizemli yüz hatlarına ve geriye doğru büyük bir kafaya sahip varlıkların uzaydan mı geldiği kesin olarak bilinmiyor. Ayrıca Meksika’nın Dünya’da uzaylıların varlığını kabul edecek ilk ülke olabileceği konuşuluyordu.
Yaşam
UZAYLI TEKNOLOJİSİ Mİ?
2014 yılında Dünya’ya çarpan bir meteorit hızı nedeniyle dikkat çekmişti. Aynı gökcismi, ortalamanın üstünde bir parlaklığa da sahipti. Harvard’lı biliminsanları imkânsızı deneyerek bu yıl, o meteordan etrafa saçılan meteoritlerin peşine düştüler. Yaptıkları iş samanlıkta iğne aramanın ötesindeydi ama bulmayı başardılar! Papua Yeni Gine’de okyanus zeminini tarayan mıknatıslı sistemler, küçücük metal küreleri su yüzüne çıkardı. Minik bilyeler mavi, kahverengi ve altın renklerindeydi. Madde analiziyle Güneş sisteminin dışından geldikleri anlaşıldı. Hem meteorun hızı hem de bilyeler, biliminsanlarına gökcisminin Dünya’ya düşmüş değil, ‘hedeflenmiş’ olabileceği ihtimalini sunuyor. Harvard’lı fizikçi Avi Loeb, Fox 5 kanalına verdiği röportajda bulguların uzaylı teknolojisi çıkması halinde tarihin en büyük keşfi olacağını anlatıyor.
Paylaş