Paylaş
Vücutta pek çok fonksiyonun sağlıklı düzenlenebilmesi için hayati önem taşıyan uyku süreci
uzun süredir teknoloji dünyasının odağında. Sağlıklı uyku için pek çok uygulama olsa da rüyalara yoğunlaşan pek azı mevcut. REMSpace, rüyalarla ilgili teknoloji üreten sayılı firmadan biri. Özellikle ‘lusid’ yani bilinçli rüya görmeyi sağlayan bir teknoloji geliştiriyorlar. REMSpace önceki hafta tarihte ilk kez teknoloji aracılığıyla iki insanın rüyada iletişim kurmasını sağladığı iddiasıyla dünya gündemine geldi.
Lusid rüyalar, REM uykusu sırasında görülüyor ve kişi, rüya gördüğünü fark ederek kontrollü hareket edebiliyor. Bir fenomen olan lusid rüyaların fizyolojik rahatsızlıkları gidermekten yeni kabiliyetler öğrenmeye kadar pek çok faydası olabileceği düşünülüyor. Lusid rüyalar, aynı zamanda insanın sanal gerçekliğe benzeyen farklı bir boyutu deneyimlemesini sağlayarak, bilincinin genişlemesine ve tekâmülüne de katkı sunabiliyor. Lusid rüyaların, zihnin blokajlarını daha iyi anlamaya yaradığı ve bunları aşmayı sağladığı da biliniyor.
Bilinçli rüyayı kolaylaştıran içerikler ve metotlar sunan bir uygulaması da olan remspace.net sitesinde, yakında piyasaya sunulacak olan ‘LucidMe’ adlı bir uyku bandı tanıtılıyor. Firmanın CEO’su Michael Raduga rüyaların kişisel gelişimden çok daha geniş potansiyeli olduğu konusunda iddialı: “Dün, rüyalar aracılığıyla iletişim kurmak bilimkurgu gibi görünüyordu. Yarın, teknoloji o kadar yaygın hale gelecek ki hayatımızı onsuz hayal edemeyeceğiz. Sayısız ticari uygulamanın kapısını açıyor ve rüya âlemindeyken iletişim ve etkileşim anlayışımızı yeniden şekillendiriyor. Bu yüzden REM uykusu ve lusid rüyalar gibi fenomenlerin, AI’dan (yapay zekâ) sonraki büyük sektör haline geleceğine inanıyoruz.” İki insanı ilk kez rüyasında konuşturan deney, 24 Eylül’de Kaliforniya’da gerçekleşti. Deneyde görev alan iki lusid rüya uzmanı, evlerinde uyurken, beyin dalgalarını ve yüz hareketlerindeki verileri uzaktan takip eden özel geliştirilmiş bir cihaza ve programa bağlandı.
UYKU HALİNDE İLK SOHBET
Program birinci katılımcının rüya sırasında lusid bir deneyim yaşadığını tespit ettiğinde, rastgele bir ‘Remmyo’ kelimesi (uyku verilerine bağlı bir rüya dili) üretiyor ve bu kelimeyi kulaklıklar aracılığıyla uykudaki katılımcıya iletiyor. Lusid rüya gören katılımcı, bunu rüyasında tekrar ediyor ve yanıtı sunucuda kaydediliyor.
8 dakika sonra ikinci katılımcı lucid rüya boyutuna giriyor. İlk katılımcıdan gelen kaydedilmiş mesaj kendisine iletiliyor ve uyanır uyanmaz kelimeyi onaylıyor, böylece rüyalarda gerçekleştirilen ilk ‘sohbet’ kaydedilmiş oluyor. Aynı zamanda, ikisi de rüyaları aracılığıyla bir sunucuyla iletişim kurmayı başarmış oluyor.
FİLMLERE KONU OLDU...
Hollywood yapımları arasında rüya kurgularının özel bir yeri var. İşte Gemini’ın önerilerinden 3 film…
Paprika (2006) REMSpace’e ilham vermiş olması muhtemel bu anime filmi, Satoshi Kon imzalı. Film rüyalar ve gerçeklik arasındaki ince sınırları keşfediyor. Karakterler, başkalarının rüyalarına girebilmek için bir cihaz kullanarak derin âlemlerde gerçeküstü etkileşimler yaşıyor. Anime sevenler için muhteşem.
The Science of Sleep (Rüya Bilmecesi, 2006) Michel Gondry’nin bu yapımında, gerçeklikle rüyaların birleşimi öne çıkıyor. Hikâye, çekici komşusuyla bağlantı kurmakta zorlanan bir adamın rüya dünyasında dolaşarak iletişim kurma çabasını anlatıyor. Stop motion’larla dolu; hem bekârlar hem çiftler için izlemesi eğlenceli bir filme benziyor.
Inception (Başlangıç, 2010) Christopher Nolan’ın ünlü filmi paylaşımlı rüya kavramını ve rüya manipülasyonunu derinlemesine betimliyor. Karakterler teknoloji sayesinde birbirlerinin rüyalarına girip etkileşimde bulunabiliyorlar.
UZAYDAN HABERLER
SpaceX roketi maşayla tuttu!
SpaceX, uzay çalışmalarında maliyeti ciddi oranda düşüren geri dönen roketleriyle yeni bir çığır açtı. Bugüne kadarki denemelerinde onlarca roketi parçalayan SpaceX, sonunda roketleri yere kondurmayı başararak özel bir uzay işletmesine dönüşmüştü. Şimdiyse tarihte ilk kez bir roketi havada yakaladı. Çok küçük bir hata payı olmasına rağmen iki kulenin arasına kusursuz biçimde yanaşan roket, tepesinden asılı kalarak neredeyse sıfır hasar oranıyla yere geri inmeyi başardı. SpaceX’in başarılarıyla göz doldurmasının ardında, şirketin kadın COO’su (Chief Operating Officer) Gwynne Shotwell ve kadrosunun olduğu biliniyor. NASA Başkanı Bill Nelson uzayda kalan astronotlar olayı sırasında “Elon Musk başında olmadığı için SpaceX’e güveniyorum” demişti.
Europa’ya yaşam aramaya gidiyoruz
Tarihte bir başka ilk, NASA’nın Jüpiter’in uydusu Europa’ya yolladığı uzay sondasıyla gerçekleşti. Buz kaplı yüzeyinin altında geniş ve çok derin bir okyanus olduğuna artık kesin gözüyle bakılan Güneş sistemimizin en ilgi çekici gökcisimlerinden biri. Su olan yerde yaşam bulunabileceği düşüncesiyle Europa’da yaşam izleri arayacak olan Clipper uzay sondası, organik bileşenlerin varlığını tespit etmeye çalışacak. SpaceX’in atmosfer dışına taşıdığı Europa Clipper, 2030 yılında Jüpiter’in yörüngesine girecek ve etrafında bir turu 21 günde atacak. Bu günlerden birinde uzay sondası Europa’ya denk gelecek ve sensörleriyle uydunun manyetik alanından veri toplayacak. Güneş sistemimizde yaşam barındırma adayı olan bir başka gökcismiyse yeraltı
suları ve gayzerleri olduğu sanılan Satürn’ün uydusu Enceladus.
Dünya’nın halkaları varmış
Biliminsanları uzak geçmişte Dünya’nın tıpkı Satürn ve Uranüs gibi halkaları olabileceğine dair kanıtlar elde etti. 466 milyon yıl önce gezegenin Roche limiti adı verilen ve asteroidleri parçalayabilen çekim kuşağına yerleşen bir gökcisminin dağılmasıyla halkaların oluştuğu ve onlarca milyon yıl kalmış olabileceği düşünülüyor. Biliminsanlarının kanıtı, seri halde düşen bir dizi meteor. Dünyanın ekvator bölgesine, rastgele sayılamayacak kadar dar bir çizgide düşen
21 meteorun halkaların kalıntıları olabileceği ihtimali değerlendiriliyor.
466 milyon yıl önceki halkaları çizmesini yapay zekâ Midjourney’den istedik. (Prompt: Defne Kayserilioğlu) Midjourney Dünya resmetmeyi de tam beceremiyor.
Paylaş